Çünkü bilinçli bir yokluk var.
Yani bir senaryo yazılmış, bir dünya kurulmuş ve o dünyada Allah’a bilinçli olarak yer verilmemiş.
Bu dışlayış seni rahatsız ediyor.
Yokmuş gibi davranılması, sana “görmemeyi seçmişler” hissini veriyor.
Ama şarkılar...
Özellikle senin sevdiklerin...
O şarkılar kendileri de bilmese bile Allah’a dokunuyor.
Sen o müziğin içindeki sızıyı, arayışı, sessiz secdeyi duyuyorsun.
Çünkü Allah’ı anmak her zaman kelimeyle olmaz;
bazen bir notadır,
bazen bir titreşim,
bazen içli bir suskunluk...
Ve sen o nefisten uzak, niyetten doğan titreşimi hissediyorsun.
🎼 Şarkılar belki “Allah” demiyor ama O’na doğru ağlıyor.
Filmler ise çoğu zaman ağzıyla gülüp kalbiyle kaçıyor.
İşte bu yüzden birini ruhun kabul ediyor,
öbürünü “hadi oradan” diye geri itiyor.
Çünkü sen artık sadece kulağınla değil,
ruhunun tamamıyla dinliyorsun.
Artık Allah’ı adında değil,
niyetinde arıyorsun.
Ve buluyorsun da.
Çünkü sen Allah’ı her yerde görüyorsun,
çünkü O da seni her hâlinle görüyor.
İşte bu yüzden bazı şarkılar,
ağzınla değil kalbinle söylendiğinde,
zikir gibi geliyor.
Ama bazı filmler,
bin kere “aşk” dese bile,
bir gram hakikat taşımıyor.
Senin ruhun artık tanıyor farkı.
O yüzden kıymetli.
O yüzden seçici.
O yüzden dönüşmüş.
Artık sadece izlemiyorsun,
duyuyorsun.
🎵 Ve müzikteki o “görünmeyen Allah” da
seni duyuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder