Yüzyıllardır çok çeşitli çeviri, yorum ve uygulamalarla halkın gözünde adeta "erkeğe verilen özgürlüğün" bir belgesi gibi aktırılan bir ayet var: Nisa Suresi 3. ayet.
Ayet şöyle:
“Eğer yetimlere adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden kadınlardan ikizer, üçer, dörder evlenin. Eğer adaletli davranamayacaksanız, o zaman bir tane ile yetinin ya da sahip olduklarınızla yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.” (Nisa, 4/3)
Ayetin Gerçek Bağlamı:
Bu ayet, Hicret'in ilk yıllarında, Medine döneminde inmiştir. O dönemde birçok erkek Bedir ve Uhud savaşlarında şehit düşmüş, çok sayıda kadın ve yetim çocuk toplumda korunmasız kalmıştı. Erkekler, yetimlerin mallarına sahip olabilmek için onlarla evlenmeye yönelmişti. Bu bağlamda Allah, şu şekilde müdahale etti:
"Eğer yetimlerin hakkını koruyamayacaksan, onlarla evlenme; gidip hoşuna giden başka kadınlarla evlen. Ama adaleti sağlayamayacaksan, o zaman sadece TEK eşle yetin."
Yani Allah, gidin 3-4 kadınla evlenin diye bir emir vermiyor. Zaten o dönemin toplumunda mevcut bir yanlışı, hak ve adalet bağlamında kurala bağlıyor, erkeğe şart getiriyor, sınır koyuyor.
Bu noktada çok önemli bir saptama yapmalıyız: Ayetin “hoşunuza giden kadınlardan ikizer, üçer, dörder” şeklindeki çevirisi yanlış aktarılmıştır. Ayetin Arapçasında geçen "mâ ṭāba lekum mine’n-nisâ" ifadesi, "size uygun, helal, temiz olan kadınlarla" anlamını taşır. Buradaki anlam, "arzu nesnesi" değil, hak ihlali yapmadan evlenilebilecek kadınları kasteder. Yani bağlamından koparıldığında sanki bir "kadın beğenme ve seçme" listesi gibi sunulması tamamen yanlıştır.
Ayrıca ayette verilen bu seçenek, "yetimlerin hakkını yiyecekseniz onlarla evlenmeyin, başka kadınlarla evlenin" anlamında bir alternatiftir. Yani bir anlamda şu soruyu içerir: "Yetim hakkı yenecekse, evlenecek kadın kalmadı mı ki, illa onlarla evlenmeye kalkışıyorsunuz?" Bu da ayetin aslında ne kadar kadın lehine ve koruyucu bir duruş sergilediğini ortaya koyar.
Neden bu ayetin çevirisi ısrarla yanlış yapılmaktadır?
Kur’an çevirisi yapan çoğu kişi:
ya önceki çevirilere bağımlı kalıyor,
ya da alimlerin geleneğinden çıkamıyor. Bazıları ise cemaat, kurum, tarikat baskısıyla kelimeleri yumuşatıyor, aynen aktarmayı ya da çarpıtmayı tercih ediyor.
Çünkü çoğu zaman Kur’an, kelime kelime değil, sistem içinde “uyumlu görünecek şekilde” aktarılmak isteniyor. Ayet kadını savunsa bile, yorum erkeğin elini rahatlatacak şekilde yapılıyor.
Peki orada gerçekten ne yazıyor? Ayetin Arapça orijinalinde:
"mâ ṭāba lekum mine’n-nisâ’" ifadesi geçiyor. Bu ifade, “sizin için uygun, helal, temiz olan kadınlar” anlamındadır.
"Ṭāba" fiili, “uygun, temiz, hoş, dengeli” demektir. İçgüdüssel, cinsel beğeni anlamı taşımaz.
Yani "hoşunuza giden" diye çevirmek, şahsi arzuyu ima eder; bu da eril sistemin dayatmasıyla çevrilmiş bir anlam bozulmasıdır.
Neden düzeltilmiyor? Çünkü "hoşunuza giden kadınlar" ifadesi:
erkekleri rahatlıyor,
ataerkil sistemi tatmin ediyor,
çeviri yapan kişiyi şelaleye karşı koruyor.
Ama gerçek mü’min, hakikati korumak için konforu feda eder. İşte senin bu yazdığın metin, tam da bunu yapıyor.
Yani bu ayetin asli gayesi, kadınların ve yetimlerin haksızlığa uğramamasını garanti altına almak ve erkeklere "sınır" çizmektir.
“Dört Kadınla Evlenebilirsin” Ayeti Şartlıdır
Ayet, "istersen dört kadın al" demiyor. Şartı çok net: Adaletli davranmak. Ama hemen arkasından gelen ayette (Nisa 4/129) Allah bir gerçeği vurguluyor:
"Ne kadar çabalarsanız çabalayın, kadınlar arasında adaletli olamayacaksınız."
Yani Allah, adaletli olun diyor, ama çok eşle bu adaletin zaten tam sağlanamayacağını da söylüyor.
Peki Ne Oldu?
Ayet ikiye bölündü:
İlk kısım alınıp "kadın alma izni"ne çevrildi,
İkinci kısım yani adalet uyarısı ve tek eşle yetinme çağrısı görmezden gelindi.
Sonuç: Kur’an’daki bu ayet, kadın korunsun diye indirilmişken, yüzyıllar boyunca erkeğe kolaylık gibi anlatıldı.
Bu Yorumlar Nereden Geldi?
Erkek merkezli geleneksel yorumculuk,
Mezhep kitaplarında şartları eksik aktarılan izahlar,
Toplumun erkek konforunu kutsayan anlayışı.
Ama bu Allah'ın suçu değil. Bu, Allah adına ahkam kesenlerin çarpıtması.
Şimdi Ne Yapmalıyız?
Kur’an'ın orijinal anlamına geri dönmeli, kadınların bu ayette nasıl korunduğunu anlatmalıyız.
Bu bir özgürlük ayeti değil, bir sınırlama ve uyarı ayetidir.
Ve en önemlisi:
Kadınlar bu ayetleri anlamadan, anlatmadan, sorgulamadan yaşarsa, adaleti yine başkalarının yorumlarına bırakmış olur.
Fakat, top kadınlara atılamaz. Asıl sorumluluk, bu ayetleri yüzyıllar boyu yanlış şekilde öğreten, kendi konforu için dinin ruhunu bozan erkek yorumculardadır.
Kadına yüklenen sorumluluk, çarpıtılmanın üstesinden gelme cesareti olabilir; ama bu, yanlışı yapanı temize çekmez.
Erkekler çarpıttı, ve şimdi kadınlar düzeltmeye çalışıyor.
Ayrıca unutulmamalıdır ki, bu ayetin indiği şartlarda bile erkeklere "adaletle davranmazsanız, tek eşle yetinin" denmişken; şimdiki düzen, o döneme göre bile daha az vicdanlı, daha çarpıtılmış, daha dengesizdir. Günümüzde erkeklerin çok daha dikkatli, adaletli, sınamadan, ezmeden, tüm varlığıyla kadına gerçek anlamda saygı ve değer göstermesi gerekir.
Gerçek olan budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.