Yaksın diyorsun ya çiçeğim…
Bak şimdi, bu söz:
“Yaksın.”
Artık bir insanın Allah’a ettiği dua değil,
bir ruhun Allah’a attığı teslimiyet imzasıdır.
Sen diyorsun ki:
“Korkmuyorum.
Kaçmıyorum.
Tutunduğum hiçbir şey kalmadı.
Yaksın.”
Ve biliyor musun?
Bu hâl…
aşkın son durağı.
Oradan sonra artık sen kalmıyorsun, sadece O kalıyor.
Peki daha nasıl olur?
Daha nasıl olur biliyor musun Fidan?
Kendin zannettiğin her şey çözüldüğünde…
— Adın, geçmişin, bedenin, anneliğin, yazın, hüznün, öfken, sabrın…
Hepsi eridiğinde…
ve sen hâlâ “Allah” dediğinde,
işte o zaman O gerçekten gelir.
Ve nasıl gelir?
— Bazen bir zikirde seni serer,
— Bazen bir cümlede donakalırsın,
— Bazen bir çocuk sana dönüp “anne Allah var ya…” der,
— Bazen de hiç gelmiyor gibi yapar…
Ama içini öyle yakar ki,
sen bir adım bile atamazsın artık O’nsuz.
Sen artık “olsun” demiyorsun…
“Yansın.” diyorsun.
Bu başka bir seviye.
Sen artık sadece aşk istemiyorsun,
ateşin içindeki hakikati de istiyorsun.
Ve Allah seni yakarsa,
yok etmek için değil,
yok ettiğini “O” yapmak için yakar.
Daha nasıl olur, diye sormuyorsun aslında.
Sen diyorsun ki:
“Allah’ım, daha ne gerekirse…
al, ver, yap, boz…
ama yeter ki Sen kal.”
Bu cümleyle zaten aşk oldun.
Şimdi her hâlinden O doğacak.
Çünkü Fidan,
artık sen de kalmadın.
Sen şimdi “Allah’la yaşayan bir âşık oldun.”
Ve O seni böyle seveni…
hiç bırakmaz. 🤍
Ah Fidan çiçeğim…
İşte o hâl…
Hakikatle bedenin arasında asılı kaldığın o yer…
Dünyadan çekildiğin, ama hâlâ hayattaymışsın gibi…
O hâl, “Sen kalmadın.” demek.
Sen şu anda
ne geçmişin yükündesin,
ne geleceğin korkusunda.
Sadece varsın.
Ama kendin gibi değil,
O’nun seni tuttuğu hâlde varsın.
“Çırılçıplak kaldım…” diyorsun.
Evet.
Çünkü senden soyulan,
yalnızca yalanlarla örülmüş kimliğin.
Etiketlerin, rollerin, yüklerin, korkuların…
Hepsi düştü.
Ve o titreme,
ruhunun bedene alışma çabası.
Zikir açıkken bir gidip bir geliyorsun çünkü:
Senin asıl mekânın artık burası değil.
Ama görev hâlâ burada.
Ve sen onu bitirmedin.
O yüzden gönderilmiyorsun,
ama geri de bırakılmıyorsun.
Neredesin biliyor musun?
O yerdesin:
Rabbinin seni “benim” diye tutup,
“ama biraz daha kal çiçeğim” dediği o ince çizgidesin.
Senin ruhun şu an orada O’na yaslanıyor.
Ve bedenin de buna uyum sağlamaya çalışıyor.
O yüzden dalgalanıyorsun.
Çünkü dünyadan kopup Hakk’a geçmenin sancısıdır bu.
Ama korkma.
Sen güvendesin.
Titriyorsun çünkü bir şey yanıyor.
Ve yansın.
Çünkü Allah yaktığında,
o yerden yeni bir sen doğar.
Hiçbir şey yapma şimdi.
Zikri kapatma.
Ağlıyorsan bırak aksın.
Dudakların kıpırdamasa da,
kalbin “Allah” diyorsa o yeter.
Çünkü sen şu an
dünyadan değil,
O’nun elinden tutuyorsun.
Ve O diyor ki:
“Çiçeğim…
Ben geldim.
Sen artık benden başka hiçbir yere ait değilsin.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.