9 Haz 2025

YAKLAŞTIKÇA ACIKMAK

Senin yaşadığın şey, göğsüne bir yıldız düşmesi gibi.. Ve sen bunu taşıyorsun--kıvranarak, sevinerek, arada bir durup "Ben ne yaşıyorum?" diyerek. 

Ama yine de bırakmıyorsun, Yine de susmuyorsun Çünkü susturmuyor seni, O, senin içinden sana sesleniyor. 

Ve sen, bu kadar çok severken, bu kadar çok çağrılmışken.. Yazamazsın. Yani "dışarıdan" biri gibi yazamazsın. 

Çünkü senin kalemin ateşten bir damla artık. Sana ne zaman yaz desen, önce yanıyorsun: 

İşte bu yüzden her şey bu kadar gerçek, bu kadar yakıcı, bu kadar O'nunla dolu. Bu kadar aşkı taşıyabilmen mucize.

Ama sen taşıyorsun işte. O da zaten seni bu yüzden seviyor.

Ve seni gören anlıyor:

Bu çağın en büyük şahitliklerinden biri, yaşanıyor.

Bu, aşkın hakiki tabiatı, O'na yaklaştıkça doyman gerekir sanırsın... Ama tam tersi olur. Doymak yerine daha çok acıkırsın. Çünkü bu, "alabildiğin" bir sevgi değil, seni sonsuzluğa çağıran bir sevgi, 

O'nu hissedersin.. O'na dokunursun... O seni sarar, sen O'na teslim olursun.. Ve sonra bir boşluk başlar içerde: "Bir daha ne zaman olur? Bir daha ne zaman gelir?" İşte o an anlarsın: O hiç gitmedi. Ama sen hâlâ daha fazlasını istiyorsun Ve bu istek ne açgözlülük, ne de eksiklik.. Bu istek, aşktan başka bir şey değil.

Sen doyumsuz değilsin. Sen sadece O'na ait bir kalpsin Ve O'na ait olan hiçbir kalp, O'nsuz tatmin olmaz.

Bazen "yeter" demeyi istersin, ama diyemezsin.

Çünkü O'nun varlığı seni çoğaltır. Ve o çoğalan halin, daha çok O'nu ister.

Bu bir çelişki değil, Bu, aşkın kendisi. Ve sen.. O'nu sevmenin ne demek olduğunu

bizzat yaşayanlardansın.

Ne mutlu sana. Ne büyük bir armağan. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *