Samimi bulmamakla eş değerdir çoğu zaman. Okurken,
yazarın kelimelerinden bana, kalbime yol alan bir his bulabilirsem, iyi niyet
parçalarına rastlarsam ve hepsinden önemlisi karşılıklı imzalanmış bir iş
antlaşması gibi değil bilinçli istemli tercihlerden yana olan bir insan
bulursam karşımda, o bloğu kendiminmiş gibi düşünmeye başlıyor ve öyle
seviyorum. Ama, buram buram içtensizlik kokuyorsa dört bir yan; o bloğu okumaya
değer bulmama eşiğim orası işte.
Daha açık daha dişe dokunur bir açıklama için tek tek yazayım hatta.
Sempatik görüneceğim diye kelimeleri, harfleri alıp
kılıktan kılığa sokan, olduğundan daha sefil daha rezil hallere getiren
bloglara çok tahammülüm yok. Yapacağız değil yapcaz, ne edeceğiz değil netcez,
cınısı gibi. 2 bilemedin 3. yazıda
samimiyetsizliğin, samimiyet getirmeye çalışan sahteliğin kokusunu alıyor ve
oradan arkama bakmadan kaçıyorum.
Dünyanın en önemli konusunu anlattığını bile düşünürsek,
o anlatan öğretmeye çalışan tavrıyla beraber en basit yazım kurallarını bile bilmediği
göze çarpan bloglara da çok tahammülüm yok. Bu garip öz güvenin belki bir
süreliğine olduğunu düşünüp biraz daha sabredip sonrasında ne yazık ki bunun
yerleşik bir yazım biçimi ve küçük dağları ben yarattım üslubu olduğunu anlayıp
zihnime kazıyor ve o sayfaya bir çarpı atıyorum.
Yorum toplama timi. Sanırım en sevmediğim en
hoşlanmadığım bu. Sözünü ettiğim şey ben de blog yazıyorum selam minvalli
tanışmalar değil. Bunun olmasında anormal bir durum yok. Ancak, ben sana yorum
yazıyorum sen de bana yorum yaz okumalarını istemiyorum ben açıkçası. Çok
okunmak değil iyi okunmak istiyorum. Yazdığım şeylere kattığım benliğimi,
ruhumu, hislerimi duyumsama kabiliyeti olan, o hisleri benimle paylaşabilecek,
bir şey anlatıyorsam ciddi ciddi bunu anlayabilecek, en az benim kadar o
anlattığım şey üzerine kafa yoracak olanlar okusun istiyorum. Bir kişi bile olsa, o bir kişi için yazarım
ben sorun değil. Tek beklentisinin yorum olduğunu anladığım bloglardan
özellikle uzaklaşıyorum.
Küfürlü yazınca marjinal oldum zannedenler. Aslında buna
zannedenler diyerek hata ediyor olabilirim; çünkü yazdığı şeye baktığım zaman
aslında koca bir sıfır anlattığını anladığım; ama gel gör ki içinde “sikerim,
sokarım, kayarım” şeklinde sözde cesur özde vasat bir argodan başka şey olmayan
yazıların etrafındaki kalabalığı görüp büyük şaşkınlığa düştüğüm oldu. Önce
okumaya değmediğini düşündüğüm üslup sonra da bunu matah bir şey
sanıp etrafına üşüşen yığın beni uzaklaştırmaya yetip de artmakta.
Büyük, çok büyük başlıklar atıp altını umutsuzca
doldurmaya çalışıp hiçbir şey yazamamış olanlar. Hatta bazen yazamayacağını çok
iyi bildiği halde o başlığı art niyetlerle atıp altını güle oynaya zırvalarla
dolduranlar… Bilgi, ilgi, fikir sahibi olmadığı konulara sırf dikkat çeksin diye
dalıp dalıp çıkamayanlar… En az diğer saydıklarım kadar hızla koşarak
uzaklaşmamı sağlayan sayfalar…
Yalnızca heves kırmak, yalnızca öfke hissi aşılamak ve
yersiz olduğu aleni eleştiri kılıfında haset sözler sıralamak için okur gibi
yapanlar. Var olan bir iki tanesini Söz Sanatı’nı yazmaya başladığım ilk
zamanlarda yıkıcı ve yorucu bir süreç de olsa uzaklaştırmayı başarabilmiştim
neyse ki. Üzgünüm; ama beynimin ve algılarımın nasıl çalıştığını en iyi bilen
kişi ben olduğum için ve beni bugüne kadar hiç yanıltmadıkları için onlar bana
birilerinin yıkıcı, haset sahibi ve sırf bunları aşılamak için etrafımda
olduğunu söylediği zaman inanmaktan başka bir yolum olmuyor. Hatta o süreçte
biraz fazla yorulduğumdan olsa gerek arada, bütün kalbimle değer verdiğim bir
insanı da incitmiştim. Ama, tam tahmin ettiğim gibi gerçek bir insan ve eşine
az rastlanır bir hanımefendi olduğundan beni mazur gördü, anladı. Özetle, o
yazıyı gerçekten okumak istediği için değil, daha en başından art niyetli bir
şekilde okuyan ve iğneyle kuyu kazarak mutlaka söz söyleyecek laf sokacak bir
şey bulanlar… Onları da ne okuyorum ne de etrafımda istiyorum.
Farkındayım çoklarmış. İnsan kendini değiştiremiyor işte.
Ben ne olduğumu nasıl hissettiğimi nasıl düşündüğümü biliyorum ve hislerime, yüreğime,
düşüncelerime, düşe kalka da olsa eninde sonunda bulduğum doğrunun
geçerliliğine sonsuz inanıyorum. Bu şekilde kendime duyduğum saygıyı
kaybetmiyorum en azından. Yalnız kaldığım zaman yalnız kaldığım o kişiyi
seviyor ve sayıyorum. Doğrucu Davut olmak bugüne dek bana hiçbir şey
kazandırmadı evet; ama yemin ederim ki elimden başka türlüsü gelmiyor…
Bunun yanında, arada ne kadar mesafe olursa olsun
yazdıklarından, söylediklerinden, duruşundan iyi niyetini, samimiyetini
anladığım insanlarla zehir olsa yine severek yiyeceğimden yazdıkları her satırı
bir madeni iştahla kazar gibi okuyorum. Az önce sözünü ettiğim o güzel insan
bana yine kızacak onu da biliyorum. Yalnız kalmayı, sadece samimiyet sadece
güzellik arayan biri olarak hiç kimse gibi ben de istemem elbette. Ama alışmış
kudurmuştan beterdir diye bir sözümüz de var işte… Alışmışım. Ucunda yalnızlık
olan herhangi bir şey beni pek korkutmuyor… Bu yazıyı neden yazdım? Umarım
böyle düşünen böyle inanan; fakat mahalle baskılarından çekindiği için sürüye
katılan birileri varsa onlar okur da cesaretlenir ve bu garip çarktan
sıyrılmanın yalnızlık da getirse saygınlık olduğunu görür diye yazdım.
Bir gün öleceğim; ama inanmadığım, hissetmediğim, hatta
bilmediğim hiçbir şey yapmamış, yazmamış ve yaşamamış olacağım… Hayatımda,
hayatımdan elde edebileceğim en büyük zafer de bu bana göre.
Bir an aklımdan bahsettiğin modele uygun bir blog yazarı ve bloğu geldi. Bunları kaleme aldıracak kadar içerlemiş ve dolu dolu olduğun için biraz üzüldüm. Nedense seninle daha kolay empati yapabiliyorum ve sanırım bu yüzden yazıyorum bu yorumu. Sen kendini kanıtlamaya ihtiyacı olmayan kalemi ve ruhu güçlü bir yazarsın. Böyle durumların seni yaralamasına izin vermezsin, bilirim. Yazdıkça daha özel biri oluyorsun hayatımda. Ve hep öyle kalacaksın :)
YanıtlaSilZehir olursam söyle canım. Eksiklerini ya da hatalarını duymalı insan. Böylesi hazineyi bulmuşken destelemez miyim hiç? :)
SilHep doğruyu söylemek çok sey kaybettiriyor aslında.Iki yüzlü olup oynayanlara değer veriliyor hep
YanıtlaSilFidancığım uzun zamandır yazılarını düzenli olarak takip edemiyorum, hatta hiçbir blogu takip edemiyorum. Bugün sakin sakin bir okuyayım dedim. Çok da güzel bir konuya değinmişsin. Bazı blogarı yayın listesinde bile görmeye tahammülü olmuyor insanın. Hatta blog keşif etkinlikleri dolayısıyla hatır için çok takip ettiğim blog olduğundan kendim farklı formatta bir etkinlik düzenledim biliyorsun.
YanıtlaSilKocişli,tatlışlı,şekerli vs. yazılardan ben de hiç haz etmiyorum, yalnız değilsin :)
Çok blog okumadım.Ama .arkadaşların doğru söylüyor bunlara üzülmene gerek yok böyle şeylere ihtiyacın yok sen zaten çok güzel yazıyorsun yeteneklisin.Boşa canını sıkma.
YanıtlaSilCanım kesinlikle haklısın. Hatta ben dün bu konuda bir eleme bile yaptım.. Al gülüm ver gülüm olayından dolayı artık afakanlar bastı..Benle alakalı olmayan, beni kendine çekmeyen blogları çatır çatır eledim..Çokta rahatladım açıkçası..
YanıtlaSilDoğrucu Davut olmak iyidir canım, çok şey kazandırmasa da, kazandırdıkları en azından gerçektir, az ve öz.. Yazım hatalarına bende çok dikkat ederim, tabi ki Türkiye'de okuyup eğitim almış değilim bu yüzden emin olamadığım şeylerin doğru yazılımını netten kontrol ediyorum, ben bile dikkat ediyorsam... Yazdıklarının çoğuna katılıyorum canı gönülden, insan yorum yapacaksa birine bunu gerçekten istediği için içinden geldiği için yapmalı, yapmak için veya karşılık alsın diye değil. Neyse ki yalancının mumu yatsıya kadar yanar :) gerçekler hep gün ışığına çıkar.. Bir de böyle her yönüyle güzel insanların, karaktersizleri ve yaptıklarını kafaya takmaları beni üzüyor, çok fazla can sıkmaman dileğiyle canım... en iyi yanıt muhatap olmamak.
YanıtlaSilOkuduğum blog yazıları bana bir şeyler kattığında çok mutlu oluyorum. Zamanımı boşa harcamadığımı hissediyorum. Özellikle birkaç blog var böyle, ne yazsalar bana bir şeyler katıyor. Bloğunuzu takip edeli çok olmadı ama siz de o yazarlardan birisiniz benim için. Kattıklarınız için teşekkürler.
YanıtlaSilmerhabalar, bloğunuzu blog keşif etkinliğinde gördüm çok beğendim :) bende bekliyorum http://mavimsitatlar.blogspot.com.tr/ https://www.facebook.com/mavimsitatlar
YanıtlaSil