Hep kötü şeyler
oluyor bize ve dünyaya. Çatlamış bir damardan sızan kan gibi akıyor zaman. Kısa
bir serüvende en acı pay sana düştü belki de. Korkutan bir sükunetle sakladın
fırtınayı içine. Derinlerinde bir yerde patlayan kasırga, gözlerinin söndü
dediğin ferinde çıldıran yağmur hep sessiz geçen bir yıkımlar zincirinin eseri.
Tozunu dumanını görmüyorum zannediyorsun; ama ben görüyorum.
Yılgın bir
asilsin yaşamaya tutkusuz. Her şeyi ve herkesi anlayacak kadar büyük bir bilge.
Sana biat ediyorum, bu halinle bile sonsuz güzelsin. Korkmadan, üzülmeden,
ağlamadan, gülmeden, konuşmadan, inanmadan, beklemeden, sevmeden, sevişmeden,
hissetmeden, herkesin yerine acı çekmekten bitap düşerek, hiç kimsenin yerine
iyileşmeden ama hep deneyerek, yorgun hayat seferinde adımsız adam, dur. Dur
beni böyle ağlatmaya senin hakkın yok.
Saatler
geçiyor gözlerin hangi noktada zihnin hangi acıda bilinmez. Bir ceylan irkilse
ülkelerin ötesinden, irkiliyorsun. Amaçsızca kan aksa bir şehirde, yüreksizce
vursa birbirini insanlar, sen kanıyorsun. Zalimce çiğnenmiş bir kedinin geçmiş
sırları sende. Bir kedinin ezilerek yapışıp kaldığı yerde on binlerce daha
yaşlanıyorsun. Sen hep düşündün. Kim çıkabildi senin kadar zihninin zirvesine,
kim bu kadar indi yüreğinin derinlerine hatta dibine? Dünya, dünyamız daha güzel
bir yer olmayacak artık. Hiçbir şey düzelmeyecek. Hiç kimse iyileşmeyecek. Ve
oyununu sürdüreceksin. Herkesten biri gibi, aslında hep hiç kimse.
Hayat kötü
bir senarist, özgün bir musibet bekliyoruz burada, başımıza gelmedikçe hafife
almak için. Sana yazılacak rol kalmamış bütün rolleri giydin. Hepsini giydin
hiçbirini çıkarmadan giydin. Hepsini üst üste, aynı özenle giydin. Terden
sırılsıklam ruhunun eziyeti bitmedi. Kimin nerede çözeceği meçhul bir
kördüğümde ilmek gibi atıldığın yerde göğerdin. Usunun sınırlarında azgın bir
kaçak geziniyor tüfek çatıp eller yukarı diyeni yok. Yüreğinde kocalmış bir
insan güzeli, aşka, hürmete, takdire şayan. Umutsuzluğun da öyle. Bezginliğin.
O bile.
Her sözün bir
fetih. Her galibiyetin mağlup, her susuşun, her gidişin bir anda başka,
bambaşka bir yerlere. Oradan usanman, oradan gitmen, oradan bitmen... Bütün
sesleri işitiyorsun. Hepsini. Çığlıkları, kahkahaları, inlemeleri, iç
çekmeleri, suskunlukları bile duyuyorsun. İtmek istesen de aklının bir köşesine,
aklının boş bir köşesi yok. Aklının her köşesi başka bir hikayeyle işgal
edilmiş. Acılara git denmez. Sen diyemezsin. Sen hürmeti büyük adil ev sahibi.
Sen paket paket sigarada ne arıyorsun, bitirmez ki ruhundaki zehiri...
Kökünden vurulsaydın
bu kadar kanamazdın. Gövdenden vuruldun diye ağır yaralandın. Tam ortasından,
tam ortasının başladığı yerden, bir şarkının en isyan eden yerinden. Birden bire
yükselen o sükutun esiri sen, beni böyle ağlatmaya hakkın yok senin.
Nasıl herkes gibi
olunacağını iyi öğrendin. Nasıl herkes gibi gülüneceğini, nasıl herkes gibi
ağlanacağını, nasıl herkes gibi susulacağını, konuşulacağını ve yaşanacağını. Bu
kalabalığın bir parçası olmak senin için artık kolay. Gözden kaybolmak için her
şeyi yaptın. Başardın. Son alevini söndüren o rüzgarı versen bana, fırtınayı
öldürsem, külünü birleştirsem, yapabilsem... Yürüyorsun. Bakkala gidip bir
paket sigara alıyorsun. Sahilde bir çay içiyorsun. Bir çay içerken on bin hayat
yaşıyorsun. Yoruluyorsun. Bir çay daha içemiyorsun buna gücün yok...
Arzusu
kursağında sallanan yaralı bereli, usanmış çocuk. Çok şey oldu, çok kötü
şeyler. Bir tek geçmişte bin tek geçmiş yaşadın. Bitkinsin. Bitkinsin. Bit'kin.
Bana ömrümü
baştan verseler tertemiz bir sayfa gibi, bana deseler ki onun yılgısıyla takas
edebilirsin bunu, ona bu sayfayı verebilirsin deseler, bana deseler ki ona
hiçbir yerde hiçbir zaman rastlamayacaksın ve hep onu arayacaksın, deseler ki
gülecek yüzü. Yüreğinden gelen bir umudun kahkahasıyla aydınlanacak. Bana
ömrümü verseler bir bebek ağlaması yırtsa sessizliği, tutsam onu sana versem, o
son ağlamak olsa. Baştan başlasan.
En baştan.
"Bazılarının normal olmak için ne kadar yoğun çaba sarf ettiğini kimse anlamıyor..." Albert Camus
Saatler geçiyor gözlerin hangi noktada zihnin hangi acıda bilinmez. Bir ceylan irkilse ülkelerin ötesinden, irkiliyorsun. Amaçsızca kan aksa bir şehirde, yüreksizce vursa birbirini insanlar, sen kanıyorsun. Zalimce çiğnenmiş bir kedinin geçmiş sırları sende. Bir kedinin ezilerek yapışıp kaldığı yerde on binlerce daha yaşlanıyorsun. Sen hep düşündün. Kim çıkabildi senin kadar zihninin zirvesine, kim bu kadar indi yüreğinin derinlerine hatta dibine? Dünya, dünyamız daha güzel bir yer olmayacak artık. Hiçbir şey düzelmeyecek. Hiç kimse iyileşmeyecek. Ve oyununu sürdüreceksin. Herkesten biri gibi, aslında hep hiç kimse.
Hayat kötü bir senarist, özgün bir musibet bekliyoruz burada, başımıza gelmedikçe hafife almak için. Sana yazılacak rol kalmamış bütün rolleri giydin. Hepsini giydin hiçbirini çıkarmadan giydin. Hepsini üst üste, aynı özenle giydin. Terden sırılsıklam ruhunun eziyeti bitmedi. Kimin nerede çözeceği meçhul bir kördüğümde ilmek gibi atıldığın yerde göğerdin. Usunun sınırlarında azgın bir kaçak geziniyor tüfek çatıp eller yukarı diyeni yok. Yüreğinde kocalmış bir insan güzeli, aşka, hürmete, takdire şayan. Umutsuzluğun da öyle. Bezginliğin. O bile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder