29 Eyl 2014

FARELİ KÖYÜN MASALCISI

 Sağır sultanın gözleri açıldı dün. Artık güvercin gagasında göndermeyeceğim mektuplarımı. Peri padişahının kızını dertli çobana vermediler. Çobanı çok dövdüler. Yatsı geçti, yalancının mumu sönmedi. İşte bende her şey böylesine karışık.

Fena halde umutsuz kaldığına kanaat getirdiğim genç bir adam uykuya düştü demin. Bir rüya gönderdik ona çok içimizden. Ben, kendim ve kirlilerim. Biz, hepimiz, çamur deryasında hapis arık balıklar. Pişirip yiyecekler sonunda hepimizi, ya ne olacak?


Yıldız yıldız parlayan bir gökyüzü omuzladım sabaha karşı. Onu sana veresim var. Suda aksini kaybeden Narcissus gibiyim, çok ağlamaklı. Gözbebeklerimde cilveleşen kuşların hatırına bakıyorum tabiata. Yoksa tabiat dediğin bir tutam yeşil, başka şey değil.

Biz seninle, sevinci damıtılmış yalınyürek çocuklarcana başlasak yeniden koşmaya. Biz seninle, direnerek paylaşsak aklımızda kalan bütün eksik masalları. Unuttukça tekrarlasak. Tekrarladıkça bozsak. Yeniden yazsak. Mutlu sonlar aşkına. Olamaz mı ki?

Her kederden bir neşe çıkaran gavur kızın saçlarını doladım avcuma dün. Eğildim kulağına. Senin içindeki kuşu öldürdüler mi dedim. Sesi çıkmadı. Senin dünyayla olan davanı düşürdüler mi dedim, İç çekti. Senin yazgın bozgun olmadı ki dedim ağladı. Canı çıkasıca, evde kalasıca, yalnız ölesice. Çiyan.
 
Niye bu halka halka büyüyen kaygılar dersen, daha fazla sevebilmek için kederlerini, daha fazla dokunabilmek için hayaline. Dolup taşmak için yangınlarınla, hasretine körkütük alışmak için. Niye bu kadar büyük bu çarpışmalar dersen daha çok koyabilmek için umudunu surlarıma. Ve savaşmak için uğruna, ama kaybetmek için.
 
 Dün, acayip başlıklı kıza rastladım tersine akan nehir boyu yürürken. Kolunda yağmalanmış bir sepet, gözleri ıslak mı ıslak. Söylesene sana ne yaptılar dedim, söylemedi. Fareli köyün kavalcısının ardı sıra yürüyüp gitti. Fareler ve kurtlar kaldı. Bir de çocuksuz sokaklar. Kavalın sesini uzun bir süre duydum, sonra mahşeri azap.
 Ve yine seni seviyorum ben. Çünkü'sü yok. Ama'sı yok keşke'si yok. O elmayı dişleme istiyorum. Yaşa diye doyasıya bütün adaletsizliğini evrenin, tepeden tırnağa acıtsınlar seni, yaksınlar, uyan ve dayan istiyorum. Uykusunda dünyayı fetheden bir kedi kadar masumsun anlasana. Anlasana artık sana bütün köyler dokuzuncu köy.
 İnsanlığın cinnetini getiriyoruz birer birer. Kanlı ellerimiz, utanmaz parmaklarımız kendi adaletini arayan kınından çekilmiş kılıçlar gibi. Korkmuyorum ki. Artık meydanlar benim. Alabildiğine protest bir yalnızlık isyanı bu halim. Bağırıyorum, çağırıyorum, karşılık veren yok. Ne yırtıcı siren sesi ne delici cop. Ne tutuklu yargılanmak ne serseri özgürlük. Çaresiz kabul ediyorum. Hayat bu diyorum. Hayat, aynada kırılan ışığın tarifsiz kederi. Dört nala giderken ayağından vurulan rüzgar gibi bir at. Sonrası haksızca ölmek. Sonrası çıt çıkarmamak...
 Seni seviyorum ben. Leylekler ve leylaklar geçiyor gözlerimin önünden. Mevsim senin mevsimin. iklim nasıl dersen o. Zaman tıkır tıkır işliyor. Ve bütün çünkü'lerin canı cehenneme, çünkü'sü başlı başına kayıp. Ayıp.
Masalcı anne sen bari bak yüzümüze. İnandır bizi. İnandır ki tütsülerin arasından başımız dik geçip gidelim kendi ülkelerimize. İnandır ki bulutlarımız ağarsın yağmurlarımız başlasın. Kuraklarımız tükensin tükensin artık kıtlıklarımız. Sefamız olsun artık, inandır bizi. Hep suçüstü başlıyoruz gözaltı bitiyoruz, ama masumuz. Ayı çalmadık gökten. Güneşe tükürmedik. Sevmedik deli divane. Vurgun yemedik bir çift sözden. Aşklar bizim eserimiz de ayrılıklara yabancıyız demedik. İftira bunlar.
 Ve yine seni seviyorum seni. Bitkin duruşunu yaşamın tam karşısında, uzaktan geçen bir gemi gibi hayatımdan hep geçip gitmeni, sustuğunda anladıklarımı seviyorum, payına hiç düşmeyen ışıklara bakakalmanı, sonu hep hüsranla biten kavgalarda yorulmanı, dağınıklığındaki ezber bozan bütünü seviyorum. Ufka karıştığı noktada gökkuşağının son renginin, evrendeki her şeyin iyi kötü bir rengi varken, siyahını seviyorum senin nedensiz.
 
 Hep suçüstü başlıyor gözaltı bitiyoruz. Oluyor ne yapalım. Ama masumuz. Ayı çalmadık gökten. Güneşe tükürmedik. Sevmedik deli divane. Aşklar bizim işimiz, ayrılıklara yabancıyız demedik. İftira bunlar. Yaraları sevmektir olsa olsa, hayal kırıklarında kesilmemektir, yenildik diye vazgeçmemektir en fazla, suça yataklık etmektir varsa kabahatimiz… Var-sa…

3 yorum:

  1. Şair ''Bir kelimeye bin anlam yüklediğim zaman sana sesleneceğim '' diyor.Ben de severim sözcükleri,sevdim senii,takip edeceğim :)

    YanıtlaSil
  2. Yazılarını çok sevdim kalemine sağlık, yine geleceğim sevgiler :)

    YanıtlaSil
  3. Ah Kalemderi ah..Aklındaki ve kalbindeki kargaşayı öyle dökmüşsün ki yazıya; karmakarış ettin beni de :) Kaç dakika hem senin kalemini hem kendi düşüncelerimi çözmeye uğraştım:) Kelimelerin gücü adına!! Sevgiyle kal.

    YanıtlaSil

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *