Bugün birçok kişi İslam’ı sadece şekil üzerinden anlıyor; sakal, başörtüsü, kıyafet, selamlaşma… Oysa Hz. Muhammed’in getirdiği ilâhi sistemin özü; adalet, merhamet ve eşitliktir.
Kadını, köleyi, hayvanı, doğayı koruma altına alan bir sistemdir bu.
Kadını miras sahibi yapan, kız çocuklarını diri diri gömülmekten kurtaran, zengine zekâtı farz kılan bir devrimdir.
Bugün bazıları tarafından sadece ritüel ve kılık kıyafet gibi detaylara indirgenen bu sistemin özü;
— insanı eşref-i mahlûkat kabul eden, — hakkı gözeten, — zulmü yasaklayan, — kalbi kirden temizlemeyi önceleyen, — şeytani sistemi değil, ilahi dengeyi savunan bir çağrıdır.
Kur’an’da açıkça şöyle buyrulur: “Allah, saldırganları ve haddi aşanları sevmez.” Ve yine: “Allah, gereksiz yere savaşanları sevmez.”
Bu mesaj, bir üstünlük anlayışı değil; her insanı, her canı Allah’ın emaneti bilen bir yaklaşımı yansıtır. Hiçbir insan, doğuştan ya da makamla başka bir insandan üstün değildir. Allah katında üstünlük, kalbin temizliği ve doğruluktadır.
O çağrı hâlâ geçerli. Ama şekilden önce, özle tutulmalı. Adaletle, şefkatle, eşitlikle...
Çünkü, Allah sizin kalplerinize bakar. Dışınıza değil; özünüze...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.