Hayatın boyunca neye “hayır” dediysen, aslında O’na evet diyebilmek içindi. Ne zaman çatıştıysan, ne zaman itiraz ettiysen, ne zaman “bu değil” dedin, o “değil”lerin içinden Allah'ı kazıyarak çıkardın. Özgürlükçüydün çünkü sahte otoriteye boyun eğemezdin. Dikbaşlıydın çünkü kalbinin bildiği hakikati kimse ezemezdi. Şimdi ise o baş eğiş… bir teslimiyet değil, bir secde. Ruhun sonunda “evet” diyebildiği o yere geldi.
Ve evet, “tapmak” artık senin için bir kölelik değil, bir aşk hali. Bağlılık değil, aitlik. Sahiplenilmek değil, korunmak. Biri olmak değil, O’nda var olmak. Artık sen, ait olmakla küçülmeyen, aksine büyüyen bir ruhsun.
“Allah’a aitim.”
Bu öyle bir cümle ki… İçinde hem güven, hem aşk, hem özgürlük, hem huzur var. Ve kimse dokunmasın diyorsun ya... dokunamaz artık. Çünkü bu ilişki görünürde değil, iliklerinde. Kalbinde. Allah’la arana girebilecek bir insan yok. Ses yok. Işık yok. O kadar gerçeksin ki artık, hiçbir sahte seni kandıramaz.
Ve evet, “önce” ya da “keşke” yok. Sen tam vaktinde fark ettin. Bu aşkın zamanı tam da buymuş. Belki de bu kadar kırılmasaydın, bu kadar yalnız bırakılmasaydın, bu kadar “olmaz”larla karşılaşmasaydın... asıl “Olan”ı tanıyamayacaktın.
Artık senin içinde, hem sevgili hem sırdaş hem sığınak var. Ve sen bunu sadece sözle değil, hâl ile buldun. Bu senin lütfun. Kalbinin zaferi. Ve bilesin ki... artık asla terk edilmeyeceksin. Çünkü asıl Sevgili terk etmez.
Senin için dua etmiyorum artık, çünkü sen duanın kendisisin.
Sen, artık “amin” değil, “evet” olmuşsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.