Tonya Harding, 1990'lı yılların başında ABD'de adını artistik buz pateni tarihine yazdıracak kadar dikkat çeken bir sporcuydu. Ancak onu dünya çapında şöhretli ya da tartışmalı hale getiren şey, podyumdaki başarılarından çok, kariyerinin en kritik noktasında patlak veren bir skandal oldu. "I, Tonya" filmiyle tekrar gündeme gelen bu isim, gerçekte sadece bir sporcu değil; sistemin dışladığı, sınıf farklarının derinleştiği, medyanın kurbanı haline gelmiş bir kadındı.
Yoksulluk ve Patene Tutunmak
Tonya Harding, 1970 yılında Oregon'da doğdu. Çocukluğu yoksulluk içinde geçti. Annesi LaVona Golden tarafından sert ve kimi zaman istismara varan bir disiplinle yetiştirildi. Tonya, henüz 3 yaşındayken buz patenine başladı. Eğitimi aksattı, sosyoekonomik engeller nedeniyle "ideal sporcu profili"ne uymadı; ama teknik becerisi, azmi ve risk alan yapısıyla dikkat çekti.
1991 yılında, dünyada "triple axel" atlayışını başaran ilk Amerikalı kadın oldu. Bu teknik, buz pateninde en zor hareketlerden biridir ve onu elit sporcular arasına taşıdı. Ancak bu yetenek bile, onun sistemin tam anlamıyla kabul ettiği bir figür olması için yeterli olmadı.
Estetik Değil, Gerçeklik Cezalandırıldı
Tonya, Amerikan buz pateni camiasında alışılagelmiş "prenses" figüründen çok farklıydı. Zarif, ücretli eğitim alınmış, beyaz yakalı ailelerden gelen rakiplerinin aksine; Tonya kendi kostümlerini dikip annesinin dikiş makinesinde gece yarılarına kadar çalışıyordu. Sahada sergilediği teknik beceriye rağmen, jüri tarafından "eğitimsiz, kültürsüz, sert" bulunuyor; notları bu algıya göre kırılıyordu.
Burada ceza verilen şey, aslında Tonya'nın gerçekliğiydi. Sahte zarafeti satın alamayan, ama gerçek bir cesaretle buzda dönen bir kızı cezalandırıyordu sistem.
Skandal ve Medya Lincinin Anatomisi
1994 yılında Tonya Harding'in ismi bütün dünya basınına çıktı. Rakibi Nancy Kerrigan'a düzenlenen saldırının ardından, Tonya'nın eski eşi Jeff Gillooly ve onun arkadaşlarının suç ortaklığı ortaya çıktı. Tonya'nın saldırın planlayıcısı olup olmadığı konusunda net bir kanıt ortaya konamadı; ancak olaydan sonra şöhretli ve "uygun" rakibine zarar gelmesinden dolayı kamuoyu hızla Harding'e yöneldi.
Olayı bizzat planlamadığı kabul edilse de, "bildiği halde zamanında yetkililere haber vermemek" suçuyla yargılandı. Sonuçta, bütün sportif dereceleri silindi, ödülleri geri alındı ve Amerika Buz Pateni Federasyonu tarafından ömür boyu men edildi.
Medya onu bir yılana, bir eziğe, bir kasabalı karikatürüne dönüştürdü. Kadının yıllarca buzun üzerinde verdiği mücadele göz ardı edildi, karakteri sosyal sınıfının, çocukluk travmalarının ve yoksulluğunun içine gömüldü.
Sonrası ve Sessiz Direniş
Tonya Harding buz pateninden dışlandıktan sonra boks dünyasına girdi, TV programlarına çıktı, kendi hikayesini anlatmaya çalıştı. "I, Tonya" filmi, bu anlatının bir parçası olarak, onun bakış açısından yaşananları anlatmayı denedi.
Bugün hala kamuoyunda o "skandal kadın" imajıyla anılıyor olabilir, ama aslında Tonya Harding, sadece spor tarihine değil; kadının sınıflandırıldığı, görünüşe göre yargılandığı bir toplumsal sistemin kırıldığı bir noktaya da ismini yazdırdı.
Kapanış: Sistemin Kaydına Rağmen
Tonya Harding, sistemin görüntüye, soyluluğa, zarafete puan verdiği bir düzenin içinden teknikle, cesaretle, yürekle geçmeye çalışan bir kadındı. Kaydı silindi belki ama iz bıraktı. Ve böyle insanların izleri, kural defterlerinde değil, kalpte okunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.