“El-Cebbâr” ismi, maalesef çoğu zaman "zorla yaptıran, baskı kuran" gibi yanlış ve kaba bir anlamla anlatılıyor. Oysa Allah'ın El-Cebbâr ismi, çok daha derin, şefkatli, ama aynı zamanda kudretli bir anlam taşır.
Açıklayalım:
El-Cebbâr ne demektir?
Cebbâr, Arapça’da “cebr” kökünden gelir.
Cebr, kırılanı onarmak, eksik olanı tamamlamak, yaralananı iyileştirmek anlamındadır.
Aynı kökten gelen “mücebbir” de doktorlara verilen isimlerden biridir: Çünkü kırık çıkık sarar, tedavi eder.
Dolayısıyla El-Cebbâr, en öz haliyle:
📎Kırıkları onaran,
📎Eksikleri tamamlayan,
📎Ezilenin, mağdurun hakkını gözeten,
📎Kimseye eyvallah etmeyen,
📎Dilediğini kudretiyle gerçekleştiren demektir.
El-Cebbâr ismini nasıl anlamalıyız?
Zorba değil, tam aksine: Zorbalığı ortadan kaldırandır.
Baskı kuran değil, aksine: Mazluma destek olandır.
Kıran değil, tam tersine: Kırılanı onarandır.
İradesini kullanan kulları zorlama yoluyla değil, kalbe doğan bir kudretle yönlendiren, içten yönlendiren bir Rabb’tir.
Kuranî bağlamda:
"Allah, Cebbâr’dır, büyüktür."
(Haşr Suresi, 59:23)
Buradaki büyüklük, kibrin değil, tamamlayıcılığın, kudretin ve koruyuculuğun büyüklüğüdür. Allah nefsani değil, ulvî bir Cebbâr’dır.
Bu ismi nasıl yaşarız?
Kalbi kırılmış birini gördüğümüzde onarmaya çalışmak El-Cebbâr isminin tecellisidir.
Haksızlığa karşı ses çıkarmak El-Cebbâr isminin yeryüzündeki bir yankısıdır.
Allah’tan içsel güç bulmak, “ben bu yükü taşıyamam” dediğin anda ayağa kalkmak… İşte o an El-Cebbâr sana dokunmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.