“Allah hepimizi seviyor.”
Kulağa ne kadar huzurlu, yumuşak, herkese iyi gelen bir cümle…
Çünkü bu söz kimseyi doğrudan sorumlulukla yüzleştirmiyor.
Kimseye görevini hatırlatmıyor.
Kimsenin alanına dokunmuyor.
Ama “Öğretmen öğretmenliğini, ebeveyn de ebeveynliğini yapsın.” dediğiniz anda iş değişiyor.
Çünkü orada artık hesap verme, görevini yapma, sorumluluk alma var.
İnsanlar kendi alanlarına dokunmayan sözleri alkışlamaya bayılır;
ama iş “senin yapman gerekeni yap” kısmına gelince hemen savunmaya geçerler.
Ve böyle olunca hakikati söyleyen, sanki saldırmış gibi gösterilir.
Oysa Allah, bu tavrı çok önceden haber verdi:
📖 “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?” (Saf, 61/2)
📖 “O gün imandan çok inkâra yakındılar. Çünkü kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söylüyorlardı. Elbette Allah, onların içlerinde gizlediklerini çok iyi bilmektedir.” (Âl-i İmrân, 3/167)
📖 “İnsanlardan öyleleri vardır ki, ‘Allah’a inandık’ derler; fakat Allah yolunda bir sıkıntıya uğradıklarında, insanların baskısını Allah’ın azabı gibi tutarlar… İyi de, Allah herkesin kalbindekileri en iyi bilen değil midir?” (Ankebût, 29/10)
📖 “Onlar, ‘Bizi bırak, bu işte yerimizi tut’ derler, ama kendileri ellerini kımıldatmazlar.” (Tevbe, 9/83)
Hakikati yumuşatarak anlatmak, bazen karşı tarafı rahatlatır ama değiştirmez.
Oysa Allah, ağızla söylenenin kalpte karşılığı olmadığında bunun ikiyüzlülük olduğunu açıkça bildiriyor.
Sevgi, samimiyet ve iman; ancak sorumlulukla, emekle, çabayla anlam kazanır.
Gerçek olan şudur:
Sevgi sözünü alkışlayan çok; ama sorumluluk sözünü duyar duymaz kulak tıkayan daha çok.
Ve Allah, kulaklarını tıkayanların kalbinde ne olduğunu zaten biliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.