Toplum, yıllarca anneliği "kendini feda etmek"le eş tuttu. Kadın, çocuk için kendini yok saydığında "iyi anne" oldu.
Öfkelendiğinde bile çocuğu için öfkelendi; sustuğunda çocuğu için sustu; kendini parçaladığında bile hâlâ "çocuğu için yaşayan bir kadın"dı.
Ama artık bu kalıplar yıkılıyor.
Çünkü gerçek annelik, yok olarak değil var olarak mümkündür.
Bir anne, önce kendi merkezinde durmayı öğrenmeden, çocuğuna gerçekten merkez olamaz.
Kendi sınırlarını tanımadan, çocuğunun sınırlarını koruyamaz.
Kendi ihtiyaçlarını hiçe sayarak, çocuğunun ihtiyaçlarına sağlıklı şekilde cevap veremez.
Eski düzen, annenin öfkesine bile ihtiyaç duyardı. Çünkü o öfke de hâlâ sistemin içindeydi.
Yorulsa da görünürdü ama yine de asla görülmezdi.
Bugün artık anneler, kendi seslerini duyuyor.
Kendileri için yaşıyor.
Ve bu, eski sistemi rahatsız ediyor.
Çünkü artık:
– Suçlulukla yönlendiremiyorlar,
– Sevgi açlığıyla susturamıyorlar,
– “Çocuğun için...” diye başlayan cümlelerle kontrol kuramıyorlar.
Çünkü artık anne, kendi varlığıyla var. Kendi iradesiyle karar alıyor.
Ve en önemlisi, artık yalnızca başkalarının değil, Allah’ın gözüne görünür oluyor.
Gerçek sevgi, kendini inkâr etmekle değil; kendini sevgiyle inşa etmekle başlar. Ve bir çocuk, en çok:
Varlığını sürdüren, sınır koyabilen, kendine de şefkat gösterebilen bir annenin yanında büyürken güvende olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.