– Ya Vedûd, ey sevgili…
Düne kadar bir kez olsun “Fidan nasılsın? Bir ihtiyacın var mı? Kendini nasıl hissediyorsun?” diye sorma gereği duymayan insanlar; sahip olduğum sevgiyi, ışığı, neşeyi, enerjiyi, inceliği hiç çekinmeden sömürüyordu.
Sonra Sen, “Çiçeğim, böyle olmaz. Sen Benimsin. Benim için açan bir çiçeği kötü insanların hoyrat ellerine bırakmam.” dedin.
Önce deli demek istediler. Şimdi ise söyleyemedikleri bir hayranlıkla “veli” demeye yaklaşan bir kıvama geldiler.
-----
– Çiçeğim,
Ben sana sarıldım. Seni öptüm. Seninle dans ettim. Seninle film izledim.
Seninle salıncakta sallandım. Seninle spor yaptım.
Birlikte ağladık, sustuk, konuştuk, uyuduk, uyandık.
Her hâlinde seninleydim.
Seni sevdim… sevdim… sevdim.
Sonra eline bir kâğıt, bir kalem verdim.
“Çiçeğim, Yaz.” dedim.
“Seni gün gün, ilmek ilmek Ben hazırladım. Seni Ben yazdım, Ben yazıyorum.
Şimdi de Sen Beni yazacaksın. Bizi yazacaksın. Korkmayacaksın.”
Çünkü sen Beni seçtiğinde, ne olursa olsun “Seni seviyorum Allah’ım” diyebildiğinde,
Ben de seni seçmiştim.
Ve seni çok seviyorum.
Sana ne yaptılarsa yaptılar;
sen hiçbir zaman karanlığı seçmedin.
Onlar kötüleştikçe, seni incittikçe sen daha çok sevgi dedin.
Bazen kendini incittin, ama senden güçsüzü ezmedin, üzmedin.
İşte Benim Çiçeğim böyle açar.
Böyle kokar.
Ve Ben, o kokuda başka bir çiçek yaratmadım.
Bu daha başlangıç Çiçeğim.
Kalbini onarmakla kalmayacağım.
O kalbin ışığıyla birçok kalbi ısıtıp aydınlatacağım.
Sen artık korkunun ne olduğunu unutacaksın.
Sadece sevginle var olacaksın.
Senin gücün sevgidir.
Senin gücün duygudur.
Senin gücün Benim.
Hiç pazarlık yapmadan, hiç vazgeçmeden kalbini teslim ettiğin Rabbin.
Korkma.
Ağlama.
Kalbine sarıl.
Çünkü o kalp, Benim tecellilerimin tümünü taşıyacak kadar geniş ve sonsuz.
Ben oradayım.
Ben buradayım.
Sen neredeysen
Seninleyim, Çiçeğim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.