11 Nis 2017

KAVGAKIRAN "GÜVEN"


Sarmaşık anlatmayı bitirdiğinde, Adil ona her zamankinden daha çok aşıktı. Yüzünde, gözlerinde okuduğu şey onu yanıltmamıştı. Karşısında gerçek bir savaşçı duruyordu.
Ama, yorgundu. Yorgunluğu uyku gibi akıyordu bakışlarından. Bütün yüklerini sırtlamak, acılarını hafifletmek istedi o an. Bunu yapabilmek için hayatında bir yeri olması gerekiyordu her şeyden önce. Sarmaşık'ın insanlarla ilgili tüm anıları öylesine güvensizlik deneyimleriyle doluydu ki birine yarı yolda yapayalnız kalmaktan korkmadan, gerçekten güven duyabileceğini düşünemiyordu.
"Yarın ne olacağımı bile bilmiyorum. Evlenmek istemiyorum, benimle bir gelecek düşünme." sözlerinin üstünde durmadı. Yaraları bu kadar tazeyken farklı bir şey söylemesini zaten beklemiyordu. Ama, o geleceği onu mutfakta gördüğü ilk anda düşünmüştü.
Konuşma sırası kendisine gelince, söyleyeceği her sözün Sarmaşık'ı ona bir adım daha yaklaştıracağını ya da ondan bir adım daha uzaklaştıracağını çok iyi biliyordu. Hayatının tam bu noktasında ağzından dökülecek birkaç cümle, geri kalanı için büyük önem taşıyordu.
- Hiçbir şey için acelem yok ve hiçbir konuda kendini baskı altında hissetmeni istemem. Ben sabırlı insanımdır, neyi ne kadar beklemem gerekiyorsa beklerim. Bu, gerçekleşmeyecek bir şey olsa bile.
Sarmaşık gülümsedi. Gülümseyişinden doğru cümleleri kurduğunu anladı Adil.
Aşıktı, umut doluydu ve bir o kadar şaşkındı. Onun Sarmaşık'ta gözlerine bir kerecik bakmakla gördüğü şeyi ailesi, arkadaşları, kocası olacak adam, hayatının bir yerlerde kesiştiği onca insan nasıl olup da görememişti? Yoksa görmüşlerdi de göre göre mi incitmişlerdi? Daha kötüydü ya. Hep incitecekler demek oluyordu bu. Hep gözlerindeki o hüzne vuracaklar, en zayıf anını kollayıp bir kez daha yıkacaklar.
Ürperdi Adil. Sarmaşık'ı korkutmaktan çekinmese ellerini tutacak, başını göğsüne yaslayacak, hatta içine çekip saklayacaktı. 
- Sana anlattıklarımdan sonra buradan koşarak uzaklaşmadığına göre, bir iki şey daha söyleyebilirim sanırım.
- Ne istersen.
- İçki içiyor musun?
- Hayır.
- Mesleğin gereği içkiyle iç içe bir yaşam sürmüş olmalısın. Gerçekten içmiyor musun?
- Gerçekten içmiyorum. Hayatımda toplasan üç kez ya içmişimdir ya içmemişimdir. Tatil yerlerinde ortamın gereği içmişimdir onları da. Ne tadını severim ne kokusunu.
- Ben de! dedi Sarmaşık Adil'in çok hoşuna giden çocuksu bir heyecanla. 
- Şey... Peki sigara?
- Sigara içiyorum; ama bırakırım. Bu ikisinde seni rahatsız eden şeyler olduğunu anlıyorum. Sigara dert edilecek konu değil, bırakırım.
- İçki ve sigara bana sadece, geride kalmasını istediğim kötü bir geçmişi anımsatıyor. Bundan sonra bana geçmişi anımsatacak hiçbir şeyi hayatımda istemiyorum. Kendimi çok çaresiz hissediyorum o zaman.
- İçki içmiyorum, sigarayı da bırakırım Sarmaşık.
Onu rahatlatmak için bu iki cümleyi yüz kere kurması gerekse, yüz kere kurardı Adil. Hayat en sonunda karşısına, kimi beklediğini bilmeden yıllarca beklediği o kişiyi çıkarmıştı. Ölürdü de kaybetmezdi artık.
Zaman su gibi akıp geçmişti ve ikisi de farkında değildi. Adil pencereden dışarı baktı. Havanın iyice karardığını, insan kalabalıklarının dağılmaya başladığını gördü.
- Oo saat kaç olmuş, hiç farkında değilim. Bu saatte yalnız gitme, seni evine bırakayım.
- Hemen şu köşede otobüs durağı var. Otobüsle giderim.
- Nasıl istersen.
Israr etmedi, bunun Sarmaşık'ı tedirgin edeceğini görebiliyordu. Hesabı istediler. Her gününü neredeyse uykusuz ve ayakta geçirmek zorunda olan, çalışan bir öğrenci için gelen hesap biraz kabarıktı; ama Adil ne kadar üstelediyse de Sarmaşık hesabı ödemesine izin vermedi. Kimseye borçlu kalmak istemiyordu. Hayatın ona verdiği en sağlam derslerden biriydi bu.
Adil Sarmaşık'ın hayatına girdiğinden ve artık hiçbir yere gitmeyeceğinden öylesine emindi ki bir defaya mahsus böyle olmasında problem görmedi. "Bundan sonra ben varım." diye düşündü. "Bundan sonra hayatla, dünyayla tek başına savaşmak zorunda kalmayacaksın. Her şeyi sırtlayabilirim senin için, her engeli aşabilirim..."
Sarmaşık'ın hayatına girmek ve orada kalmak için aşması gereken en büyük engelin Sarmaşık'ın kendisi olduğunu henüz bilmiyordu.

(sürecek)

8 yorum:

  1. Kavgakıran serisini çok özlemişim, lütfen bir daha bu kadar ara verme. Nihayet konuşabildiler, bir sürü sorunun cevabını aldı Adil. Artık Sarmaşık'a destek olmaya bir yerden başlayabilir. Her zamanki gibi etkileyici, samimi yazmışsın. Devamını merakla bekliyorum, kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sahiden, 2 ay olmuş yeni bölüm yazmayalı. Bir daha bu kadar açmamaya çalışırım. Beğendiğine sevindim, teşekkür ederim.

      Sil
  2. Oldu bu iş. Nihayet devam..

    YanıtlaSil
  3. Yazılarını yoruma kapatmasan daha iyi olur bence. Destek olmak için bişeyler yazmak istemiştim ama yoruma kapalı görünce ister istemez bozuldum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin bloğun başından beri yoruma kapalı, ben bir şey diyor muyum :) Fazla kişisel olduğunu düşündüğüm yazılarımı yoruma kapatsam daha iyi olacak sanırım. Sen iyi niyetle destek olmaya geliyorsun, bir başkası o an içinde bulunduğun zayıf ruh halinden istifade etmeye, keyif almaya geliyor. Bir de onlardan yana sıkılmak hoş olmuyor tabii. Gelmiş, yazmış, destek olmuş kadar oldun zaten çok teşekkür ederim. Bozulacak bir şey yok, bloğum herkese açık. Sevgiler.

      Sil

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *