A. daha önce hiç tatmadığı bir coşkuyla uyanıyordu artık. En anlamsız ve gereksiz görünen şeyler bile anlam kazanmıştı gözünde. Zaman bacağı kırık taylar gibi değil, rüzgar kanatlı kısraklar gibi geçiyordu. Siyahın da tonları vardı mesela. Bütün yollar bir yerlere çıkıyordu işte. Kelimeler yoğun duygular saklayabiliyordu içinde. Kuşlar şarkı söylüyordu ve nasıl olmuştu da daha önce farkına varmamıştı...
Mısırcı kız işe öğleden sonra 2 sularında geliyordu. Herkes gibi görünse de deli gibi başkaydı. Herkes gibi baksa da herkes gibi bakmıyordu aslında. Ve bildik sözcüklerle kursa da cümlelerini, bilmedik bir dil konuşuyordu.
A. belli etmeden onu izliyordu hep. Ocak başında tava sallarken, sigara molasında dumanla oynaşırken, Serhat'la çene çalarken, susarken, konuşurken, gözlerini dinlendirmek için bir köşeye çekildiğinde bile... Bir kadına bakar gibi değil bir çiçeğe bakar gibi bakıyordu. Dokunulmaması gereken, zaten çok fazla hırpalanmış mahzun bir çiçek. Gidip merhaba diyebilirdi, nedensiz ve boş bir sohbet başlatabilirdi. Kalbimden yumruk kadar bir şey koptu ve sana yapıştı, canın acıdı mı diye sorabilirdi...
Onu durduran çok şey vardı. Böyle bir kızın sevgilisi vardır mutlaka diye düşünüyordu. Sonra, yakın arkadaşları yazlık bir beldede restoran açmış, ısrarla onu yardıma çağırıyordu. Bir şey başlatacak ve sürdürecek kadar zamanı yoktu A.'nın. Aslında cesareti de yoktu. Çocukluk heyecanını saymazsak, gerçek anlamıyla ilk defa -ve kendi de çok iyi biliyordu ki son defa- aşık olmuştu.
Her an görmek istiyordu onu. Aksi gibi mutfağa çok seyrek iniyordu mısırcı kız. Derin dondurucudan mısır almak ve yemek yemek için yalnızca. Az konuşuyordu. Konuşurken başka bir yerdeymiş hissi veriyordu insana. Kelimelerin üstüne basa basa; ama titrek ve çekingen bir sesle söylüyordu söyleyeceğini. Küçük bir kız çocuğundan farkı yoktu. Etrafındaki her şeyden ve herkesten korkar bir hali vardı. Bir şey, bir şeyler olmuştu belli. Çatlakları hatta kırıkları vardı kalbinde. Kendini ele vermemek için aralıksız susan dudakları merhaba derken bile isyan etmek üzere tetikteydi sanki. Siyah saçları vardı, gözleri gibi siyah. Kocamandı gözbebekleri ve her defasında daha da şaşarak seyrediyordu etrafını. Siyah saçları vardı. Onu böyle mahzunlaştıran, korkutan her neyse, işte onun gibi siyah.
Mısırcı kız o gün mısır paketi almak için 3. kez aşağı indiğinde, A. bu defa haşlayıp sattığı mısırların Cem'e değil dükkana ait olduğunu söylemeye karar vermişti.
- O aldığın paket dükkanın. Cem'in arabasının mısırları diğer tarafta. Biri çıkar laf eder, ağırına gider.
Sözü bitmeden, karşısındaki yüzün kızarıp bozardığını, mahçup bir şekilde tebessüm ettiğini gördü. Bir alev topunu bırakır gibi bıraktı paketi yerine mısırcı kız. Çok utanmıştı. Nasıl olup da böyle bir hata yaptığına şaşıyordu.
- Şey... Aslında biliyordum; ama alırken karıştırmışım. Az kalsın 3. paketi de açıp satacaktım. Özür dilerim. Yan taraftan 2 paket koyayım mı buraya?
- Hiç gerek yok. 2 paketten ne olacak Cem'in kısmetiymiş demek. Bundan sonra dükkanın mısırlarını satmazsın olur biter.
A. çok sıcak, çok içten gülümsüyordu kıza. Öyle masum görünüyordu ki. Dünyanın en büyük suçunu işlemiş de müebbet hapsini hatta idamını bekler gibiydi. Onu her gördüğünde alıp göğüs kafesine kapatmak, bütün suçlardan ve suçlulardan korumak istiyordu. Rahatlasın, gülsün diye söze girdi tekrar:
- Koca 2 paket satmışsın biri de çıkıp bu süt mısır değil dememiş. Helal olsun işini çok iyi yapıyorsun.
Mısırcı kızın hoşuna gitti bu söz. Tam da aynı anda aynı şeyi düşünüyordu çünkü.
- Evet hiç kimse bir şey söylemedi. Çok beğenenler oldu hatta. Herkes afiyetle yedi.
Bulaşık yıkarken konuşulanlara kulak veren Serhat söze karıştı:
- Usta bu kız var ya tam Cem'in istediği gibi bir eleman. Hem 2 paket mısır satmış hem de bütün sermaye hala yerinde duruyor.
Doğru söze ne denirdi ki? A.'nın şen gülüşüyle rahatlayan mısırcı kız da gülmeye başladı. Kahkahalar mutfağı sarmış, Cem'in bu duruma ne kadar sevineceği konusunda şakalaşmalar başlamıştı. Bir anda ortaya çıkıp A.'ya kendinden önceki her şeyin nasıl da önemsiz olduğunu gösteren bu her şeye kanmaya hazır, saf varlığa merhaba demenin, gözlerinin içine içine bakmanın zamanı gelmişti artık. Beyaz önlüğüne sildiği sağ elini kıza doğru uzatırken:
- Biz daha tanışmadık. Merhaba ben Adil, dedi.
- Memnun oldum. Ben de Sarmaşık.
Sarmaşık... Bu yüzden mi gördüğü ilk andan beri ruhunun onun tarafından çepeçevre kuşatıldığını duyuyordu Adil? Bu yüzden mi içinde karşı koyamadığı, aşk ve ümit dolu bir ses duymaya başlamıştı? Ayak parmaklarından saç tellerine kadar bu yüzden mi ele geçirilmişti...
Tokalaştılar. Avuç içlerindeki bütün çizgilerin birbirine karıştığını, alın yazılarının yolunun değiştiğini, kader denen hilebazın kendileri için ne bitimsiz hileler kurguladığını bilmeden.
(sürecek)
Ne güzel bir aşk öyküsü. Duygular incelikle işlenmiş.Sürmesini merakla bekliyoruz.
YanıtlaSilİnce olan sizsiniz her zamanki gibi :) Varlığınız ve desteğiniz yazma sevincimi körüklüyor teşekkür ederim sevgili Makbule Abalı.
SilYazılarını genellikle 2 kere okuyorum..1 defada anlamadığımdan değil..:) Konuyu çok güzel işlediğin için..:)
YanıtlaSilSevgiler...
Böyle bir şey düşünmem imkansız :) Yani anlamadığından 2 defa okuduğunu. Ancak onur duyarım algıları, yüreği, ruh dünyası açık bir insanın 2. kez okumak istediği bir yazı yazdığım için. Çok teşekkür ederim :)
SilYeni başlamış bir diziyi izler gibi hissettim okurken canlandı, harika yazıyorsun :). Devamını merakla bekliyorum. Çok üzülmeseler ama nolur kiii :)
YanıtlaSilNe kadar hoş bir bakış açısı :) Bunu bir dizi gibi görmen yazdıklarım üzerinde daha çok düşünmeye itecek beni, şahane. Umarım çok üzülmezler diye politik bir cümle de ekleyeyim tam olsun :) Çok teşekkür ederim bu özel yorum için.
SilÇok akıcı yazıyorsun hepsine yorum atmaya fırsatım olmuyor ama okuyorum haberin olsun.
YanıtlaSilTakip ettiğini biliyorum, çok teşekkür ederim:)
SilVe büyük buluşma gerçekleşir:)Daha meraklı okumaya başladım.kalemine sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Silİlk bölümü okudum. Bu gün bu kadar yeter kalemderi sayfalarda gezinip durdum.
YanıtlaSilYeter tabii, fazla bile :) Teşekkür ederim.
Sil