1. Arabada
kitap okumaktan rahatsız olur musun?
Evet. İleri derecede miyop olduğum için ya gözlük ya da lens takmış
oluyorum. Satırlara bakarken
başım dönüyor. Lisede o çağların enerjisiyle arabada bile usanmadan kitap okurdum; ama artık
okuyamıyorum.
2. Hangi yazarın
tarzı tam senlik? Neden?
Hayatta hiç ama hiç düşünmeden cevap vereceğim bir soru varsa budur.
Halit Ziya Uşaklıgil’in tarzı da, tavrı da, yazını da, düşünü de tam benlik.
İnsanlar onu hep haksızlıkla anıyor, zengin bir ailede doğup büyümüş olması ve
bilinen tüm büyük yazarların aksine yoksulluk çekmemesi nedense insanları
huzursuz ediyor. Tüm bunlara rağmen Türk Romanının babası, edebiyatımızdaki en
iyi romancı, romanımızı Batı ile aynı seviyeye çıkaran yazar olarak biliniyor
ve bana sorarsanız bunlardan daha da fazlasını hak ediyor. Ayrıca canından can
olan oğlu Vedat’ın intiharından sonraki Ziya, hiç de öyle bilindiği gibi bir
adam değil. Acıdan, üzüntüden hayattan elini eteğini çeken ve oğlunun hayaliyle
yaşayan, konuşan ve yazan bir ruh adeta…
Kitaptan, yazıdan gerçek anlamda anlayan hiç kimse bir Halit Ziya
Uşaklıgil kitabı okuyup da ona hayran olmadan, saygı duymadan geçip gidemez. Tasvirleri,
ifadeleri, duyguları, hayal dünyası ve gerçeklere bakışıyla belki de tekrar
tekrar okumaya cesaret edemediğim; çünkü her okuduğumda “Hayır ben bu işi asla
başaramayacağım, asla bu kadar iyi yazamam.” dediğim tek yazar…
3. Haryy
Potter serisi mi yoksa Alacakaralık serisi mi? Cevabını verirken 3 sebep
belirt.
Her iki seriye de çok yabancıyım. Kitapları okumadım, filmleri de
izlemedim. Tarzım olmadığını bildiğim için merak da etmedim açıkçası.
4. Kitaplarını
koklar mısın?
Bir zamanlar deli gibi koklardım. Aslında sarı sayfalı eski kitaplarımı
hala ara sıra kokluyorum; ama kitaplığa dahil olan yeni kitaplara mı uydular
nedir onlar da artık yalnızca kırtasiye kokuyor…
5. Kitaplığının
en ince kitabı?
Tevfik Fikret’in çocuklar için yazmış olduğu şiir kitabı “Şermin”.
6. Kitaplığının
en kalın kitabı?
Üniversite son sınıftayken gazete ile verildiğini görüp sevinçten
havalara uçarak bana mısın demeden kupon kesip biriktirerek aldığım ve çok da
iyi ettiğim İlhan Ayverdi imzalı “Misalli Büyük Türkçe Sözlük”. İddia ediyorum
bu kadar kalın ve büyük bir kitap görmedinizJ Ben de
görmemiştim. Eve getirirken bütün dikkatler elimdeki sözlükteydi dün gibi
hatırlarım. Arapçadan Fransızcaya kadar Türkçede kullandığımız her kelimenin
kökeni cümlelerle örneklenerek, türetilebilecek ve deyim içinde
kullanılabilecek birçok şekliyle bu şaheserde yer alıyor. Bilgiyi internette
aramayı sevmeyen benim gibi biri için kesinlikle; ama kesinlikle bir hazine.
7. İyi bir
okuyucu olduğun kadar iyi bir yazar mısın? Geleceğinde yazarlık görüyor musun?
Güzel soru. Gerçekten iyi bir okuyucuyum. Gerçekten ama. Hayatım
yalnızca okumak üzerine kurulu olsa ki açıkçası şu an bundan pek farkı yok, bana
mısın demem demiyorum da. Okumak… Nasıl anlatılır bilmiyorum ki. Bambaşka bir
şey. Bir insanla da değil sadece kelimelerle olmak ve her sözcüğü almak
sahiplenmek… Yutmak hatta. Okumak nefes almaktan başka şey değil çoğu zaman.
Geleceğimde yazarlık var mı yok mu bilmiyorum; ama yazmak var. Çünkü;
benim geçmişimde yazmak vardı. Bugün yazmak var. Yarın da olacak sağlığım yerinde olduğu yazmaya engel teşkil edecek bir sorun oluşmadığı sürece. Beni tanıyanlar durmaksızın bir gün
mutlaka yazar diye anılacağımı söylüyor ve bunu duymak hoşuma da gidiyor; ama
hayalci biri değilim. Tam tersi çok kuralcı çok realist bir insanım ve bu
yüzden biraz gülümseyip sevinip filan ana dönmeyi biliyorum elbetteJ
8. Daha önce
okuyup nefret ettiğin bir kitabı verecek olsaydın bu hangisi olurdu?
Hiç, nefret ettiğim bir kitap olmadı. İnsanlardan, hayatlardan,
olaylardan belki de her şeyden nefret edebilirim. Kitaplardan edemem. Bir
kitabı sevmezsem de saygı duyduğum için beni ne kadar zorlarsa zorlasın o
kitabı bitiririm ve kitaplığıma koyarım.
9. Haryy
Potter ya da Açlık Oyunları serisine benzeyen ama daha az bilinen bir seri var
mı?
BilmiyorumJ Beni götür ne bileyim Milli Mücadele ya da
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının ortasına bırak ben hiç sırıtmam. O kadar
uzağım popüler kültürün yazı dünyasına.
10. Zombiler mi vampirler mi?
İkisi de değil. Suatlar, Süreyyalar, Handanlar, Ahmet Cemiller,
Nerimanlar, Nilgünler, Şahinler, Ferideler, Lamialar… vs. Elimin dokunabildiği
her çocuğa da bunları sevdirmeye çalışıyorum. Zombilerden vampirlerden uzak
kalmalarını özellikle sağlamaya çalışıyorum.
11. Son olarak tamamen aşktan söz eden romanlar mı
yoksa aşk sahneleri katılmış aksiyon romanları mı?
Ruhu olan her kitap diyerek noktalıyorum.
Öncelikle daha önce pasladığı bir mimi yapmama
tercihime saygı gösteren sevgili İnci’ye teşekkür ediyorum. Bu defa tabii ki
onu kıramazdım. İkinci olarak daha önce yine bir mimi yapmama konusunda
hoşgörüsüne sığındığım Masal Yıldızı’m Esra’ya paslıyorum bu mimi; çünkü onun
vereceği cevapları merak ediyorum. Mimlerden muaf olduğunu biliyorum Esra ve
yapmak istemezsen de hiiiiçç sorun değil. Ödeşmiş oluruz iyi bile olabilirJ
Her ikisi de çok sevdiğim bloglar olan Göçebe’nin Zihni için http://gocebeninzihni.blogspot.com/
buraya,
Masal Yıldızı için de http://masalyildizi.blogspot.com.tr/
buraya davet ediyorum sizi. Gerçekten girin ama dünyalarına. Seveceksiniz…
Hiç alakan olmasa bile güzel cevaplamışsın canım.Şaşırdım zaten sen internet kullanır mıydın:).Ama çok iyi oldu.Sen hep yaz hep okuruz biz.Bence geleceğinde yazarlık var.Çok etkileyici yazıyorsun.Hiç başka birşey düşünme.
YanıtlaSilBen popüler yayınları biliyorum ama bu ara daha çok edebi eser okumaya çalışıyorum :))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim bu mime katıldığın ve verdiğin güzel cevapların için. Zamanında hocalarımız bize önayak olmadılar kitap seçimlerimizde. Sadece okuma yarışı yaptığımızı hatırlarım taa ilkokul birinci sınıf zamanlarımda.. Sonra sonra Dünya Klasiklerini okutmaya çalıştılar. En başta sevmedim, ceza gibi geldi bana. Ama sonra Halide Edip Adıvar'ın birkaç romanını okuyunca edebi eserlerin ne kadar değerli olduğunu anladım. Şimdiki kitaplarından fırsat ve zaman bulabilirsem edebi eserlere geri dönüş yapacağım.. :))
YanıtlaSilAnlatımları ağır gelmediği sürece (çokça Türkçe olmayan kelimeler) önerilerine açığım :)
SilCumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, benim de en sevdiğim. Ama ben Harry Potter'ı da çok severim. Alacakaranlık ve Açlık Oyunlarıyla Harry'yi aynı kategoriye sokmamak gerekli. Naçizane fikrim, bence Potter'a bir şans vermelisin :)
YanıtlaSilFidan ,sorular inatla zombiler ve vampirlerden geliyor sen de ısrarla Suatlar ,Süreyyalar,Felatunlar diyorsun ya nasıl hoşuma gitti.Sorular tamamen popüler kültüre göre hazırlanmış,zannedersin ki o kahramanların dışında kahraman yok...Bu da bu tür romanların gençleri nasıl da etkisi altına aldığının göstergesi.Klasikler okunmalı diye diye dilimde tüy bitiyor.Bin bir türlü itiraz ( ama çok sıkıcı,ama çok zor,ama okuyamıyorum.....) Alacakaranlık bir elli yıl sonra da en çok okunan roman olacak mı bakalım ? Yanlış anlaşılmak istemem,asla o kitaplar kötü demiyorum.Harry Potter ile birlikte kitap okuma alışkanlığı kazanan birçok okuyucu biliyorum ve ben de o seriyi ayrı tutuyorum.Zombi ve vampirler bir modaydı geçti gitti diyorum.Nitelikli okur olma konusunda hayal ettiğimiz günlere ulaşmayı diliyorum.Sevgiler :)
YanıtlaSil