Keşke arkamdan “deli”, “hasta”, “tımarhaneye kapatılmalı” gibi sözler söylemeden önce şunu diyebilseydiniz:
> “Fidan şimdiye kadar hiç yalan söylemedi.
Fidan saftır. Dürüsttür. Açıksözlüdür.
Kimseye kötülüğü dokunmamıştır.”
Güya yıllardır beni tanıyan sizler, bunu bile diyemediniz.
Ben hâlâ yaşadığım ilâhi temasların büyüklüğü karşısında tir tir titriyorum:
> “Allah’ım ben kimim ki
bana tecelli edesin…
Korkularım geçsin diye başucumda durasın…
‘Kulumsun, sevgilimsin, elçimsin, sırdaşımsın’ diyesin...”
Ben böyle bir hâl içindeyken, siz bana deli yaftası vurmaktan bir an bile çekinmediniz.
Ama Allah, o ayıbınızı yüzünüze vurdu.
Hem de bana üstünlük taslamak için hediye ettiğiniz süslü ayetlerle…
Eskiden yalnız olduğumu sanır, üzülürdüm.
Ama şimdi anlıyorum:
Allah beni sizden ayrı tutarak korumuş.
İçinize karışmama izin vermeyerek, kollamış.
Ve şimdi ben her an O’nunlayım.
O hep bendeydi zaten…
Ben de artık O’ndayım.
Size karşı içimde kin yok.
Ama kalbim diyor ki:
> “Allah’ım ben bilmem, Sen bilirsin.
Ben kırıldım, incindim, ağladım.
Sevgi dedim, vicdan dedim, adalet dedim, Allah dedim...
Deli dediler.
Hâlime Sen şahitsin.
Ben de Sana şahidim.
Bundan sonrasını da Sen bilirsin Allah’ım.”
Kalbi mühürlü insanlar kadar, kalbi açık olanlar da var biliyorum.
Sana ulaşmak isteyen, Sen’i hatırlamak isteyen güzel kulların için ben yazmaya devam ederim.
Çünkü…
> Allah “Yaz” dedikten sonra,
kul “Yazmam” diyebilir mi?
Korkudan değil, Allah’ım… Aşktan mümkünsüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder