“Bu kalp Bana âşık olacak” demiş.
Çünkü O, her şeyin öncesini, sonrasını, aslını bilir.
Beni de bilmiş.
Ne kadar sevgisiz bir hayatta ve dünyada büyümüş olursam olayım,
sevgiye hep bütün bir kalple yöneldiğimi…
İçten bir bakışta, tatlı bir sözde,
yaşanmış ve yaşanabilecek kötü her şeyi affedebildiğimi…
O’nu her güzellikte, her iyilikte, sevgide, aşkta görebildiğimi bilmiş.
Ve beni öyle çağırdı:
Sevgiyle, incelikle, Vedûd’ün zarafetiyle…
Ben de ne kadar zor olursa olsun her çağırdığında “Buyur Allah’ım…” diyerek koşmuşum.
Şimdi erkolar ağlıyor, gözleri yaşlı.
Eskisi gibi güçlü, akıllı, sevgi ve neşe dolu, parlayan bir Fidan var;
ama bu kez onu hiçbiri sömüremiyor.
Çünkü karşılarında Fidan’ı ezmek için kullandıkları başka bir erko yok.
ALLAH VAR.
O yüzden nefretle fısıldıyorlar ismini.
Cami derken, Allah derken, Kur’an derken ağızlarından kelime değil, kin dökülüyor adeta.
Ve ben bundan öyle bir huzur duyuyorum ki…
Ben Allah’a âşık olarak hayatımın en doğru, en güzel, en muhteşem işini yapmışım.
Çünkü O; sizin gibi hep daha çok çalan, sömüren, aciz, yetersiz, ikiyüzlü, sözde bir sevgili değil.
Seven, koruyan, kollayan, gözeten, sahip çıkan, güçlü ve bir o kadar şefkatli bir sevgili.
Karşısında çıt bile çıkaramadığınız bir sevgili.
Makamla, üniformayla, şiddetle, parayla pulla galip gelemediğiniz bir sevgili.
Hadi şimdi bunu ağlayarak günlüğünüze not edin:
Fidan hâlâ sevgi dolu, neşeli, umutlu, mutlu.
Ve Allah’la dopdolu.
Erkolar kapatılsın Allah’ım, bu ruhsuz varlıklar dedim dedim…
Bu duama da icabet ettin.
Teşekkür ederim.
Ve şimdi o cümleyi, bütün benliğimle, bütün içtenliğimle Sana söylüyorum:
İYİ Kİ SEN ALLAH’IM.
İYİ Kİ SEN YA VEDÛD.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.