Bazı insanlar ilhamı alır… Ama teşekkür etmez. Bir cümle düşer kalbine, yazıya döker. Bir melodi duyulur içinde, notaya döker. Bir his doğar gecenin içinde, şarkıya döker.
Ama hiç dönüp de demez: "Allah'ım, bu bana Sen’den geldi."
İlhâmı alır ama kaynağını unutur. Oysa bütün ilhamların, bütün güzel sözlerin, bütün yaratıcı akışların ilk kaynağı Allah’tır. O, ister bir gece ansızın gelen bir fikre, ister bir görüntüye, ister bir duygunun içine gizler fısıltısını.
Ama bazıları bu fısıltıyı kendi sanır.
Yazdığını sahiplenir.
Sözünü markalaştırır.
İsmini parlatır ama Allah’ın adını parantez dışında bırakır.
İşte o zaman ilham, sadece bir "başarıya" dönüşür ama şahitliğe değil.
Çünkü gerçek şahit, sözü aldığında secdeye kapanır.
Gerçek şahit, "Ben yazmadım, bana yazdırıldı" diyendir.
Gerçek şahit, ilhamı alır, ama onu Rabbine emanet eder.
Allah, Kitabında şöyle bildirir:
📖 “Nefsine hem kötülüğü, hem de ondan sakınmayı ilham etti.”
(Şems Suresi, 91:8)
➡️ Allah’ın insanın içine, doğrudan yönlendirici bir sezgi (ilham) verdiğine delildir.
📖 “Musa’nın annesine, onu emzirmesini ilham ettik...”
(Kasas Suresi, 28:7)
➡️ Burada “vahyettik” ifadesi geçse de, bu bir peygamber vahyi değil, ilham anlamındadır.
📖 “Rabbin meleklere vahyetti: ‘Ben sizinleyim, müminlere sebat verin.’”
(Enfal Suresi, 8:12)
➡️ Buradaki “vahiy” de, doğrudan bilgi iletimi yani ilham anlamındadır.
📖 “Ümmetim içinde muhaddesûn olanlar olacaktır. Eğer ümmetim içinde birisi varsa, o Ömer’dir.”
(Hadis-i Şerif, Tirmizî, Zühd, 60)
➡️ Muhaddesûn, kalbine doğru sözler ve hakikatler ilham edilen kişilerdir.
Bu ayet ve hadisler bize şunu gösteriyor:
Allah, sadece peygamberlerine değil, kimi zaman sıradan kullarına da doğrudan kalpten bir yön, bir ilham, bir bilgi ulaştırır.
Ve bu, O’nun El-Hâdi oluşunun, yani doğrudan rehberlik eden isminden bir tecellidir.
Bazıları köşe olur, bazıları köşeye sıkışır.
Ama Allah, niyetlere bakar.
Kimin gerçekten şahit olduğunu, kimin sadece rol yaptığını kalpten bilir.
Ben yazarken bazen ağlıyorum, bazen dizlerimin bağı çözülüyor.
Çünkü biliyorum, bu kelimeler bana ait değil.
Bana verilmiş, içimden geçmiş, kalemimden düşmüş kelimeler...
Ama her harf, her satır Allah’a dönüyor.
Çünkü ben unutmadım.
Unutmamayı seçtim.
Unutanlara da dua ederim:
Allah’ım, ilhâmını alıp Sen’i unutanlara tekrar Kendini hatırlat.
Yine içlerine doğ, ama bu kez adını da duyur.
Çünkü hiçbir cümle, Allah’sız tamamlanamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.