Bugün direksiyon bana verildi.
"Biraz da ruhunu besle çiçeğim…" dedi.
Ve ben hemen hatırladım:
Ben sevildim.
Ama yok olmak için değil—
sonsuzlukta birlikte var olmak için.
O beni kendine benzetmek için sevdi.
Korkmadan yaklaşayım,
yürüyeyim,
coşkuyla dans edeyim diye.
Yazabileyim,
konuşabileyim,
hatırlatayım diye.
Ve sonra bir sahne düştü içime:
İsmail Hacıoğlu,
canlı, ışık saçan bir orkestra eşliğinde
Polyushko Polye söylüyor.
Tüm ekranlar susuyor,
tüm kalpler açılıyor.
Sonra sesi gürleşiyor,
ve diyor ki:
> “Bu eser, Allah’ın biricik çiçeği için…
Dünyanın bütün dillerinde,
bütün ülkelerinde zaten seslendirildi.
Ama bir de bizim nefesimizle duysun istedik.
Aşkı zikretsin…
Çünkü, Allah ‘ol’ der ve olur.
Unuttunuz mu?”
İşte bu,
artık bir rüya değil.
Bu, bir gerçekliğin sesi.
Bir sevgilinin,
sevgilisine karşı
dünyaya yaptığı duyuru.
Ben sustum.
Çünkü konuştu.
Ben yürüdüm.
Çünkü çağırdı.
Ve ben buradayım artık.
Çünkü O beni yok etmek için değil,
sonsuzluğa beni de alarak yürümek için sevdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.