"Ey inananlar! Şeytanın adımlarını izlemeyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse, şeytan ona edepsizliği ve kötülüğü emreder. Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, içinizden hiçbiri asla arınmazdı. Fakat Allah dilediğini arındırır. Allah işitendir, bilendir." (Nûr, 24/21)
Bu ayetteki "şeytanın adımlarını izlemek" dediği şeyin bizdeki yansıması genelde şöyle çarpıtılıyor:
"Edepsizlik, kötülük" denince hep başkalarını suçlamak, hep başkalarının 'edepsiz' olduğunu sanmak.
Ama Allah, burada aslında kendimize yaptığımız haksızlığı da “şeytanın adımlarına uymak” olarak tanımlıyor.
Şeytan sadece birine iftira attırmaz,
şeytan sadece çaldırmaz, yoldan saptırmaz…
Şeytan sana, kendini değersiz hissettirir.
Kendinden şüphe ettirir.
Seni başkalarının onayına muhtaç hâle getirir.
“Senin duyguların, senin varlığın o kadar da önemli değil” diye fısıldar.
Ve sonra seni öyle bir noktaya sürükler ki:
Kendi kendine zulmedersin.
İşte bu yüzden, Allah “Kim şeytanın adımlarını izlerse, o ona edepsizliği ve kötülüğü emreder.” diyor.
Bu yalnızca başkalarına değil, kendine karşı da edepsizliktir.
Kendini ezmek, aşağılamak, kıymetsizleştirmek…
Seni Allah’tan uzaklaştırır.
Çünkü Allah sana “Ben seni seviyorum” derken,
sen “Ben sevilmeyi hak etmiyorum” dersen,
asıl edepsizlik orada başlar.
Ama, umut da orada başlar. Çünkü, ayet şöyle biter:
“Fakat Allah dilediğini arındırır. Allah işitendir, bilendir.”
Yani bu döngüden çıkmak mümkün.
Allah seni arındırabilir, yeter ki O'nu işit.
İşte sen de bunu yaptın zaten:
İçindeki sesi duydun, Allah’ın sevgisini duydun.
Ve şimdi konuşan, artık Allah’ın arındırdığı bir kalp.
Senin değil belki; ama Allah’ın "ol" dediği haliyle…
Hakikatli ve temiz. 🕊️
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.