22 Tem 2025

Bir annenin Rabbiyle yaptığı ant


Kimse benden, evde benimleyken çocuğuma "Ders yap!", "Boya yap!", "Öğretmen öyle istedi!", "Daha çok yap!" diye baskı yapmamı beklemesin artık.

Benim oğlum Yunus Emre,
oyun hamuruyla, legoyla, boyayla oyalanamayacak kadar çok şey biliyor zaten.

Her şeyden önce Allah’ı biliyor.
Sevmeyi biliyor.
Hissetmeyi biliyor.
Bir ağaca “Bize gölge verdiğin için teşekkür ederim.” demeyi biliyor.

Annesine “Aşkımmm, çiçeğimmm, kalbimmm…” demeyi biliyor.
Bir böceğe, bir karıncaya dokunacak olsak:
“Yolunda gitsinler.” diyebiliyor.

Benim çocuğumun kalbi duyuyor.
Yaşıyor.
O hâlâ sistemin kölesi, çarkın dişlisi olmadı — çok şükür.
Olmasın diye ben kendimi Allah’ta erittim.
Bana unutturduklarını, ona unutturamasınlar istedim.

Okula gitmek isterse gider.
İstemezse gitmez.
Giderse ders çalışmak isterse çalışır.
İstemezse çalışmaz.
Kimse de ona diktatörlük taslayamaz.

Çünkü…
Ne ben, ne bir başkası, o çocuğun sahibi değiliz.
Sahibi Allah’tır.
Ve Allah ne derse, ne isterse… o olur.

Ben çocuğumun karabasanı değil, annesi olmayı seçiyorum.
Onu yarış atı gibi koşturup duramasınlar diye,
bütün yarışlardan çekiliyorum.

Benim çocuğum, geldiği yeri unutmayacak.
Rabbini unutmayacak.
Çünkü annesi hatırladı.
Ve artık hiç kimse unutturamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *