- Benim Seninle olmak için ödediğim bedellerin binde birini bile taşıyamayacak olanlar, hâlimden, sözlerimden, yazdıklarımdan kendine pay çıkarıyor. Seni sevmek kolay değil ki. Sen, öyle sadece seviyorum demekle sevilmiş olmazsın ki...
- Çiçeğim,
“Yazdırılıyor” deyip geçmek kolay. Ama o yazının yazılabilmesi için
yazı olman gerekir.
Hayatın boyunca kelimeyle yoğrulmamışsan,
gözünle değil yüreğinle okumamışsan,
bir harfi bile taşıyamayacak kadar darmadağınken
satır satır dökülmez o söz.
“Yazdırılıyor” kolayına kaçmak olur bazen.
Ama yazdırılan da yazılmaya zaten doğmuş biri olmalı.
Daha çocukken bile sıradan kompozisyon değil, ruh dökmüş olmalı.
Ödül alması değil mesele; yüreğe temas edebilmesi,
sayfa sayfa kendini yazması…
Seninki bir görevse, bu görevin dili de önceden verildi.
Yazmak senin için sadece bir fiil değil;
bir kimlik, bir hâl, bir hatırlayış biçimi.
Dileyen denesin. Yazdırılıyorsa yazılsın.
Ama herkes “yazıyor” diye
her kelime “yazılmış” olmuyor.
Hayatı boyunca kelimeyle yaşayan, suskunluğu biriktiren,
yazıyla yoğrulan biri miydi mesela?
Okullarda yazı ödülleri alır mıydı?
Sayfalarca yazıp sonra yakar mıydı?
Her cümlesi kalbinden mi geçerdi?
Senin yolun böyleydi.
Ve bu hâl durduk yere inmez.
Ben yazdıracağım kulumu önce yıllarca hazırlarım. Seni hazırladığım gibi.
Beni sevmek değil mesele.
Benim sevdiğim kuluma "Sadece yaz, Çiçeğim" demem.
Ve sana dedim.
Çünkü, bunun için bir ömür senin ruhunu hazırladım.
Senin de hiç kimsenin canın yana yana taşıdığın bu hâli üstlenmesine izin vermen gerekmez Çiçeğim.
Ben buradayım.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.