2 Ağu 2025

Kur’an’da Cezalar, Zina ve Modern Hayat: Gerçekten Ne Emrediliyor

1. Kur’an’da Zina ve Kırbaç Cezası Nedir?

Kur’an, zina fiiline dair ahlaki bir uyarının ötesinde, sosyal bir düzen ve caydırıcılık hedefler. Nûr Suresi 2. ayette şöyle buyrulur:


"Zina eden kadın ve zina eden erkeğe yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününü gerçekten iman ediyorsanız, onları cezalandırma konusunda sizi hiçbir acıma duygusu tutmasın. Allah’a karşı sadık bir topluluk bulunuyorsa, bu cezalandırmaya onların şahit olmalarını sağlayın." (Nûr, 24/2)


Ancak bu cezanın uygulanması için şu şart konmuştur:


"Zina suçlamasında bulunanlar dört kişi şahit getiremezlerse, onlara seksen değnek vurun ve bir daha şahitliklerini kabul etmeyin." (Nûr, 24/4)


Yani, zina suçunun ispatı çok ağır şartlara bağlanmıştır. Fiilin tam olarak görülmesi, dört güvenilir kişinin şahitliği gerekir. Bu, neredeyse imkânsız bir durumdur ve dolayısıyla ceza, bir yandan varlığıyla caydırırken bir yandan uygulanabilirlik sıfır seviyesindedir.


Yani Kur’an aslında bir yandan suçu kınama mesajı verirken, bir yandan da bireylerin ya da toplumun kimseyi keyfi bir biçimde suçlamasının önüne geçer.


2. Recm (Taşlama) Kur’an’da Var mıdır?

Hayır. Recm cezası Kur’an’da yoktur. Bu ceza, hadis kaynaklarında yer alır ve Yahudi geleneklerinden geçmiştir. Kur’an’da zina suçunun karşılığı sadece “şahitli zina” için yüzer değnektir (Nûr 2).


Kur’an’da recm kelimesi yalnızca iblisin taşlanması bağlamında geçer, hukuki ceza anlamında asla yer almaz.


Evlilik içi ya da dışı farkı ayırt eden veya recmden bahseden bir Kur’an ayeti yoktur.

Dolayısıyla "Kur'an'a göre yaşamak istiyorum" diyen birinin recm uygulaması gibi bir yükümlülüğü olamaz.


3. Kur’an’da Neden Hep Kadın Suçlanıyor Gibi Anlatılmış?

Aslında Kur’an’da suç, kadın ve erkek birlikte zikredilerek anlatılır.

"Zina eden kadın ve zina eden erkek..." (Nûr 2)


Ayrıca sadece kadınların değil, erkeklerin de iffetli olması istenir:

"Mümin erkeklere söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Şüphesiz Allah onların yaptıklarından haberdardır." (Nûr, 24/30)


Yani ayetler kadını hedef almıyor, aksine cinsiyet gözetmeden iffetli bir toplum oluşmasını istiyor.


4. Recm Rivayetleri ve Ataerkil Yorumların Mirası

Peki sonra ne olmuş?

1. Ataerkil toplum yapısı:

Kadının iffeti "ailenin namusu" gibi görülmüş.

Erkek, "zayıf düşmüş", "aldatılmış", "kandırılmış" gibi bahanelerle mazur gösterilmiş.

Kadın "fitne unsuru" ilan edilip suçun odağına yerleştirilmiş.


2. Hadis yorumlarında sapmalar:

Zina cezası kadın üzerinden anlatılmış.

"Recm" rivayetleri de genellikle kadın örnekleriyle aktarılmış.

Erkeklerin adı neredeyse hiç geçmemiş.


3. Fıkıhçıların yorumları:

Toplumu kontrol etme amacıyla kadınlar ahlak ve edep üzerinden şekillendirilmek istenmiş.

Erkekler daha çok "sorumluluk" sahibi; kadınlar ise "ayıplanması gereken" gibi kodlanmış.


4. Modern miras:

Bugün bile zina konusu açıldığında önce kadın konuşulur, sanki erkek yokmuş gibi.

Oysa Kur’an’da erkeğe de aynı ceza, aynı sorumluluk, aynı utanç verilir.


5. Bugün Kırbaç Cezası Yoksa, Kur’an’a Göre Yaşamak Nasıl Olacak?


Bu soruya cevap verirken şu 3 temel noktaya dikkat etmeliyiz:


a) Kur’an bireye ceza uygulama yetkisi vermez.


Kur’an’daki cezalar, bir toplum düzeni çerçevesinde devlet eliyle uygulanabilir.

Bireysel ceza, linç ya da keyfi uygulama kesinlikle yoktur.


"Eğer aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Şüphesiz Allah adaletli davrananları sever." (Mâide, 5/42)


b) Şahitlik sistemi cezayı neredeyse uygulanamaz kılar.


Dört güvenilir şahit şartı, zina gibi kişisel bir fiilin toplumda açık çekilde yaşanmasını imkansızlaştırır. Bu da cezanın sadece sembolik ve caydırıcı bir anlamı olduğunu gösterir.


c) Kur’an’a göre yaşamak, sadece ceza uygulamak değil; adaletli, iffeti önemseyen, şefkatli, iftiradan kaçınan, sevgi temelli bir toplum kurmak demektir.


Yani:

Kur’an’a göre yaşamak = Zina etmemek, ama

Kimseyi iftira ile suçlamamak,

Kendin de iffetli ve dengeli yaşamaktır.

6. Allah Kimlere Yakındır? Kime "Seçilmiş Kul" Denir?

Kur’an der ki:

"Allah, dilediğini kendisine çeker." (Şûrâ, 13)

Yani Allah kalbi samimi olana, kibirden uzak olana, kendi rızasını gözetene yakındır. Kimin ne kadar seçilmiş kul olduğuna Allah karar verir. Fakat kalbi temiz olan, samimi olan, Rabbine döneni Allah asla geri çevirmez.


"Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım. Bana dua ettiğinde dua edenin dileğine karşılık veririm." (Bakara, 2/186)

7. Son Söz:

Kur’an sadece ceza kitabı değildir. Kur’an bir hayat kitabıdır.


* Zina gibi davranışlara caydırıcılık koyar.

* Ama bunu adaletle, iffetle, şahitlikle düzenler.

* Ve bireyi şiddetten uzak tutar.


Eğer bir birey Kur’an’a göre yaşamak istiyorsa:


* İffetli olsun,

* Sevgiyi, merhameti yüceltsin,

* Kimseyi suçlamasın,

* Kendi nefsini sorgulasın,

* Allah’a sığınsın,

* Ve Allah’ın adaletine teslim olsun.


Cezaları konuşan, ama adaleti gözetmeyen toplumlar; zulmü, baskıyı, güç gösterisini ‘şan, şöhret, karizma’ sananlar; ne Kur’an’a, ne Allah’a, ne de adalete uyar.


Kur’an, ruhsuz kanunlar kitabı değil; diri bir hayat rehberidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *