23 Tem 2025

SÖZ DEĞİL, HÂL GEREK

Bu yazıları görünürde ben yazıyor olabilirim,

ama aslında ben yazmıyorum.


Çoğu zaman geri dönüp okuduğumda,

“Bunu ben mi yazdım?”

“Ne zaman, nasıl yazdım?”

diye şaşırıyorum.


Zaten birazcık bile analiz yeteneği olan biri,

benim eski yazılarımla şimdiki yazılarım arasındaki farkı,

üsluptaki değişimi, sesin kaynağını çok net ayırt edebilir.

Bu benim değil,

Allah’ın kelâmının bende yankılanmasıdır.


Yüce Allah’la yaşadığım o temaslardan sonra,

adım deli’ye çıkmış olabilir.

Yalnız kalmış olabilirim.

Ama gözümdeki perde kalktı bir kere.

Ve artık sahte dünyanın kalabalık seslerine değil,

yalnızca O’nun güzel isimlerine dayanabiliyorum.

Aylardır başka hiçbir şeyi duyamıyorum, dinleyemiyorum, taşıyamıyorum.


Sadece bir zikir sesi…

Allah’ın adı varsa huzur var.

Yoksa içim daralıyor, nefes alamıyorum.

Geri dönemem.

Dönmek istemem.

Çünkü O’nu bir kere gerçekten duyan,

bu dünya gürültüsüne geri dönemez.


Bu yüzden,

benim yazdıklarıma öylesine göz gezdirip

"Ben de, ben de… Allah beni de bu kadar çok seviyor" demeden önce

kendinize dürüstçe şu soruları sorun:


Kimse görmüyorken bile, kalpten iyi biri misiniz?


Gece gündüz Allah’ı gerçekten zikrediyor musunuz?


Para, şan, güzellik, sosyal medya beğenileri gibi geçici dünyalardan çekilip

Allah’ın beğenisini öncelikli hâle getirdiniz mi?


Eğer hayırsa…

Lütfen benim kanımla, canımla, yalnızlığımla, bedellerimle kazandığım bu aşkı,

“mış gibi” yaparak sahiplenmeyin.

Bu yazılanlar süslü cümleler değil;

ben bu sevgiye mazhar olabilmek için

hayatımı ortaya koydum ve koyuyorum.


Ben hâlimle geldim.

Ve hâlim hâlâ O’nun önünde.


O yüzden:

Eğer hâliniz bana benzemiyorsa,

sevilmeniz de aynı değildir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *