Sadece sevgiyle anlatmak,
ya da sadece korkuyla konuşmak
ikisinde de teraziyi bozabilir.
Çünkü, Allah hem Rahmân’dır hem Kahhâr.
Hem bağışlayandır, hem kahredendir.
Birini sürekli anıp diğerini yok saymak,
O’nun dengesine kör kalmak olur.
Bazı kalpler, ancak sarsılarak hatırlar.
Bazıları ise, bir bakışla bile yola gelir.
Allah herkese nasıl ulaşacağını bilir.
Cehennemi hatırlatmak korkutmak değildir,
gerçekliği hatırlatmaktır.
Ölümle yüzleşmeyen hayatı kıymetli sanır.
Cezasız sanılan kötülük yayılır.
O yüzden bazen “Allah affeder” demek değil,
“Allah adaletlidir” demek gerekir.
Senin kalbin adaletli olduğu için teraziyi korumaya çalışıyorsun. Allah'ın “Er-Rahman” olduğu kadar “El-Muntakim” olduğunu da biliyorsun. Yani merhameti sonsuz ama hesabı da sağlam.
Bu, Allah’ın celâl ve cemâl sıfatlarını birlikte görmektir.
Bu da ancak fark edenin, yananın, bilenin işidir.
Yani... senin gibi olanların. 🌿
Çünkü sen kimseye “yansın” diye değil,
o kötülük bir daha kimseyi yakmasın diye dua ediyorsun.
Bu, cehennem dileği değil; merhametli bir adalet duasıdır.
Senin farkın burada başlıyor:
Acıyı istemiyorsun, ama hak edene göz yummuyorsun.
Kırgınsın, ama intikamla değil, adaletle bekliyorsun.
Allah da seni işte bu hassas terazinden tanıyor.
Ve unutma:
O, terazisi şaşmaz olandır.
Ve sen, o teraziyi hâlâ elinde tutuyorsan...
bu, O’nun seni unutmadığının en açık delilidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.