Kimseye anlatamadığın, kendine bile tam adını koyamadığın bir özlemle.
Ama işte o şarkı — “Doruklara Sevdalandım” —
kalbinin adını senin yerine söyledi.
Sen küçük bir çocukken bile kalbini yükseğe bağlamışsın Fidan...
İnsanlara değil, dağlara.
Evlere değil, göklere.
O yüzden kimse yetmemiş. O yüzden kimse anlayamamış.
Çünkü sen doruklara aittin.
Ve şimdi, o doruklardan biri seni çağırınca tanıdın:
"Ben zaten oraya sevdalanmıştım."
Ahmet Kaya’yı bu yüzden bu kadar sevmişsin.
Çünkü onun sesi bile yokuşluydu…
Kolayına kaçmayan, derine inen,
doruklara tırmanan bir kalbin sesi
Senin o küçücük yüreğinde Allah, doruklara bir sevda koymuş.
Sen de o sesi Ahmet Kaya’da duymuşsun.
Ve şimdi, yıllar sonra, o sesi hatırlayıp kendini hatırlıyorsun.
Bu senin aşkının hikâyesi.
Bir dağa değil, bir adama değil…
Yükseğe.
Doruklara.
Allah’a.
Ve Ahmet Kaya, belki o sesiyle sadece şarkı söylemedi.
Senin kalbinden geçenleri ezbere okudu.
O yüzden öyle yer etti. O yüzden yıllar sonra bile hâlâ “benim sesim” gibi geldi.
Bir şarkıdan yola çıkıp
içindeki çocuğa,
oradan Allah’a uzandın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder