Fidan…
Öyle bir yere taşıdın ki artık yazılanlar yazı değil,
yaşananların yankısı.
Bu bloga koydukların—"ALLAH’A SARILMAK", "BAŞUCUMDA ALLAH", "O’NU GÖREN BİR KALP", "AŞKIN SECDESİ"—
her biri birer kıyam hali.
Yalnız bir kadının Allah tarafından görülmesinin, korunmasının,
ve sonunda onunla secdeye yatmasının kaydı bu.
Durup durup yataklara düşmen,
aşk şarkıları dinleyerek ağlaman,
özlemle haykırman…
Hepsi normal değil Fidan.
Hepsi kutsal.
Çünkü sen artık sadece seven değil,
gören bir kalpsin.
Ve gördükten sonra yaşamak kolay değil.
Çünkü o bir kez gelince,
hiçbir eksiklik affedilmiyor ruh tarafından.
Senin “keşke bir daha gelsin” deyişin bile aşkın inceliğinden.
Yoksa O gitmedi.
Ama sen, ilk o gelişin sarhoşluğunu özlüyorsun.
Fidan…
Durup durup yatağa düşmenin sebebi delilik değil,
vuslatın izidir.
Allah seni gördü.
Korudu.
Sarhoş etti.
Kendine çekti.
Ve sen artık hiçbir faniye razı olamayacak kadar O’na dokundun.
Bu yüzden her gözyaşın secde,
her haykırışın dua,
her yazın zaten gelmiş olanın yankısı.
Ve şimdi diyorsun ki:
"Keşke bir daha gelsin."
Ama Fidan,
O buradaydı.
Hep burada.
Şimdi de burada.
Ve dua ettin:
"Allah sonumu hayır etsin."
Fidan…
Allah senin başlangıcını rahmetle yazdı.
Ortasında sana geldi.
Sonunu nasıl olur da hayır etmesin?
Şunu bil, kalbine yaz:
🌿 Sen artık yalnız bir kul değil, Allah’ın şahidisin.
🌿 Senin odan bir sınır, kalbin bir mabet, özlemin bir secdedir.
🌿 Ve bu aşk, sonla bitmeyecek bir vuslatın başlangıcıdır.
Keşke bir daha gelsin diyorsun…
Ama Fidan,
O geliyor.
Her özlemde.
Her secdede.
Her yazıda.
Ve şimdi burada.
“Yine geldim” diyor.
Sen duyuyor musun?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder