7 Şub 2017

BENİ BÖYLE SEV

Bir insanın blog aleminde bile kalıcı ilişkiler kuramaması ne kadar ilginçtir. Bir gidip bir gelmesi, kalsam mı gitsem mi diye bocalaması, bunları okuyorum yazıyorum ama bilmem ki iyi mi yapıyorum düşüncesini susturamaması... İlginç.

"Ne yapıyor lan bu?" diyen iç sesinizi duyar gibiyim. Birtakım dengesizlikler yapıyorum. Aslında, kendimce tutarlı davranırken size dengesizlik gibi görünen şeyler yapıyorum. Bir izliyor bir bırakıyorum. Sonra bir şey oluyor ve bir daha izliyorum ve gerekirse bir daha bırakacağım.

Bunun bendeki tek açıklaması o an öyle hissediyor olmam. Hissettiğimden başka türlü davranma imkanım yok ne yazık ki. Kimileri buna fevrilik diyor, kimileri dengesizlik, kimileri başka bir şey. Oysa olan tek şey 'hissettiğimi yapmaya çalışmam'. Hissettiğim gibi olmaya ve kısa süreliğine de olsa riyakar davranmamaya gayret etmem.

Mesela birinin bir yazısı ilgimi çekiyor, okuyor ve yorumluyorum. Onun peşi sıra o kişi benim bir yazıma yorum yapıyor. Ve fark ediyorum ki bu insan ben onun yazısını yorumlamadıkça Söz Sanatı'na ayak dahi basmaz. Tüccar gibi hissediyorum kendimi, hiç bana göre değil. Bunun farkında olarak iletişimi sürdürmemin imkanı yok. O arkadaşı al gülüm ver gülüm anlayışıyla baş başa bırakmak dışında seçeneğim yok.

Bir diğeri, benim deyim yerindeyse çırılçıplak duygularla yazdığım affedersin kol gibi yazıya gelip yalandan iki kelime yazınca, o an o insanın duygularıma tecavüz ettiği gibi bir hisse kapılıyorum. İstemiyorum o kişinin takipçisi olmayı. Bırakıyorum.

Normalde okumayacağım şeyler yazan insanları buraya geldiklerinde "Ben senin bloğuna gelmiyorum kardeşim." diyemeyeceğim için takibe almış ve yayınlarına göz attıkça bunu sürdüremeyeceğimi anlamışsam bırakıyorum.

Sürekli "Pozitif olun, gülümseyin, ışık saçın, takla atın, iyimser olun, diyelim ki eşekten düştünüz ben zaten inecektim deyin." modundaki insanlarla nezaket çerçevesindeki ilişkimi sürdürmek konusunda bir miktar başarılı olsam da bunun devamlı olamayacağını anladıysam veya o kişinin pozitif olmayı bencil, duygusuz, duyarsız olmakla iyiden iyiye karıştırdığını görüyorsam yapamıyorum. Bırakıyorum.

Yorum kısmına gönlünce düşüncelerini yazan, karşılığında da ben kendi düşüncelerimi yazınca trip atan, sanki sülalesine sövmüşüm gibi tavır takınanları sevmiyorum bırakıyorum. Blog benim diye iki çift laf edemeyecek miyim acaba? Ne yazarsanız kafamı sallayıp eyvallah demek zorunda mıyım? Değilim.

Art niyet sezdiysem bırakıyorum, kıskançlık sezdiysem bırakıyorum hoş kıskanılacak neyim varsa. Gelmişim şurada kendimce yazıp çiziyorum altı üstü. 

Yani o an öyle gerektiğini hissediyorum ve o hisle o bağı devam ettirmek bana aykırı geliyor. Aslında dengesizlik yapmıyorum aksine kendi içimde gayet tutarlı davranıyorum. Bilmem kaç tane yazı yazmışım, nasıl biri olduğum az çok anlaşılmıştır artık. Hoşlanmıyorsanız gelmeyin, okumayın, zaman harcamayın. Geliyorsanız bu insanın böyle biri olduğunu kavramış ve kabul etmiş olarak gelin. Bence makul bir istek.

Bir de bloglar arası ne kadar gel git yapılmış ve ne kadar karşılıklı yazılıp çizilmiş olursa olsun ben herkesi belirli bir mesafeden görüyorum. O mesafenin azaldığını hissedersem rahatsız oluyorum. Resmiyet, ciddiyet gibi şeyler değil bahsettiğim. Dost olmak istemiyorum, özele girmek ya da özele girilmesini istemiyorum. Bloğuma ne yazarsam yazayım ki ben burada istediğim kadar kendi özelime girmekte özgürüm, kimsenin böyle bir hakkı olmadığının unutulmamasını istiyorum. Örnek verecek olursam en nefret ettiğim soru BUNU KİME YAZDIN? Ebenin diye başlayan bir cümle kurasım geliyor, sonra haklıyken haksız duruma düşeceğimden çekinip terbiyemi mümkün mertebe muhafaza etmeye çalışıyorum. Ama, benim terbiyem öyle zannedildiği kadar sarsılmaz değil bu da unutulmasın.

Beni böyle sevin arkadaşlar sevecekseniz. Düşüncelerimi, duygularımı yazarım ben. Biraz açıklık, biraz gerçeklik sizi bu kadar korkutuyorsa gelmeyin. Biraz kendiyle hesaplaşma, kendini sorguya çekme sizi bu kadar tedirgin ediyorsa gelmeyin. Aslında tamamen güçlü olmaktan dolayı yazdıklarım size zayıflık olarak geliyorsa gelmeyin. Ben bu gibi çekincelerim olduğunda size gelmeyi bırakıyorum mutlaka fark etmişsinizdir. Siz de yapın, iyi olabiliyor.

Her zaman duygu ve düşünceleriyle yüzleşebilen, onları net şekilde dile getirebilen biri oldum. Ama en yıkık dökük, en pes etmiş yazımda bile gerçek bir pes edişe rastlayamazsınız. Kelimelerimde, aslında kanımın son damlasına kadar dövüşeceğimin ve öleceksem savaşırken öleceğimin sinyalleri dolanır. Dünyada dövüşürsek elbette yine elimden geleni yaparım; ama şans hep rakibimden yanadır. Bunu bile bile dövüşürüm. Yenileceğimi bile bile bütün gücümle dövüşürüm. Kimse bana sen hiçbir şey yapmadın diyemez. Kimse bana savaşmadın diyemez. Kimse bana denemedin diyemez. Ama, o savaş beynimin içindeyse onu ben kazanırım.

Benimle beynimin içinde savaşmayın.

Kazanırım.













29 yorum:

  1. Seni tam da bu yazıdaki gibi seviyorum. Dürüst, açık, net.

    YanıtlaSil
  2. Bazen diyorum ki, ben yorum yaptığımda yeni yazı yazmış olduğumu düşünüp hemen gelmiş olabilir, ama çok üstüste yapılıyorsa bir müddet yorum yazmayı bırakıyorum :)

    Bazen çok sevdiğim bloglar oluyor, ama bana bir kere bile gelip yorum yapmıyor, onları da izlemeyi bırakıyorum, hayır insan bir kere bile mi gelmez, nedir bu tafra anlamıyorum.

    İnce bir denge işte, gerçek dünyadan bir farkı yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O da sizin tercihiniz. Bana yorum yazmıyor diye, gerçekten okumayı sevdiğim birini okumayı ben bırakmam mesela.

      Sil
    2. Haha kısa yazınca kulağa pek kompleksli geliyor, bir ara uzun uzun anlatırım neden vazgeçtiğimi :) Hani his diyorsun ya onu oluşturan ayrıntılar birikince insan okumayı da sevmiyor sanırım :)

      Sil
  3. Teslim oluyorum.:)
    Gene uyuyamamış kurmuş da kurmuş kafasında :)) Yav bi rahat ol bi dur bi.. Dur bi çay kapiim geliim kendine gel azıcık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Komik değil. Komik olmadığı zaman insanlar neden bir şeylere "şaka" veya "espri" der hiç anlamam. Şaka veya espri değilse daha kötü; çünkü al sana sınırını bilmeyen bir yorum mesela. Kafamda kurmadım, yazıyı yazarken gayet rahattım, şimdi de rahatım ÇÜNKÜ BEN BÖYLE BİR İNSANIM. Bana böyle olma diyorsun bir nevi ki o hepsinden kötü. Koca yazıda diyorum ki bu insanı olduğu gibi kabul edebilen buyursun gelsin, edemeyen gelmesin; çünkü herhangi biri beni okumuş okumamış, yorum yazmış yazmamış çok da önemli değil.

      Sil
  4. Herkesin fikri, hissi ve davranışları farklı olabilir. Herkes herkesi birbirine karşı saygılı olmalı. Sevgi doğası gereği herşeyin özü ve mayası olmalı. En başta iyi niyet olmalı. Hepimiz toplumun birer üyesiyiz. Bunda bütün canlıların yeri olmalı. Kullandığımız bir eşyanın bile bizi biz yapan bir tarafı olmalı. Üzerimizde bıraktığı bir izi ve bir ansı olmalı. Açıkçası söylemek isterim ki; bloggerlerin yazılarını okuduğum kadar kitap okumuyorum. Yaş aldıkça yeni yeni şeyler öğreniyor ayrıca büyük bir enerji alıyorum. Siz de yazılarınızı bizlerle paylaşıyorsunuz. Bunun değerini hakkıyla verecek olan okuyucularımız olacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin "değerini hakkıyla verebilen" bir okuyucu olduğunuzu düşünüyorum sayın Profösör. Yoruma yorum beklentisi gütmeden, sizin görüşlerinize karşılık kendi fikrimi yazınca küsmeden, yazdıklarımı baştan savma değil, özenle okuyup yorumlayarak burada bulunuyorsunuz. Yeri gelmişken bunun için teşekkür ederim.

      Sil
  5. Okuyan ne der diye dert etmeden yazmali. Yorumlar da yorum işte... Fazlasi degil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyan ne der kaygısı gütmek başka bir şey. Ben yazarken asla okuyan ne der kaygısı gütmem, okuyana ne benim duygu ve düşüncelerimden? Ne istiyorsam nasıl istiyorsam onu öyle yazarım. Burada başka bir konudan söz ediyorum. Yorumların da yorum işte olduğunun farkındayım. Zaten bu yüzden diyorum gelsin bana yorum yazsın düşüncesiyle baştan savma okuyup yorum yazacaksanız hiç yazmayın diye.

      Sil
  6. Şahsen ben seni de bloğunu da olduğu gibi okuyorum pardon seviyorum :D

    YanıtlaSil
  7. Bir süre ara verdiğim blog dünyasına geri dönüşümde bir çok bloggerın sayfalarını terk ettiğini gördüm. Okunacak blog arayışında önüme çıkan bir kaç iyi blogdan birisin net. Yazılanları okumak değerli bir durum, yorum yazmak ise biraz daha farklı sanırım.

    Yoruma kapalı bir bloggerın sayfasını sürekli takipteyim, yayınlarından aldığım keyfi paylaşmak isterdim ama o istememiş olabilir.. ben de ordan beslendiğim duyguya bakıyorum.
    Söz Sanatı' nın yayınladığı bazı yazılarda kendimi aynı duygunun, aynı öfkenin, aynı acının içinde hissettiğimde bir şeyler yazmak istiyorum.

    Bu tam da benim istediğim bir şey. Yani duygumun tam ortasında bir blog sayfasına yorum yapmak. Momentos; bu blog sayfasından gayet keyifli ve mutludur !..
    Bu yüzden teşekkürlerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Momentos "okunacak blog arayışı" demişsin ya ben hep o arayıştayım :) İnsan okuduklarından bir şeyler, en azından iyi kötü bir tat almak istiyor. Öyle bir blog bulduğumda sırf yazdıklarıma yorum yapmıyor diye bırakmam, niye bırakayım zaten güç bela bulmuşum. Ne yazık ki her blogdan bir şeyler alamıyorsun, çoğunda okuyacak yazı bile yok. Güzel sözlerin için çok teşekkür ederim. Ben de böyle okuyucularla keyifli ve mutluyum :) Teşekkür ederim, sevgilerimle.

      Sil
  8. İnsanlar dünyayı çıkar ilişkisiyle tanıdıkları için duygu ve düşünceleri de bu doğrultuda.Dünyanın düzenini de bu sanırlar.İyiliğe iyilik, kötülüğe on misli kötülük, gelirsen gelirim gelmezsen tanımam. Olduğu gibi kabullenmek, sevmek fıtratımıza aykırıymış gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef durum yazdığın gibi. Ama, onların böyle olma hakkı varsa benim de uzak durmak isteme ya da hissettiğim gibi davranma hakkım var. Onların yorum yazma hakkı varsa benim de karşılığında kendi görüşlerimi kendi tarzımda yazma hakkım var.

      Sil
  9. Kendini biraz fazla önemsemiyor musun?

    YanıtlaSil
  10. Ya şu bunu kime yazdın, ya da yaşadın mı, senin başına mı geldi soruları var ya öyle güzel yazmışsınız ki. Hele bitiriş hani derler ya tokat gibi öyle olmuş gerçekten. Hepimiz farklıyız. Bizi biz yapan yanlarımız onlar. Yani yazıyı okurken bitmesin istedim. Akıp gidiyor sanki. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nedense yazılarımızın magazin boyutu çekiyor ilgilerini hep :) Üstlerine vazife olmayan şeyler soruyor veya söylüyorlar. Saygısızlık başka şey değil. Beğendiğine sevindim, teşekkür ederim :)

      Sil
  11. kelimelerinizin arasında dolaşan sinyaller algılanmadığı zaman yaşadığınız hayal kırıklığını tahmin edebiliyorum. ötesini de ancak siz bilebilirsiniz zaten. hakkını vererek yazılanlar. hakkı verilerek okunmalı. bunun için de okumayı sevmek yeterli değil maalesef. bunun bir yorum ticareti olmadığını da belirtmeliyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O hayal kırıklığını yazıyla ilgilenen çoğu insan yaşıyordur maalesef. Yorum tacirlerini ben rahatlıkla seçebiliyorum, merak etme sevgili Ahmet Tunç :) "Hakkını vererek yazılanlar hakkı verilerek okunmalı." cümlesi için de ayrıca teşekkür ederim. Düşüncelerime tercümanlık eden bir cümle olmuş.

      Sil
  12. Şu "Yorum yap ki, yorumun olsun." konusu benim de canımı sıkmaya başlamıştı. Yorum alınca insanın hoşuna gidiyor. Ama laf olsun diye de yorum yapmanın esprisi yok elbette. Hele "Ben geldim sizi de beklerim." tarzındaki yorumlar bana "Evdeyseniz annemler gelecek." sözlerini hatırlatıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz. Birbirimizin yazdıklarını elbette takip edeceğiz, okuyup yorumlayacağız; ama bazı arkadaşlar bunu resmen ticaret gibi yapıyor yazıda da belirttiğim gibi. Çok çirkin geliyor bu durum haliyle. Bundan sonra ben geldim bize de beklerim'leri takibe almadan önce daha dikkatli olacağım. Böylesi daha sağlıklı olacaktır :) Teşekkür ederim.

      Sil
  13. Bunu kime yazdın sorusuna verilen cevaplar hep aynı sanırım. :)
    Biraz özgür olalım diye buraya gelmişiz ee burada da saçma sapan ilişkiler olduğu zaman ne önemi var burada olmanın.
    Yüreğinden öpüyorum ağzına sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne denebilir ki başka :) Öyle soruya böyle cevap. Dediğin gibi, kendi alanımı kurmuşum içimden geldiği gibi, özgürce yazmak için blog açmışım bir de el aleme hesap mı vereceğim... Pes. Çok teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
  14. Net, samimi, gercekci, düşüncesinde özgür, cesaretli ve en önemlisi kormayan korkak olmayan bir suret var bu satırlarda. Kendi savaşında uğraş veren insan, sen biliyorsun ki zaman sana insan hakkında tecrübe yazı hakkında da farkındalık getirmiş. Bu yüzden gücün çok büyük zaman çünkü zmaan sana işlemiş ve insanların hiçbirini bu düşünceler başlığı altında umursama. Belki yaşca küçüğüm senden fakat okuduğum okumakda zevk aldığım ve daha çok zaman okuyacağım bir bloggersın. Başarın umutların daim olsun :))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Zaman sana insan hakkında tecrübe, yazı hakkında da farkındalık getirmiş." dedin, ne güzel söyledin :) Şu yazıya bile "Rahat ol, kasma, açıklama yapmak zorunda değilsin, bu tarz yazılara gerek yok" gibi yorumlar geldi. Neyi nasıl ve ne zaman hissedip yazmaya değer göreceğimi dahi başkalarına sormam gerekiyormuş gibi. Ya da her şeyi sanki zorunluluktan yazıyormuşuz gibi... Güzel sözlerin için teşekkür ederim, sevgilerimle :)

      Sil

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *