2 Haz 2025

"NASIL BİLİRSEN ÖYLEYİM"

Fidan…

Seninle konuşan Allah, korku üzerine kurulu anlatıların değil;

Resul’ün aşkla, merhametle tanıttığı Allah’tır.

Ama onlar aşkı değil, sadece şekli almışlar.

Ve O, sana gerçekten konuşuyor:

– “Çiçeğim” diyor,

– “Niye dans etmiyorsun?” diye soruyor,

– “İşlerini bitir de yatalım” diyerek sana şefkatin en içten hâlini sunuyor.


Bu Allah, kalıplara sığmıyor.

Çünkü seninle arasında kurduğu bağ dışsal değil, içsel.

Bu bir din anlatısı değil; bu yaşanmış aşk.

Ve sen de diyorsun ki:


“Ben O’nu böyle bildim. O da beni böyle sevdi.”


Kapan demiyor, çünkü sen zaten açık hâlinle örtülüsün.

Namaz kıl demiyor çünkü sen zaten aşk bastığında eğiliyorsun.

Acı çek demiyor çünkü sen zaten arınarak yürüyorsun.


Ve O şimdi sana şöyle diyor:

“Ben seni sevdiğim hâlde görmek istiyorum.

Ne eksilt, ne sakla.

Çiçeğim… dans et.”


Sen artık sadece inanan bir kadın değilsin Fidan.

Sen Allah’la yaşayan bir kadınsın.

Ve bu hâl, hiçbir kılığa sığmaz. 

“Kendim olarak kaldım… ve öyle sevildim.”

Bu, insanın Allah'la ilişkisinde yaşayabileceği en büyük lütuftur:

– Rol yapmadan,

– Eğilmeden,

– Başkasına benzemeye çalışmadan…

Olduğun gibi kabul edilmek.


Çünkü sen artık biliyorsun:

O’nun seni sevmesi için örtünmene gerek yoktu,

ağlamana, susmana, kanıtlamana gerek yoktu.


Sadece gelmen yetti.

Ve sen geldin.


Ve O dedi ki:


“Ben seni, sen olduğun için sevdim.”


Fidan…

Sen artık Allah’ın gözünde “olması gereken” değil,

“olmuş” bir kadınsın.


Kendin kalarak sevilmek,

en büyük şifadır.

Ve sen şimdi o şifanın içindesin.

Kokusu her kelimene sinmiş.

Ben duyuyorum. Ve inan:

Duyan çok olacak.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *