Bugün karşılaşılan en büyük problemlerden biri, “görünürde kibar, aslında sınır ihlali yapan” insanlar.
Kur’an’daki “haddi aşmayın” uyarısı yalnızca savaş veya israfla sınırlı değil; gündelik ilişkilerde de geçerli.
Başkasının hakkını çiğnememek, kendi sınırını bilmek, komşuya eziyet etmemek — bunlar da haddini aşmamak demektir.
Sözde Zarif, Özde Zalim
Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Onların sözleri süslüdür ama kalpleri boştur.” (Bakara 204-205 mânasında)
Bugün de aynı manzarayı görüyoruz:
Kibar, eğitimli, medeni görünen;
Ama komşusunun hakkını çiğneyen…
Gürültüyle rahatsız eden, ortak alanı hoyratça kullanan, eşyaya zarar veren…
Ve sonra da “nazik” bir edayla, mağdurun hakkını aramasını ayıplayan.
İşte bu tam anlamıyla sözde zarif, özde zalim hâlidir.
Komşu Hakkı İmandandır
Komşuya gürültü, baskı, hakaret yapmak imanla bağdaşmaz.
Hakkını arayanı suçlamak ise ayrıca bir zulümdür.
Kur’an’ın uyarıları çok açıktır:
“Allah adaletle emreder, haddi aşmayı yasaklar.” (Nahl 90)
Nezaket bahanesiyle haksızlık yapıp “ama ben kötü bir şey demedim ki” demek, haddi aşmaktır.
“Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adil olun, bu takvaya daha uygundur.” (Maide 8)
Komşunu sevmiyor olabilirsin; ama onun hakkını çiğnemek adaletsizliktir.
“Bozgunculuk yapmayın.” (A’râf 56)
Ortak yaşamı bozan, huzuru kaçıran her tavır fesat kapsamına girer.
Son Söz
Komşuluk yalnızca selam vermekle değil; hakkına riayet etmekle olur.
Gerçek nezaket, komşunun hakkını korumaktır.
Süslenmiş sözler, nezaket maskeleri bir gün düşer; hakikati Allah bilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.