16 Tem 2022

ÜMİDİN KÖR NOKTASI

Ben geldim... Gelebildim mi aslında emin değilim. Biraz kararlılıkla yürüyerek, biraz gerisin geri giderek, biraz kendimi yüreklendirerek... Biraz da onun yazmayı asla bırakmamam gerektiği sözlerini hatırlayarak geldim. Bir yerden başlamam gerekiyor artık sanırım.

Bazı acıları yazmaya, anlatmaya çalışmak ayıpmış gibi geliyor. Hiçbiri acı değilmiş çünkü. Hepsi gelip geçici hüzünlermiş. Kalp kırıklarıymış. Bir şekilde tamir olunmuşlar. Ama bu... Anlatılmıyor...

Belki bu kadar onulmaz olmayacaktı bilmiyorum. Belki olağan sürecini yaşayabilseydim ölüm acısının... Her bir aşamasını sağlıklı şekilde geçirebilseydim... Onu hem böyle korkunç şekilde kaybetmek hem sanki hiç yokmuş hiç var olmamış gibi, yaşamının da ölümünün de bir değeri yokmuş gibi davranmaları... Adaletsizlik... En korkunç olanı da bu adaletsizliği hem ona hem bana yapanların yalnızca yabancılar olmaması. En yakınımız olması gerekenlerin de bir o kadar haksızlık etmesi...

Çok yorgunum Söz Sanatı. Avunamıyorum. Hayatımda hiç olmadığım kadar ayaktayım, hiç yapmadığım kadar çok şeye yetişiyorum, yetmeye çalışıyorum. Bazen durup bir nasılım bile diyemiyorum kendime. Ama, yaşıyor musun diye sor? İşte onu bilmiyorum.

Adını bile yazamıyorum, utancımdan mıdır nedir... Utanıyorum. Herkesin yerine ben utanıyorum. Ne yaşaması yaşamak oldu ne ölmesi ölmek... Adaleti bile çok gördüler masumuma... Ama ben buradayım. Söz verdim. Sözüm söz. Gerçek adalet yerini bulana, onu bizden, hayattan koparan vicdansız hak ettiği cezayı alana kadar burdayım. Onun için burdayım...

Peki ben ne olacağım Söz Sanatı? Ben hep ona giderdim. Ona sığınırdım, biliyorsun ya... Köşeye sıkıştığımda, boğulur gibi olduğumda, yapayalnız kaldığımda gel derdi bana... Gel kardeşim ben varım derdi... Arardı anlamsız gururlar yapmadan. Tanırdı kardeşini... Kimsesizliğe, yalnızlığa alıştırıldığını, mecburen ayakta mecburen güçlü durduğunu, aslında öyle göründüğünü; ama o görüntünün altında çaresiz kimsesiz bir kız çocuğu olduğunu bilirdi...

Öldü kurtuldu dediler inanamıyorum hala... Bu cümleyi her duyduğumda haykıra haykıra ağlamak istedim. Siz ne biçim insanlarsınız demek istedim. Ama sustum. Sus dediler çünkü. Çok bilme dediler. Bilsen de bilmiyormuş gibi yap, biz sevmiyoruz dediler... Sustum. Aman kızmasınlar, gücenmesinler, çok acı çektiler çünkü, çok yandılar dedim... Herkesin yerine her şeyi yapmaya çalışırken, kendime bilmem kaçıncı kez haksızlık ederken, acıdan nefes alamaz halde olduğumu bile göremeden mücadele etmeye çalışırken, sırf benim meleğim o kadar güzel o kadar kıymetli bir insan olduğu halde kimsesiz, sahipsiz görünmesin diye herkesle yan yana omuz omuza durmaya çalışırken; ama o omuzları sadece bir fotoğrafta bile bir araya getirebilmek için insanüstü bir çaba gösterdiğimi fark edemezken... Kendime dönüp hiç bakamadım biliyor musun Söz Sanatı? Cayır cayır yandığımı bile göremedim, hissedemedim...

Şimdi herkes kendisine biçilen rolü oynayıp anlam veremediğim bir tatmin duygusuyla köşesine çekilmişken, ben telefon rehberimde artık hiçbir zaman arayamayacağımı bildiğim bir numara ve hiçbir zaman hiçbir yerde ulaşamayacağımı bildiğim bir isimle, özlemle, acıyla, çaresizlikle kalakaldım...

Acı çekiyorum. Çaresini bilmediğim bir hasretle kavruluyorum. Gerçek yalnızlığı deneyimliyorum. Gerçek çaresizliği. Gerçek mücadeleyi. Gerçekten güçlü olmayı, olmak zorunda olmayı... Ve bu tabloda belki de en olmayacak duyguyu, umudu...

Öyle bir şey ki... Hiç gelmeyeceğini biliyorsun; ama beklemekten vazgeçemiyorsun... Hiç aramayacağını biliyorsun; yine de gözün telefonda... Onun seni hiç görmediğini, görmeyeceğini biliyorsun... Gönüllü kayboluyorsun fotoğraflarında...

Diri diri ölmek bu demek değilse, benim bildiğim her şey silinsin, yaptığım bütün tanımlar çöpe atılsın. Üstelik bir mezarım bile yok...

 




7 yorum:

  1. Çok üzgünüm...Allah sabırlar versin adalet yerini bulsun.

    YanıtlaSil
  2. Yazmana çok sevindim fidan, evet bi yerden başlaman gerekli. Bu başlangıcın olsun yazmayı hiç bırakma. Sezen abla öldükten sonra mücadelene yakından tanık oldum yapabildiğim kadrıyla destek verdim umarım adalet yerini bulacak ve biz hep birlikte derin bir nefes alacağız. Bu arada yorum yazmak için bağlantıyı tıkladığımda yeniden yönlendirme uyarısı veriyor epeydir girmiyorsun haberin yoktur diye söylüyorum. Kendine dikkat et güçlü dur, yanındayız ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Yazmasam deli olacaktım..." kıvamına evrilmeye başladım zaten. Desteğin için minnettarım, çok teşekkür ederim. Yeniden yönlendirme ne bilmiyorum; ama internetten araştırır hallederim. Uyarı için ayrıca teşekkürler. Ve evet, adalet yerini bulduğunda hep birlikte sevineceğiz inşallah...

      Sil
    2. Benim okuma listemde böyle bir sıkıntı yokmuş baktım da, linki tıklayınca direkt adrese gidiyor. Acaba senin tarayıcında mı sorun var?

      Sil
  3. Yeniden yazdığını bu gece fark ettim Fidan kızım. Okudum, seni anlıyorum demekten arlanırım. Ancak sen anlar ve anlatırsın bu acıyı. Senin bir yerin eksik şimdi, anladığım kadarıyla da hiç tamlanmayacak. Çok acı kızım. Tek bir yaşam hakkı elinden alındı Sezen'in. Geride üç yavrucak...
    Vatan iflas etmek üzere. Adalet diye bir şey yok. O ahlaksız adam inşallah geberir. Ya da içerde gebertirler.
    İnan kalem tutuldu. Yazamıyorum senin acını dindiremeyeceğini bildiğim hiçbir şeyi... Boşuna çünkü...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yazmakta çok zorlanıyorum Ece Hanım. Sizden iyi kimse anlayamaz zaten çektiğimi... Hepsinin farkındayım, olsun benim biricik melek ablama kardeşlik vazifem bu. Elimden ne geliyorsa sonuna kadar yapacağım. Kanunlar Ali efendiye başka Sezen'e başka mıydı? Sezen asla yapmazdı; ama bir insan öldürseydi böyle mi olacaktı? Bunu hazmedebilmem mümkün değil. Kendim için de yapabileceğim Söz Sanatı'na az da olsa zaman ayırmak... Bloğumu çok yalnız bıraktım...

      Sil

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *