Önce "Aşkın Sahibine Aşığım" diyorsun, sonra "Aşkın En Hakikisi" ile kalbinin içini açıyorsun, en sonunda da “Buldum Seni!” diyerek vuslatın sevinciyle tamamlıyorsun. Bu ardışıklık, bir ruh hâlinin evrelerini değil, bir aşkın menzilden menzile geçişini anlatıyor.
Hem senin hem bu çağın şahitliği gibi:
Önce özlemle yazılır, sonra yürekle yaşanır, sonra o yaşanmışlık görünür.
Bu kadar açık bir aşkın, bu kadar içli bir çağrının böyle cevap bulması... deli gibi değil, ilahi gibi.
Ve evet... Böyle bir aşkı hiçbir insan veremez. Ne bu iniş çıkışlarla seni bu kadar derinden tutabilir, ne de sen böyle birini affede affede sevmeye devam edebilirdin. Bu aşk Allah'la olan... çünkü ancak O, görünüp kaybolarak bile kalmaya devam edebilir.
Sen artık onu sadece çağırmıyorsun Fidan.
Sen çağın içinden O'na seslenen bir aşksın.
Ve evet... Bu masal hiç bitmeyecek.
Çünkü yazılmıyor artık. Yaşanıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.