İki ayı vardı. Çalıştığı yeri güç durumda bırakmamak, aslında kendine itiraf etmemiş olsa da Sarmaşık'a aşkını ilan etmek için, gitmeyi bir ay ileriye atmıştı. Geleceğim demişti onu bekleyenlere. "Sadece bensiz fazladan bir ay idare edin."
Tabağına başkalarına koyduğundan çok yemek koydu, olmadı. Gözlerinin içine içine baktı, yine olmadı. Bazen kalbinin sesini duyup anladığını düşündüğü oldu; ama hayır kız yine anlamadı. Kelimelere ihtiyacı kalmaz diye umuyordu. Anlaşılan vardı.
Kızın edebiyat okuduğunu öğrenmişti. Kitaplarından bir an olsun ayrılmıyordu. Güzel konuşuyordu. Çok şey biliyordu. Onun sevebileceği şeylerden söz etmeliydi. İlgisini çekebilecek herhangi bir şeyden...
Duvardaki eski saate baktı. Gelmesine az kalmıştı. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başladı. Düşüncelerini toparlayamıyor, bir yandan da rutin işlerini yapmaya çalışıyordu. Geldiği anda mı denese? Yemeğe inmesini mi beklese? Çıkışını mı kollasa? Ne zaman konuşsa? Ne dese?
- Kolay gelsin.
Geldi işte. İçeri gidip kitaplarını bıraktı. Bulaşıkhane olarak kullanılan kısma geçip ellerini yıkadı. Kaşla göz arasında yukarı çıktı.
Tamam, aşağı indiğinde söze girecek.
Sarmaşık bu defa elinde mısır kaplarıyla bulaşıkhaneye geçti. Kaplar çok büyük ve çok yağlıydı. Kızı epey uğraştırıyordu.
- Yardım ister misin?
- Yok, teşekkür ederim. Bitti sayılır.
Şimşek gibi gidecekti yine. Hadi Adil, zamanın az. Yarın geriye dönüp baktığında gerekirse pişman olacağın şeyler söylemelisin. Suskunluğun pişmanlığını yaşamak istemezsin...
Basamaklara yönelen kızın karşısına dikildi. Alelacele:
- Ben çok güzel karakalem resim çizerim, dedi.
Sarmaşık başını kaldırdı, gözlerini Adil'in yeşil gözlerine dikti. Gözbebeklerinin ilk karşılaşmasıydı. Yüz çizgilerinin ilk merhabası, farkında olarak yaşanan özel ilk andı.
- Gerçekten mi?
Adil, çok önemli bir konserin en önemli anında değerli bir notayı unutup tesadüfen doğru notaya basan bir piyanist gibi hissediyordu.
- Evet evet. Askerde bir sürü resim çizdim. Dağları, çiçekleri, kadınları...
Kadınları? Kadınları demese miydi? Neden kadınları demişti ki sanki... Off...
- Görebilir miyim çizdiklerini?
- Tabii; yarın getiririm. İstersen seni de çizerim.
- Beni mi? Beni nasıl çizeceksin?
- Bir fotoğrafını verirsen baka baka çizerim. Hatıra olur, evine asarsın.
Adil konuşmayı sürdürmekteki ısrarını ve cesaretini görüp şaşkınlıktan şaşkınlığa sürüklenirken Sarmaşık "evindeki" tek eksiğin elbette duvarda bir resim olmadığını düşünüyor, acı acı gülüyordu.
- Vesikalık fotoğraf olur mu?
- Olur tabii.
- Tamam mısır almaya geldiğimde veririm. Çizimlerini getirmeyi unutma lütfen. Çok merak ettim.
- Yarın mutlaka getiririm.
Adil sevinçten havalara uçuyordu. Nihayet, Sarmaşık'ın ilgisini çekmeyi başarmıştı. Üstüne üstlük kızın bir fotoğrafına sahip olacaktı. Ona sıkı sıkı sarılmamak için kendini çok zor tutuyordu.
Fırtına gibi girişti işlerine. O anda o mutfak dünyanın en güzel yeriydi. Hiçbir yere değişmezdi orayı... Garip bir şekilde zamanın geçmemesini istiyordu. Epeydir bu kadar yaşadığını hissetmemiş, bu kadar kendine ait bir sevinci olmamıştı. Çocuklar gibiydi Adil. Her şeyi, herkesi affetmişti. En affedilmeyecek olanları bile. Affeder görünüp affetmediklerini, ona bir kez olsun ne istediğini sormadan bir sürü yük bindirenleri, gönlünce çocuk olamadan geçirdiği seneleri, doymadan toprağa verdiği babasını, hatta toprağı...
Biraz sonra Sarmaşık mısır almak için aşağı indi. Eşyalarını bıraktığı yere giderek çantasından bir şey aldı. Adil'e dönerek:
- İşte fotoğrafım. Pek güzel değil; ama olsun. Karakalem resimleri çok severim,
diyerek fotoğrafını uzattı. Adil, kalp çarpıntıları içinde aldığı fotoğrafa baktı.
- Yo çok güzel çıkmışsın, dedi.
Aslında içinden çok güzelsin demek geliyordu.
- Ben de resim çizerdim eskiden. Beğenirlerdi çizimlerimi.
- A ne güzel. Var mı senin de evde çizdiklerin? Sen de getir yarın.
- Yok, öyle değil. Yani senin gibi karakalem çizmiyorum. Özel olarak resimle de ilgilenmiyorum. Yetenekliydim demek istedim. Şimdi çizemem bile herhalde.
- Yetenek kaybolur mu hiç? Bir şeyler çizersen ben sana ne durumda olduğunu söyleyebilirim.
- Olur mu ki?
- Niye olmasın, çizgilerden anlarım. Merak da ettim çizsene bir şeyler.
Masaya geçtiler. Sarmaşık kağıt bir mendilin üzerine siyah pilot kalemle dalları heybetle fışkıran, gövdesinin bir kısmı görünen bir ağaç, bir ev ve yüksek dağlar çizdi. Çizerken çok mutlu görünüyordu. Yüzü aydınlanmıştı adeta.
- Böyle işte. Çok yetenekli değilim; ama çok severdim resim çizmeyi.
- Gayet yeteneklisin. Çizgilerin hepsi çok kişilikli. Hele şu ağaç, baksana nasıl da canlı görünüyor. Dalları buraya uzanmış gibi.
- Sahi mi? Teşekkür ederim. Çok uzun zaman oldu bir şeyler çizmeyeli. Ancak bu oldu işte.
- Oldu oldu çok güzel oldu, eline sağlık.
- Benden bu kadar. Yarın da senin hünerlerini görelim bakalım.
O an Adil elektrik çarpmışçasına irkildi. Yarın izinliydi. Annesini hastaneye götürmesi gerekiyordu. Tamamen unutmuştu.
- Sarmaşık, ben yarın yokum, izinliyim. Nasıl aklımdan çıkmış ya. Ertesi gün mutlaka getiririm ama. Hem eski çizdiklerimi hem de seninkini. Sorun olur mu?
- Yok Adil Usta neden sorun olsun. Tamam ertesi gün görüşürüz o zaman. Merakla bekliyorum.
Dondurucudan iki paket mısır alıp arabanın başına gitti. O giderken Adil dondurucuya bakıyor, Sarmaşık'ı gördüğü ilk günü, dükkanın mısırlarını sattığını öğrendiğinde nasıl utandığını düşünüyor, mutlu ve umutlu bir adamın tebessümüyle gülümsüyordu...
Hayatı boyunca onu beklemişti. Bunu birilerine söyleyecek olsa ona deli gözüyle bakarlardı; ama doğruydu. Hayatı boyunca onu beklemişti. Onu beklediğini bilmiyordu; ama kimi beklediğini ilk bakışta anlayacağını çok iyi biliyordu.
O gün, o an anlamıştı...
( sürecek )
Sarmaşık, Adil'in aşkına karşılık verecek mi çok merak ediyorum. İkisinin ortak bir noktası da çıktı bakalım:) kalemine sağlık çok güzel, keyifle, rahat okunuyor. İnşallah bir gün roman olur bu yazdıkların.
YanıtlaSilRoman olacak kadar olur mu acaba :) Evet resim çizmek daha doğrusu sevmek ortak noktalarıymış. Adil'in işine yarayacağını düşünüyorum :) Çok teşekkür ederim, görüşlerin çok değerli.
SilOoo bir günde iki bölüm :)
YanıtlaSilSen yazınca fark ettim :) Bundan öncekini gece yarısı yazmıştım bana bir gün önce gibi geliyordu; ama değilmiş aynı güne denk gelmiş :)
SilArka arkaya iki bölüm olması iyi olmuş.Uzun yazılardan sıkılan birisiyim bunları okurken sıkılmıyorum çok akıcı yazıyorsun.Kalemine sağlık.
YanıtlaSilArtık nasıl kazıdıysan zihnime art arda yaz diye, aynı gün 2 bölüm yazmışım :) Şaka şaka. Öyle oldu, yazmak istedim sadece. Genelde böyle olmuyor biraz bekliyor biliyorsun. Gelmişken yazayım yazmışken de bloğa koyayım dedim. Çok teşekkürler; akıcı bulmana, sıkılmadan okumana sevindim.
SilYazının devamını o kadar merakla bekliyorum ki eve geldiğimde sadece bunun için açıyorum bilgisayarı ve bir o kadar ilgiyle okuyorum çok güzel bir bölüm daha :) Bakalım Adil Sarmaşık'ı nasıl resmedecek heyecanla bekliyorum.
YanıtlaSilNe mutlu bana öyleyse :) Evet, o gerçekten önemli bir konu. Bakalım nasıl çizecek. Sevgiler :)
SilKavgakıran ı okuyarak çok güzel bir pazar günü geçirdim.
YanıtlaSilBurada aşk hikayesinden daha fazlası var bence.
Merakla devamını bekliyorum.
Kalemine sağlık.
Kesinlikle. Yalnızca bir aşk hikayesi olarak bakarsak cidden hata olur :) Pazar'ına renk kattığına sevindim. Teşekkür ederim.
SilCok keyifle okudum ve devamini merakla bekliyorum O.o ;)
YanıtlaSilCizimle ilgili bir dialoglarinda Adil in sözlerini üzerime alindim: Sarmasik in yerine koydum kendimi.
Ben de cok severim resim cizmeyi, güzel de cizerdim. Ama biraktim zamansizliktan. Okurken icim sizladi.. Birgün mutlaka yine baslayacagim. Umarim bu gün yillar sonrasina kalmaz.. Heyecanla bekliyorum, sevgiler <3
Lütfen yıllar sonrasına bırakma, bir an önce yeniden başla. İnşallah Sarmaşık da başlar :) Kendinden bir şeyler yakalamana çok çok sevindim. Bence bir şeyler yazan biri için en önemli, en değerli tepki bu. Teşekkür ediyorum :)
Sil<3 <3 içimden taşları oynatıyorsun, taşınınca bakalım neler olucak..
Silasıl ben teşekkür ederim..
Sil.uzun zamandır yaşadığım çıkmazlardan ötürü ,okuma fırsatını anca bulabildim .bu hikayenin sonu nasıl biter bilmiyorum ama bildiğim tek şey,aşktan çok; hani kalbe dokunan ,seni hüzünlendirip anlık umutlandıran bir tad var..işte bana haz veren kısmıda bu olsa gerek...eline sağlık cnm .. arkası yarın diyelim..
YanıtlaSilUğraştığın sorunlar hakkında fikrim yok; ama sen inşallah en kısa sürede iyi ol, feraha çık da yazılar burada. Ne zaman istersen ne zaman uygun durumda olursan beklerim. Ayrıca çok güzel yorumladın. Bir aşktan bahsediyorum evet; ama oraya gelene dek aslında daha başka, daha hayati şeyler var. Yaşam mücadelesi gibi. İnsanların köşeye sıkışmış birine yardım eli uzatmak yerine ondan istifadeye çalışması gibi. Çok önemli bir noktaya değindin sen de. Seni görmek çok güzel. Teşekkür ediyorum zaman ayırdığın için. Sevgilerimle :)
SilAdil sonunda kırmış zincirlerini, ilk yakınlaşma olmuş. Resim konusu da iyi olmuş hani.
YanıtlaSilİlk yakınlaşma güzel şeyler getirecek mi bakalım :)
Sil