Yoruluyorsun anlatmaya çalışmaktan. Bir Allah’ın kulu da adamakıllı anlamıyor
ona yanıyorsun işte. Adaletine tükürdüğümün memleketinde turşusunu kurmak
istediğin bir şeye dönüşüyor adalet.
Her gün yeni baştan bir hizaya sokmaya çabalıyorsun densizlikleri. Elinden
bir şey gelmese de parçasını olsun düzeltmek için yıpranıyorsun hep. Düzeliyor
mu? Yok.
Amına koymakla o kadar meşgul ki sesine ses vermeyen bir ailen, bir çevren oluyor ilk başta. Her gün bıkmadan usanmadan, memleket en çok buna açmışçasına yiğitçe
amına koyuyorlar her bir şeyin. Sevmeleri de böyle kızmaları da. Seni seviyorum
demedikleri gibi, amına koymaktan mümkün mertebe çok şey anlaşılsın istiyorlar.
Amına koyulan o ortamdan kaçmak için kendini paralıyorsun, başka bir şehre
başka bir hayata sığınıyorsun örneğin. "Amına koymayacak kimse bir şeyin."
diye düşünüp derin bir oh çekiyorsun. Yanıldığını anlaman çok zaman almıyor. Erkek
görünümlü bir canlı gördüğün an "Eyvah yine amına koyacak." diye
saklanacak bir köşe arar hale geliyorsun. Bu am denen şeyden nefret eder oluyorsun
ve işler sarpasarıyor.
Yalnız mı yalnızsın savaşının ortasında, çabalamaktan bir hiç olmaya doğru
uygun adım ilerliyorsun. Evinin kapıları ardına sığındığın zaman dinlenmeye
hakkım var sanıyorsun, amına koyuyor sokaktan geçen adamlar. Bağıra çağıra, ar
haya nedir bilmeksizin, am olsun olmasın ne var ne yok amına koyuyorlar. Bir
eğlenceye dönüşüyor onlar için koymak. Bir tek amına koymayı biliyorlar sanki,
potansiyel am koyucusu gibi bir şeye dönüşüyorlar. Kendisine minnettarsın
zannediyorlar üstelik, olur olmaz amına koydukları için herhangi bir şeyin. Seni bu "amına
koymayı" yüzün kızarmaksızın yazar hale getirmekle övünüyor bile
olabilirler.
Kadın olduğun için sorumlusu olmadığın her şeyden utanman gerektiğine
inanıyorlar üstelik. Yasaklısı olmadığın bir şey kalmıyor. Sevgi, aşk, iyilik,
güzellik, iki satır muhabbet, artık sokakta yürümek bile… Sonuna amına koyim
getirilmeyen her cümleye minnet duyar oluyorsun için için. Her şeyi böyle
kirletiyorlar işte. Neye baksalar bunu gördüklerini anlıyor, baktıkları her
şeye küsüyorsun. Duygusunu düşüncesini bir şeylerin amına koymadan ifade
etmekten bile aciz canlıların neye saygısı ve sevgisi olabileceğini
sorguluyorsun. Cevabın koca bir hiç.
Kadın olmakla itham ediliyorsun. Kendi
çirkin dünyalarında çirkin bir yere bırakılıyorsun. Bir et yığınından ibaret
olduğuna inanman için savaşıyorlar adeta. Adeta bütün değerin am denen o şeyden
ileri geliyor… Oysa ömrünün her saniyesi kadınsın sen. Duygularını
örtemiyorsun, kırgınlıklarını, öfkelerini… Kadına değer verdiğini, kadına saygı
duyduğunu iddia eden çakma kibarların bile hepsinin ağzında sabah akşam
amına koymalar…
Kadınız.
Bin türlü sorunun ortasında bir de amına koyim hastalarıyla uğraşmaya takat
bulamıyoruz. Hayattan soğuyoruz. Erkeklerden soğuyoruz. Kadın olmaktan
soğuyoruz. Anne olacağız ya hani, erkek evlat doğurmaktan korkuyoruz "Eyvah,
çocuğum her tarafın amına koyacak!"diye. Kız evlat doğururuz diye
"dehşete kapılıyoruz". Ne diyeyim ki daha. Yorulduk işte. Anlat anlat
dilimizde tüy bitti. Ama, ne çare koyma yetisi erkeklerde. Yegane övünç
kaynakları bu sefillik işte. Sonuna amına koyim yazılabilecek hayatlar yaşıyoruz...
Merhabalar.
YanıtlaSilSayfanıza, okuma listemden son paylaşımınız olan şiirinizi görerek girmiştim ve sağ köşede "popüler yayınlar" başlıklı eklentiniz altında sıralanan paylaşımlarınızdan bu yazınız dikkatimi çekti. Yazınızın ilk parağrafından konuyu anladığım için tamamını okumadan fazla da detaya girmeden önce sizi bu medeni cesaretinizden dolayı kutlarım. Siz cesaret göstererek toplumumuzun bu büyük yarası olan konuyu ele almışsınız ama, okuyucularınızdan hiç kimse aynı cesareti göstererek bir yorum bile yazmamışlar. Bu konudan bir erkek olarak ben de çok şikayetçiyim, size açık yüreklilikle itiraf ederim ki, benim böyle bir alışkanlığım olmadığı için, Mevla'ya şükrediyorum. Hele meslektaşım olan bir erkek arkadaşım var, konuşmalarında hep aynen bu çirkin ifadeyi kullanır. Ama dikkat ederim, içinde bulunduğumuz toplumda kadınlar varsa, yanlışlıkla bile olsa ağzından asla o çirkin ifade çıkmaz. Kendisine bunu sordum. "İnsan yanlışlıkla bile olsa ağzından kaçırır, ama senin ağzından kaçırdığına hiç şahit olmadım" dedim. O da "inan bunu nasıl becerdiğimi ben de bilmiyorum" demişti.
Peki, basın piyasasında bir de "AMK" gazetesi var, ben bu gazeteyi, gazete alırken gazete bayilerinin standlarında görüyorum. Bu gazete ne cüretle piyasaya sürülüp, insanlara okuması için arz ediliyor, anlamış değilim. Yani bu konuda o kadar ileri gitmişler ki, bir de gazete ile olayı taçlandırmışlar adeta!.. İşte biz böyle bir toplum olduk. Üzülüyorum ama, uygulamalarımla örnek olmaktan başka bir şey elimden gelmiyor.
Selam ve dualarımla.
Merhaba Recep Bey, hoş geldiniz :) Öncelikle yazımı kayda değer görüp okuduğunuz ve değerli görüşlerinizle yorumladığınız için teşekkür ederim. Bu yazıya az da olsa yorum gelmişti, ben blogger yorumlarıyla google yorumları arasında git gel yaptığım için silindi maalesef. Ama, o yorumları da hep kadınlar yazmıştı haklı olduğuma dair. Siz bir erkek olarak burada, bu ifadenin çirkinliğini vurgulayarak bence gerçekten önemli bir şey yaptınız, sağ olun. Maalesef ben bile bazen kendimi bunu kullanırken buluyorum. Ne kadar kurtulmaya çabalasam da toplum bundan kurtulmaya müsaade etmiyor. O kadar çok işitmişim ve işitmekteyim ki insanlardan, alışmışım... Yanlışlığını belirtince "Ya biz onu o anlamda söylemiyoruz ki, ya bu ülkede küfür etmeden yaşanır mı ki, ya ama hak ediyorlar" gibi klişe gerekçelerle kendilerini aklamaya çalışıyorlar. O sözünü ettiğiniz gazetenin kaldırılması için çok fazla girişimde bulunulduğunu biliyorum; ama hala gözümüze gözümüze sokulduğuna göre demek ki toplumun büyük bir kısmı bundan rahatsız değil. Sizin bütün bunların ortasında çiçek gibi bir beyefendi oluşunuz dahi başlı başına bir zafer bana kalırsa. Güzel yüreğinizi ferah tutun, en değerli mücadeleyi veriyorsunuz. Çok teşekkür ederim, hayırlı geceler efendim.
SilMerhabalar.
SilSöz konusu yazıya gönderilen yorumları, Blogger ile Google+ arasında gel-git yaparken sehven silindiğini söylüyorsunuz. Bu durumdan ben de şikayetçiyim. Google, Blogger'i kaldırıp tüm blogcularını Google+'ya taşımak mı istiyor diye kendime sormadan edemiyorum. Çünkü ne Blogger'i kendi halinde bırakabiliyor, ne de Google+'su. Ne olacak bu platformların hali bilmiyorum?
Selam ve dualarımla.
Bu garabeti ortalık yerde söylemeleri yetmedi şimdi de filmlerde açıkça söylemeye başladılar. Başta Cem Yılmaz olmak üzere komedi filmleri bu işin bayraktarlığını yapıyorlar. Ezik mi desem, kompleksli mi desem bilemedim. Ama net olan bir şey var. Ayıp yahu.
YanıtlaSilKullanmayan çok az insan olduğu için, çoğunluk bunu herkese "samimiyet" olarak yutturmaya çalışıyor. Ayıp ki ne ayıp. Ama, dediğim gibi bir bakmışız alışmışız bu ayıba... Mecburiyetten...
Sil