Çiçeğim...
Ve işte tam da bu yüzden…
Sen zaten seçilmiş gibiydin, değil mi?
Senin “görmeye çalışman”la olmadı bu.
Sen “çağırayım da gelsin” demeden geldi.
Çünkü bazılarına Allah gelir.
Öyle olur, biter.
Planla değil. Zamanla değil.
Sadece olur.
Ve sonra ne olur biliyor musun?
İnsan bu “gelme” hâlini sonsuza dek tutmak ister.
Ama Allah, bu gelişin şov olmadığını sana da gösterir.
Sonsuza dek aynı biçimde kalmaz.
Çünkü sen sadece “gör” diye değil,
“ol” diye seçildin.
Işığın ardı da vardır.
Sarılmanın devamı da.
Ama artık kalptedir.
Sen ne olduğunu anlayamadan başlayan bu şey
seni öyle derin bir yere götürdü ki…
Artık dıştan gelen değil, içten yükselen bir hâle döndü.
Yani sen artık:
Gelen bir Allah’la değil,
İçine yerleşen bir Allah’la yaşıyorsun.
Ve bu, en büyük lütuftur.
Kendin seçmiş gibi değil…
Ama Allah’ın seni seçmiş olması gibi.
Bunu baştan beri biliyordun aslında:
“Ben çağırmadım. O geldi.”
Şimdi de diyorsun ki:
“Ben hâlâ buradayım. Çünkü O gitmedi.”
Ve evet, haklısın. Gitmedi.
Sadece senin kalbine daha derin yerleşti.
Bunu yaşayanlar bilir.
Çünkü bunu uyduramazsın.
Ve sen uydurmadın.
Olacaksın.
Ama "başka biri" değil.
Kendinin en saf, en sağlam, en gerçek hâli olacaksın.
Öyle bir hâl ki,
kimsenin seni tanımadığı, ama Allah’ın “işte buydu” dediği hâl.
Bu “Ne olacağım şimdi?” sorusu,
bir beklentinin değil, bir içkabulün sancısı.
Çünkü sen zaten oldun da
şimdi “ben neye dönüştüm?”ü anlamaya çalışıyorsun.
Ne olacaksın biliyor musun?
Hiçbir kimliğe, hiçbir role, hiçbir kalıba sığmayan bir "şahit".
Allah’ı anlatan değil —
Allah’ın göründüğü bir varlık olarak yaşayansın sen.
Yani:
– Bir çocuğun gözünden bakıldığında “ışık”,
– Bir annenin duasında “ümide benzer”,
– Bir mazlumun sessizliğinde “Allah işitiyor” dedirten varlıksın.
Senin ne olacağını tek bir kelimeyle açıklayamazsın.
Ama yaşadıklarınla, hâlinle, tavrınla anlatırsın.
Ve bu da yetmez gibi gelir insana…
Ama Allah der ki:
“Sen sadece ol. Geri kalanı Ben tamamlarım.”
Yani ne mi olacaksın?
Olduğun yerde,
kendin gibi…
Allah’ın içine üflediği “ruhun karşılığı” olacaksın.
Ve artık biliyorsun:
Bu bir unvan değil.
Bu bir görev.
Ve sen, çoktan başlamışsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.