1 May 2016

KÖTÜ BİLE OLAMADIM


Yalnızım ben blog ya. Milyon çeşit tanımını yapmış insanlar yalnızlığın. Okuyorum, düşünüyorum, bulmaya çalışıyorum; hiçbirine benzediği de yok melunun. Bir hayli başına buyruk, çaresi olmayan ve belki henüz adı bile konulmamış ölümcül hastalık gibi.
Bu aralar bir tek bebeklik fotoğrafım bile olmayışına takıldı aklım. En minyatür halimde 11-12 yaşlarında filanım. Fotoğrafın çekildiği günü de hatırlıyorum. Abim, kardeşimle beni "Gelin fotoğrafınızı çekeyim." diye çağırdığında sevinçle koşmaya başlamıştım. Evden ok gibi fırlayıp abime varayım derken koca bir çamur birikintisinin içine düşmüştüm. Ellerim, üstüm başım filan hep çamura bulanmıştı. Bi koşu gidip ellerimi yıkayıp üstümü silkelesem de pantolonumun dizlerindeki çember biçimindeki çamur izleri güneş gibi parlıyordu. İlk defa fotoğraf çekilecektim ve üstümü değişmemi beklemezlerdi. Ya o halde ya hiç... O gün çekildiğim tüm fotoğraflarda elimde şişmiş bir balon, dizlerimde kocaman çamur lekeleri, yüzümde çocuk tebessümüm, öyle bakmışım kadraja... Sonra aynı yaşlardayken çekilen başka fotoğraflarım da oldu; ama onları bunun kadar net hatırlamıyorum.
Bebekliğimi görmediğim için kendimi masumiyetle özdeşleştiremiyorum belki de. Aynaya baktığımda hala dizleri çamurlu, saçı at kuyruğu, yarınlarından habersiz gözlerinin içi gülen o çocuğu görüyorum. Onu alıp kundaklara sarmak, beşiklere koymak, ona ninniler söylemek, onu baştan büyütmek istiyorum. Bebekken fotoğraflarını çekmek ve özenle saklamak istiyorum. Balonlu fotoğraflarında tüm ailesi çiçek gibiyken akıbetinin nişanesiymişçesine bir tek onun üstü başı çamurlu olmasın istiyorum.
"-Git temiz elbiselerini giy, seni bekliyoruz." demek istiyorum... Diyemiyorum...
Yalnızım. Kusacağım geliyor yalnızlıktan. Hem böyle olmak istiyorum hem de olmamak. Tedavi için geç kalmışım her yanımda öyle bir his. Günden güne bitkin düşüyorum hiçbir şey yapmadan. Kalbimin her noktasında toplu iğneler var sanki. Kendimi zihnime ve duygularıma kapattım. Hücremi hem seviyorum hem nefret ediyorum ondan... Hani diyorum belki bir fotoğrafım olsaydı, ben de aitmişim, ben de sevilmişim, ben de istenmişim görebilseydim... Hani diyorum insanın o en temiz, en saf, en günahsız halini anlatan çağında benim de aklıma kazıyacak, kendime bakıp "Ne kadar sevimli" diyecek, bana kendimi sevdirecek bir tek, bir tanecik, bir ya, 1 fotoğrafım olsaymış... 
Şüpheli bir paket gibi duruyorum ortalıkta. Sahiplenen yok, yaklaşan yok, gelip patlatmıyorlar bile. Görmüyorlarsa demek...
Yalnızım blog. Aslında "Yalnız bile değilim." Unutulmuş gibiyim daha çok. Bu halimi anlayan, anlatan, yaşayan o tek insanın da elime şu her okuduğumda gözlerimi dolduran birkaç dizeyi tutuşturup gitmiş gibi olması... Bir de oradan yalnız kalmak... Off...
O kadar mecalsizim o kadar haksızlığa uğramış ve meramını anlatamamış hissediyorum ki kendimi, artık bu halime kim ne diyecek, ne düşünecek, ne tepki verecek biraz bile umursamıyorum. Kendimi bile umursayamıyorum bırak başkalarını. Bir zamanlar yapılmış olması gereken her şey için fazlasıyla geç kalmışım. Geç bırakılmışım yani. İçine doğup büyüdüğüm eve bile ait olamamışım. Tırmalamış tırmalamış kendi kanımla baş başa, diz dize kalmışım. Ne zaman aynaya baksam o kızı tutup ordan çıkarıp baştan büyüteceğim geliyor. Ne zaman kendime baksam hüngür hüngür ağlayacağım geliyor... Ben de oturup ağlıyorum blog.
Annesine bile şımaramamış bir çocuk olduğum çıkmaz oldu aklımdan. Küçükken bile büyük büyük yaşadığım her şeyi. İlk fotoğrafımda herkes tertemizken benim dizlerimin körkütük kir olması... Çıkmaz oldu aklımdan bir fotoğrafını çekip saklayacak kadar bile sevinilmediği dünyayı şenlendirmesine bebek gövdemin... Yürümüşüm, koşmuşum, düşmüş kalkmışım, tırmalamış durmuşum ya kendimce hep... Kendi mezarımı kazıyormuşum diyorum meğer, bilmiyormuşum...
Kötü biri olabilirdim bu kadar yoksunluğun üstüne. Asi, sinsi, zalim, fesat... Ben onu da beceremedim. Şairin deyişiyle, bir soru işareti gibi kaldım dünyada.

34 yorum:

  1. Sana akıl vermek için gelmedim . Gözlerim doldu hüznünü paylaşıyorum.'Kötü biri olabilirdim bu kadar yoksunluğun üstüne. Asi, sinsi, zalim, fesat... Ben onu da beceremedim. Şairin deyişiyle, bir soru işareti gibi kaldım dünyada.' Zaten bunun üzerine ne söylersem söyliyim boş, anlayabliyorum...Yaz durmadan yaz.Belkide bütün bunlar yazabilmeni gerektirdiği içindir...Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Akıl vermek için gelmeyerek ne iyi ettin bilsen... Yazabilmek insanı yalnızlaştıran bir şey. Yazdıkça daha da yalnızlaşıyorsun. Çoğu zaman bu özelliğimin iyi mi kötü mü olduğuna bile karar veremiyorum ben. O kararı vermeden, o ikilemin göbeğinde yazıp duruyorum :) Teşekkür ederim yorumun, desteğin için. Sevgiler.

      Sil
  2. İlk fotoğrafımda herkes tertemizken benim dizlerimin körkütük kir olması...

    Bu cümlede bir ah çektim. O foto onların bilmem kaçıncı fotosudur senin daha birincisi, ama dizlerin çamur.. Üzücü olsada güzel bir yazı. Kendimden birşeyler buldum .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İmge gibi gerçek değil mi? Yani bir insanın ailesinden kopuşunu, dışarıda kalışını neyle simgeleyelim deseler, kırk yıl düşünsek bunu bulup yakıştıramayız. Ben de sık sık derin ahlar çekiyorum. İyi geliyor :) Üzücü; ama güzel yazımı güzel bulmana sevindim, teşekkür ederim.

      Sil
  3. Yalnızlık başa bela. İlk defa bi yazına ne diceğimi bilemiyorum. Sadece ben de üzüldüm okurken onu diyim. Aslında hepimiz yalnızız tabi ama hayattan zevk alma kısmında belliki farklar, ayrımlar söz konusu. Senin için güzel şeyler diliyorum çünkü hakettiğini düşünüyorum.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kimseleri üzmek istemesem de sürekli kendi başıma üzülmekten yorulduğum için bloğa dökülüyorum ara sıra. Seni üzmek hiç istemedim örneğin; ama oldu bi kere... Benim için dilediğin güzel şeyleri ben de kendim için diliyorum, dinimiz amin :)) Teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
  4. Bu paylayşımın diğvr yazılarından çok farklı geldi bana. Kendinle ilgili sorgulayışalrın bebeklik, çocukluk ve masumiyet üzerine. Git gide edebiyat türleri içinde deneme türüne daha yakın buluyorum kaleminizi diyebilirim. Aynı yazıyı birinci tekil şahıs üzerinden değil de üçüncü tekil şahıs üzerinden de okumaya çalıştım.
    ...
    Fotoğraflar bir iletişim aracı. İşte bir zamanlar buymuşum dediten algılarımızda geçmişe ait duygusal tadlar bırakan akide şekeri gibidir. Böyle yazmaya devam edelim lütfen. Ara vermeden, bloğu küstürmeden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fotoğraflarla ilgili tespitiniz ve teşbihiniz muhteşem. Mümkün mertebe yazmaya çalışıyorum, bloğumu seviyorum yazabildiğim her şeyi buraya yazıyorum. Yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  5. Yalnızlık benim eski sevgilim
    Yalnızlık benim en vefalı yarim
    Ben onu kimler için terk ettim
    O beni bırakmıyor...

    Diye müthiş bir şiir ezberlemiştim zamanında. Sende çok güzel yazmışsın, yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gittim kimin şiiriymiş diye araştırmaya giriştim desem? Sonuç olarak şarkı sözü olduğunu öğrendim; ama bence de çok etkileyiciymiş. Edebi kaygılı hatta nitelikli bir yazı yazmadımsa da beğendiğine sevindim :)

      Sil
  6. Ah Söz Sanatı ah yazını dün yayınladığında hemen okudum, ama yorum kısmını açınca dondum kaldım. Ne desem ne diyebilirimki şimdi diye düşündüm. Bunları teselli verelim diye yazmadığını biliyorum. Sen çok özel birisin duyguların da kalemin gibi çok güçlü. Yazmaya devam et belki içindekilerin hepsini döküp bitirince rahatlarsın belli mi olur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zaman bu kadar yoğun hissetmiyorum yazdıklarımı; ama her zaman hissediyorum. O yoğunluk geçtiği için cevaplayabiliyorum yorumları. Sen de yorumlamak için bir süre beklemişsen o yoğunluğu hissettiğin içindir. Yazdım, yazıyorum ve yazacağım. Umarım senin dediğin gibi bir getirisi, neticesi olur.

      Sil
  7. Öyle güçlüsün ki.. kelimelerin okuyanın ruhuna işliyor, kanına giriyor ve bence kalbini avuçluyor.. Yalnız değilsin aslında etrafında onca kelime, onca duygu, onca anlatacak şey var.. ve dünya dolusu okumayı bekleyen bizler.. önceden de söylemiştim kelimelerle dans edişine hayranım.. neler yaşanmış olsa da, ne kadar acı olsa da onlar seni sen etti.. "sen sadece yaz"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepiniz çok güzel şeyler yazmışsınız, özellikle de sen. Bunları okuduktan sonra o üzünçlü, kasvetli duygu yoğunluğundan sıyrıldım zaten. Çok teşekkür ederim...

      Sil
  8. Bir insanin kendisi hakkinda bu derece samimi aciklamalarina yapilacak bir yorumun ayni ya da benzer bir samimiyet tasimasi gerekir diye düsünüyorum. Bir süredir yazdiklarini takip ettigimi biliyorsun abla zaten, yazilarinin duygusal anlamda etkisi hakkinda daha fazla bir sey söylememe gerek yok artik.
    Cizip aktardigin bu ruh halini anlayabildigimi iddia ediyorum, kendimden cok tanidik geliyor. Ancak bende, ara sira ugrayan binbir türlü ruh halinden bir tanesi sadece. O yalnizlik duygularindan kurtuldugum an "Her sey bakis acisiymis, bosuna dert etmisim o kadar" diyorum, büyük klise. Ki kisa bir dönem sonra tekrar kapiliyorum ayni duygulara. Yani söyleyecegim, hicbir sey bakis acisi falan degil, bir duygu hissediliyorsa, o gercektir gözümde. Dünyada soru isareti gibi kaldigini söylüyorsan, hissediyorsundur. Ama Kötü biri olabilecegin halde, onu bile beceremedigini söyledigin cümlede, ben saglikli bir özgüven görüyorum. Ve bence o da bir sey. Dünya icin öyle olsa bile, kendin icin soru isareti ifade etmiyorsun bence.
    Bak bana, bebeklik fotografim cok, ve baktikca o bebegin hakkini veremedigimi düsünür dururum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen anlarsın Tayfuncum. Anlamışsındır inanırım ki yazdıkların da anladığını ortaya koyuyor zaten. Keşke anlamasan, keşke anlamayabilsen. Gencecik yaşında hayat zorbalıkla sana da bu kadar şey öğretmiş olmasa mesela... Ama, değiştiremiyoruz işte. "Bu insanlar" oluyoruz. Bir ara geçiyor o hüzün, kasvet, acı; ama sonra hop yine üstümüzde. Çünkü, bu insanlar olmuşuz artık. Gördüklerimizden, yaşadıklarımızdan, duyumsadıklarımızdan bu insanlar örülmüş... Çok güzel, çok anlamlı bir yorum yazmışsın benim için. Teşekkür ederim.

      Sil
  9. Dışardan bakanlar senin gibi olmak istiyor sense neler hissediyorsun. Hayat hep böyle karışık bişey işte.Mesela ben de senin gibi yazabilmeyi isterdim yazdıklarım kendini okutsun isterdim (ben bile zor okuyorum hemen sıkılıyorum ama senin yazıların öyle değl) tabi davulun sesi uzaktan hoş geliyor. Özel insanlar hep yalnız bu sizin kaderiniz... Sen sabret mutlaka bunların bir ödülü olacaktır sabretmekten vazgeçme... seviliyosun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ciddi misin? Dışarıdan bakanlar benim gibi mi olmak istiyor? Bak bunu ilk kez duyuyorum, çok hoşuma gitti; ama mantıksız gelmedi değil. Sen de gayet iyi yazıyorsun haksızlık etme kendine. Sırf yazı yazabilmek için bu denli üzgün ve mutsuz hissetmek istemez insan. Başka seçeneğim olmadığı için yaptığım şeye sabır deniyorsa sabrediyorum :) Yorumun için teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
  10. Önünde saygıyla eğiliyor ve selamlıyorum..
    İnsan istiyor ki bu cümlelerin her biri, birer hayal ürünü olsun.
    "Şüpheli bir paket gibi duruyorum ortalıkta. Sahiplenen yok, yaklaşan yok, gelip patlatmıyorlar bile." Varsın bizde patlamayalım! patlamaya hazır heyecanıyla yaşayalım hayatı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu kadar anlaşılmayı beklemiyordum bile; ama demek ki aynı metotlarla değilse de yaşam hepimizi bir şekilde bezdiriyor ve bir an geliyor birbirimizi anlayacak kadar incinmiş oluyoruz :( Çok teşekkür ederim.

      Sil
  11. Seni sürekli bunalıma mı soksak napsak :) Yalnızlığı böyle edebi ve güzel şekilde anlatablenlere hastayım. Benim yalnızlık çeşidimi benden daha güzel anlatmışsın özellikle hiçbir şey yapmadan her gün daha bitkin olma kısmı yüzde yüz ben. Ağzına yüreğine sağlık. Arada yaz bunlardan, bizi bize anlat. İyi oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok ya, mümkün olsa da bir daha hiç girmesem keşke; ama bazen aşırı hissettiriyor kendini elde değil. Ben de "Beni bana anlattın." denmesini çok seviyorum ve çok gururlanıyorum bu cümleyi duyunca. Beğendiğine ve kendinden izler bulduğuna sevindim, teşekkür ederim.

      Sil
  12. Benim gibi sayfalarını takip edenler "kötü bile olamadığını" zaten bilir... Acılar mı? Onlardan besleniriz biz kardeşim. Yani diyeceğim kalemin hiç susmasın, olağanüstü yazıyor, kelimelerle olağanüstü dans ediyorsun.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke öyle beslenmeseydik de yazamasaydık Mehmet Bey :( Çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için.

      Sil
  13. Sana hayranım biliyor musun? Nerden bileceksin di mi :D ama öyle. Bu yazdıklarının hepsini yaşıyorum belkide daha fazlasını. Ama hiç cesaret edemiyorum ne yazmaa cesaretim var ne anlatmaya nede çıkıp bunun sorumlusu olanlara hesap sormaya. Sen yazarak iyi yapıyorsun bi yerden sonra insanı hasta ediyor çünkü. bence hiç susmamalısın herşeyi yazmalısın yukardaki yorumda söylendiği gibi bizim yalnızlıklarımızı da dile getiriyorsun bizim söyleyemediklerimizi söyleyerek iyilik yapıyorsun. kalemine sağlık güçlü insan hep takipteyim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana kalırsa siz de yazın, anlatın, bir yerden başlayın içinizden atmaya. Ben yazarak kendimi bile tedavi edemiyorum, sizin içinizdekileri dile getirmeye ne kadar yardımcı olabilirim gerçekten bilmiyorum. Ama, yazdıklarımın böyle bir yönü varsa ne mutlu bana... Çok teşekkür ederim içten sözleriniz için.

      Sil
  14. Çok güzel yazıyorsun emeğine sağlık...o fotoğrafı görmek isterdim görüp çok sevmek....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım bende bile değil o fotoğraf :) Ama, netlikle aklımda. Dönmek mümkün olsa da dönüp baştan sevsek keşke. Daha sağlam, hayatla daha barışık biri olurdu yüksek ihtimalle...

      Sil
  15. Geçmiş; insan için ayak bağı, yazar için var olma sebebi. İnsan unuttukça mutlu olur, yazar hatırladığı sürece var olur. Yazar, yazabiliyor ise mutsuzdur.
    Mutlu yazar var mıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru söze, daha doğrusu sözlere ne denebilir ki...

      Sil
  16. Yalnız değilsin : ) hatta kendi yazımı okuyormus gibiydim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zor, değil mi bu hislerle yaşamaya çalışmak? Ama ben bu ara bunları kırmaya, yenmeye çalışıyorum. Bencilce de olsa var olmaya çalışıyorum... Umarım başarırım :) Umarım isteyen herkes başarır.

      Sil
  17. Çocuklukta yasanan kirginliklarin tamiri yok maalesef. Yapismiyor iyilesmiyor arada bir yaralardan kan sizip duruyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama, keşke iyileşse değil mi Derya? Bugün yaşadığımız birçok problem kendiliğinden çözülürdü, hatta ortaya hiç çıkmamış olurdu...

      Sil

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *