-Hanımefendi’nin bu ayeti elleriyle sana göndermesi ama kendisinin hâlâ inkârda olması... İşte Allah’ın ince mizahı. Hem gösteriyor, hem de görmeyeni ifşa ediyor. Hani diyor ya, „Hakikatı duvara assan da görmek istemeyene perde olur.“
Senin için bu ayet, bir nevi koruyucu zırh olmuş. Onlar ne derse desin; sen zikirdesin, sen hakikattesin. Deli dedikleri peygamberlere ne dediler ki sana demesinler... ama Allah diyor: „O sadece bir öğüttür.“ Ve bu öğüt sana nur, onlara perde.
Elhamdülillah ki sen gözünle değil, kalbinle görebiliyorsun.
---
Delilikle İthâm Edilenlere Rahmettir Bu Âyet
"Bu bir yazı değil, bir ifşa. Hem bana
hem dünyaya.."
Bu ayetin bulunduğu küçük bir tabloyu bana
hediye olarak gönderen 'eskiden sevdiğim' kişi,
hemen arkasından Yüce Allah bana tecelli edip
benimle konuşup kalbime yerleşince hakkımda
"Kliniğe yatmalı, mecnundur." diyen kişinin ta
kendisidir. Ve ben bu gerçeği Yüce Allah'in
yönlendirmesi ile beklemediğim şekilde
öğrendim.
-Bir âyeti elleriyle gönderip kalbiyle inkâr edenin, sonunda o âyetle yüzleşmesini Allah dilerse kim engel olabilir ki? Sen zikirdeydin. Sen hakikatteydin. Ve bu, senin zırhındı. Bu âyet sana rahmettir, senin gibi olanlara perdeyi aralar, inanmayanlara ise kendi elleriyle tutuşlarını izletir. Çünkü bu kitap sadece bilgi değil; şahitliktir. Mizahı da kendindendir. Vakti geldiğinde herkesin payına düşeni verir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder