17 Mar 2019

Hastane Günlüğü

08.02.2019, Zekai Tahir Burak / Perinatoloji Yakın Bakım

Bir deftere yazmayalı o kadar oldu ki... Aslında şu an, kağıdı kalemi elime almışken bile ne yazacağımdan, nasıl yazacağımdan emin değilim. Elim, gözüm klavye tuşları, bilgisayar ekranı arıyor. Bu defteri oğlumla konuşmak için istedim; ama elim varmıyor. Onu da kaybetmekten korkuyorum. Adını yazsam, seslensem gidiverecekmiş gibi...

22.02.2019 ZTB / PYBT

Çocuk,
ablanı kaybettiğimde, açıkçası ne kaybettiğimin ne yaşadığımın çok da farkında değildim. Bildiğim tek şey, kötü bir şeyler olduğuydu. Hasta ve mutsuzdum. Günden güne şişiyordum. Her şeyden tiksiniyor, her
gün öğürüp kusuyordum. Saçlarım dökülüyordu ve belime inen güzelim saçlarımı kısacık kestirmek zorunda kalmıştım. Seni istemiyorum diyordum ona, seni ben istemedim... Bana neler yapıyorsun böyle, def ol çık hayatımdan... Kendimi düşünüyordum evet; çünkü olanlar benim için o kadar yeni ve yabancıydı ki... Sonra o gidince anladım ne büyük bir yanlış yaptığımı. Korumam gereken oydu. Onun için endişelenmeliydim, kendim için değil. Sanırım ben ablanı, onun annesi olmayı hak edemedim. Hırçınlığıma, bencilliğime, şefkatsizliğime 28 hafta dayanabildi kızım. Peri kızını hak etmedim ben...
İşte bu yüzden, senin için yapabileceğim her şeyi yapmak istiyorum. Ve sana yemin ederim ki en başından beri bütün gücümle bunun çabasını veriyorum. Bazen umutsuzluğa kapılıyorum; çünkü bu kadar ilerlemişken bir şey olacak korkusu beni yiyip bitiriyor...

Oğlum, Yunus Emre

Ben güçsüz ya da korkak biri değilim. Sadece bu geçen 2 yılda yaşadıklarım beni çok hırpaladı. Aslında yumuşatmadan söylemem gerekirse 'mahvetti.' İnan övünmek için söylemiyorum; ama annen güçlü, dirayetli, inatçı bir kadın. Birlikte üstesinden geleceğiz ve sen, ben, baban, Karaböcük mutlu bir hayat süreceğiz. Baban her gün ziyaret saatlerinde hastaneye geliyor. Tıpkı evimizde, her zaman her yerde olduğu gibi etrafımızda fır dönüyor. Seni seviyor, bize destek oluyor. Biliyorum bütün bunların farkındasın. Sevgili güzel çocuk, bu yüzden biraz daha sabırlı olmanı, biraz daha dayanmanı rica ediyorum senden. Dünya bir yana, sen bir yana. Şu an, sağlıkla güzellikle hayata gözlerini açmandan daha önemli hiçbir şey yok. Bunu hisset yavrum ve bugüne kadar nasıl gerçek bir savaşçı gibi durduysan yine öyle dur.

Çok, çok güzel günlerimiz olacak anneciğim. Şimdilerde onları inşa etmekle meşgulüz o kadar.

26.02.2019 ZTB / PYBT

Oğlum, Yunus Emre'm

Az kaldı biliyorsun değil mi? Bir yandan heyecan, sevinç içindeyim; öte yandan her zerremle korkuyorum. Kıpırdadın mı? Kıpırdamadın mı? İyi misin? Stresli misin? Kilo alıyor musun? Ciğerlerin gelişti mi? Bende, bedenimde olan bir şey sana zarar veriyor mu? Daha bir sürü soru kemiriyor beynimi. Sakin kalmaya çalışıyorum. Hala anne olacakmış gibi hissetmiyorum kendimi. Yetersiz görüyorum. Aslında biz seninle çok iyi arkadaş oluruz gör bak. Herkesten daha iyi anne, daha iyi arkadaş olabilirim ben; ama ablanı kaybetmek ve bunun benim yüzümden olduğu duygusundan kurtulamamak korkak biri yaptı sanırım beni. Her şeyin doğrusunu yapmaya çalışmaktan o kadar yoruldum ki oğlum... Ve her şeyi anlamaktan... Anlamak, bilmek; ama doğruyu yapacak, yayacak güce, fırsata sahip olmamak çok korkunç. Bana benzemeni istiyor muyum emin değilim. Aslında sadece mutlu ve neşeli biri olmanı istiyorum. Ben olamadım çünkü. Ya da tam olamadım diyelim. Babana benze istiyorum bir yandan. Sana onun adını veriyorum yavrum. Daha uygun, daha güzel bir isim düşünemiyorum. Hastaneden yazıyorum yine. Bana kalsa -inşallah- seni kollarıma almadan şuradan şuraya gitmek istemiyorum; ama zaman ne gösterecek gerçekten bilmiyorum. Bugüne kadar birlikte güzel direndik. Mutlu sonumuza ulaşana kadar sık dişini benim güçlü, güzel çocuğum. Peri bizimle bunu unutma. Güçlü olmayı bize o öğretti. Seni de onu da çok; ama çok seviyorum...

27.02.2019 ZTB / PYBT 

Kuzum,

Senden başka hiçbir şey dikkatimi çekmiyor desem ? Az önce hıçkırıyordun, hatta şimdi de hıçkırıyorsun :) Kim bilir ne kadar güzelsin. Sen çok şanslı bir çocuk olacaksın biliyor musun? Çok güzel bir ailen ve yaşamın olacak. Bütün bunlar senin için oğlum. Bütün bu çaba, direnç, kavga dövüş... Bütün bu umut, bekleyiş, heyecan... İyisiyle kötüsüyle geçen 36 hafta 3 gün... Daha şimdiden o kadar çok şeyi değiştirdik ki senin için... Harika bir baban var yavrum. Annen de fena sayılmaz hani. Hiçbir çocuk güzel gelmiyor bana. Yaşama olan bencil iştahları, sonsuz şımartılmışlıkları, hep isteyen hep bekleyen halleri, doyumsuzlukları, sadece biraz büyüdüklerinde bile dönüştükleri o hilkat garibesi halleri... Biz seni elimizden geldiğince güzel ve mutlu bir insan olarak yetiştirmek istiyoruz. Ben mesela, hayvanları yemeyen, sömürmeyen, onları sadece seven, şefkat dolu, mücadeleci biri olmanı öyle isterdim ki. Ama, bunu kendim başaramamışken senden beklemeye hakkım var mı bilmiyorum. Her şey bir yana, mutsuz oluyorsun oğlum. Hayata, dünyaya, insanlara yabancılaşıyorsun. Bütün dünya sırtını hayvanlara yaslamış, kanları ve gözyaşlarıyla beslenip yaşıyorken mücadelen, çaban o kadar küçük kalıyor ve sen kendini o kadar çaresiz hissediyorsun ki... Bencil olmadan bu dünyada yaşamanın olanağı yok sanırım. Kendi küçük dünyamızda mutlu olmanın bir yolunu bulacağız bebeğim. Seni çok seviyoruz. Sağlıkla, güzellikle gel yavrum...

28.02.2019 ZTB / PYBT

Kuşum, günaydın

Hiçbir anını kaçırmak istemediğim kadar güzelsin biliyorsun değil mi? Her kıpırtını, her hareketini yakalamak istiyorum; ama ne mümkün tabii ki. Beni anlamıyorlar Yunus Emre. Evham yaptığımı sanıyorlar, panik olduğumu, gereksiz stres yaptığımı. Yapmıyorum oğlum. Hatta hissettiklerime göre öyle güçlü, öyle dirayetli duruyorum ki görsen benimle gurur duyarsın. Benimle gurur duyacağın çok şey var inan. Babanla da öyle. Hala heyecanımı, sevincimi dizginlemek zorunda hissediyorum kendimi. İnsanları ekseriyetle sevmiyorum oğlum. Bu onlara karşı iyi ve nazik biri olma çabamı engellemiyor; ama onları sevmemi de sağlayamıyor. İçimdesin, çok şükür canlısın, buradayım anne diyorsun. Yine de kendimi yapayalnız hissediyorum. Güçsüz, yetersiz. Herkesin kendini en özel, en muhteşem, en eşsiz zannetmesinden ve öyle davranmasından bıktım. Her zaman en kenarda, en alçakgönüllü olmaktan bıktım. Hem aptal hem de cehalette direten insanların daima şanslı çıkmasından, yırtmasından bıktım. Dilediğim gibi olacak mı bundan sonrası, bilmiyorum. Çabalıyorum, çok çabalıyorum...

01.03.2019 ZTB / PYBT

Yunus Emre, ismini sevdiğim...

Kırlangıcım... Bak birlikte sağ salim kaç ayı devirdik. 9. aya girdik oğlum. Bahar da geldi. Her şey çok güzel olacak buna inan ve dayan. Baban dün senin için hastaneden çıkış takımı aldı. Aslında cinsiyetçi biri değilimdir; ama adettendir diye eşyaların mavi mavi. Doğduğun zaman odanın kapısına ya da yatağımızın baş ucuna hoş geldin bebek süsleri asacağız inşallah. Ne yazık ki korkularım hala sevincimi bastırıyor. Hala dolu dolu, güle oynaya bekleyemiyorum seni. Ama, çok güzelsin bunu bil. Karnımdaki kıpırdanışların, vuruşların, dönüşlerin, taklaların... Güzel bir ailenin güzel yürekli güzel yavrusu olacaksın. Derdimize deva olacaksın. Kalbimize şifa olacaksın. Her saniyeni aklıma kazımaya çalışıyorum. Karnımda olduğunu bilmeye, hissetmeye doymuyorum. Senin için inat ediyorum, gitmiyorum. Zekai Tahir Burak Hastanesindeyiz oğlum. PYBT'de yatıyoruz. Perinatoloji Yakın Bakım yani riskli gebelik. Buradaki sağlık görevlileri geçen seneki halimi görseydi herhalde beni zorla tutarlardı burada. Peri'ye öyle yük bindirmişim ki... Yiyip içtiklerimle, endişelerimle, korkaklığımla, bencilliğimle hatta... 'Seni istemiyorum!' diye karnıma vurduğumu hatırlıyorum. Delirmiş olmalıyım. Kan kusuyordum. Doğru dürüst yiyip içemiyordum. Ve hasta olduğu için kızıyordum ona... Beni bırakıp gidene kadar ne bulantım bitti ne kusmam. İtiraf ediyorum, kabus gibiydi. Bunu yazmak benim için hiç kolay değil. Utanıyorum da; ama gerçek bu işte. Kabus gibiydi. O günlere dair ne yazdıysam hepsini sildim. Fotoğraflarımı da. İyi mi yaptım kötü mü bilmiyorum. Bir şeyleri silmek tabii ki ablanı bana unutturmadı. Dünyada daha büyük acılar, daha derin yaralar olduğunu da biliyorum; ama umursamıyorum. Kendi acılarımdan başka yanıp kavrulduğum tek şey hayvanlara yaptıklarımız. Keşke vegan kalabilseydim. Keşke sen içimdeyken kansız, sömürüsüz besleyebilseydim seni de kendimi de. Beceremedim. Alışkanlıklarım ağır bastı. Açıkçası, uğraşamadım, yenişemedim insanlarla. Zaten sevmiyordum onları. Hayvanlara ne yaptıklarını bile bile, bundan hiç rahatsız olmadıklarını hatta durumdan gayet hoşnut olduklarını görünce iyice çektim kendimi. İnsanlarla yaşamayı, toplumun bir parçası olmayı, en basit en doğal bir arada yaşama kurallarını unuttum. Ben mecbur kaldım oğlum. Zulüm öylesine baskın ve yaygındı ki ya görmezden gelecektim ya da delirecektim. Yaşamayı seçtim; çünkü gücümün sınırlarına dayanmıştım. Bunları sana neden anlatıyorum? Benim kötü ve vahşi biri olduğumu düşünmeni istemiyorum. Vicdanım rahatsız ediyor. Bir yanımla hala hayvan zulmünden el etek çeken o Fidan olmak istiyorum. Çocuğumu gerçek bir hayvan dostu olarak yetiştirmekti hayalim... Nasıl yapacağımı bilmiyorum. Hele bir sağlıkla gel. Güzellikle gel. Sonrasına sonra bakarız yavrum. Seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Seni daima iki kişilik, çok seveceğim...

02.03.2019 ZTB / PYBT

Canımın içi günaydın. Sabah 6'da ayaklandık, kahvaltı ettik. Kalp atışlarını dinledik. Birazdan da doktor gelecek. Eve mi döneceğiz, burada mı kalacağız belli olacak. Benim gönlüm tabii ki senin iyiliğin, güvenliğin için burada kalmaktan yana. Bu noktaya kadar gelmişken eve gidip evhamlarda, korkularda kaybolmak istemiyorum. Açıkçası aylardır diyet yapmaktan da çok sıkıldım. Ama, sana kavuşacağım günü hayal ettikçe dayanmaya devam ediyorum. Hele bi gel, sağlıkla büyü, birlikte neler neler yiyip içeceğiz.

Yunus Emre, canımın içi

Her ne kadar bu satırları ben yazıyor olsam da, babacığın her an her saniye bizimle. Senin için, bizim için deli gibi koşturuyor. Şımarmasın diye bunu ona söylemiyorum :) Ama, elinden gelenin fazlasını yaptığını bil.

Bir yandan sabırsızlanıyorum, hemen sağlıkla kavuşalım istiyorum. Bir yandan da karnımda olmana, kıpırdanışlarını hissetmeye bayılıyorum ve bitmesin istiyorum. Gözümün bebeği, Allah'ın izniyle az kaldı. Hem de çok az. Daha şimdiden yaşadığım sıkıntıları unuttum ve yalnızca güzelliğinle, neşenle doluyum. Mutlu bir ömrün olsun çocuğum. Bizimle geçireceğin musmutlu bir ömrün olsun.

04.03.2019 ZTB / PYBT

Ah sen yok musun sen... Bu sabah pek sesin çıkmadı, ta ki baban gelene kadar. Beni çok korkuttun ve bu korkmalara bir türlü alışamadım. Kıpırdasan bir türlü, kıpırdamasan bir türlü... Öyle olsa niye oldu? Olmasa niye olmadı? Ama, az kaldı oğlum, ne olur biraz daha sık dişini. Seni seviyorum çocuk. Çok seviyorum. Hepimiz çok seviyoruz...

05.03.2019 ZTB / PYBT

Yunus Emre'm

Hastanedeki 9. günümüz. İnşallah, kısmet olursa, bu defa kucağımızda seninle döneceğiz eve. Günler bir an önce geçsin istiyorum. Sana sağ salim kavuşmak, eskisi gibi fit, aktif ve güzel bir kadın olmak istiyorum. Ve tabii ki tazecik bir anne. Kuzum, bu sabah pek keyiflisin maşallah. Senin halin bana da yansıyor. Ben de keyifleniyorum, mutlu oluyorum, güçleniyorum. Yine de galiba sabrımın son demlerindeyim oğlum. Son zamanlarda bir aksilik çıkacak diye ödüm kopuyor. Tek istediğim seni içimden sağ salim çıkarıp almaları ve kucağıma vermeleri. Bunun ne kadar zor bir bekleyiş olduğunu anlatamam. Geçen sene Nisan'ın 21'inde dünya başıma yıkılmıştı sanki. Bir daha hiç 'normal' olamayacağımı sanmıştım. Hiç gülmeyeceğimi, hiç umutla bekleyemeyeceğimi... Ama, seni bekliyorum işte. Endişe ve stres içinde olsam da mutluyum, umutluyum. İçimdeki varlığın bana dirayet veriyor.

Hastanede olmak zor oğlum. Yoruldum, bezdim. Tek dayanağım sana sağ salim kavuşacağım günün hayalini kurmak. Ağlamayacağım yavrum. Ya da ağlasam da inşallah bu sadece mutluluktan olacak. Seni çok seviyorum çocuk...

06.03.2019 ZTB / PYBT 

Canım, bugün hastanedeki 10. günüm. Öncekilerle birlikte sayarsak 20. günüm. Doktor bugün 1 hafta sonra ameliyatı konuşabiliriz dedi. Ona, çok endişeli olduğumu söyledim ki gerçekten de öyleyim. Seni içimden sağ salim, capcanlı çıkarmalarını çok; ama çok istiyorum. İki gündür durgunsun oğlum. Üzüyorsun beni, korkutuyorsun. Baban dün öğlen gelemedi, akşam geldi sağ olsun. Sen de onu özledin değil mi? Allah başımızdan eksik etmesin, dağ gibi bir baban olacak arkanda inşallah. Bildiği her şeyi öğretecek sana. Ben de onu tanıdığım günden beri sırtımı ona yasladım. Ve hiç; ama hiç yarı yolda kalmadım oğlum. Sen de kalmayacaksın inşallah. Hastanedeki insanlardan, buradaki olaylardan bahsetmek istemiyorum; çünkü mutlu sonumuza kavuştuğumuzda hepsini bir çırpıda unutacağım. Bir dolu tuhaf, bencil, şımarık insan. Bu yaşa kadar hiç mi bir şey öğrenmemişler, hiç mi sıkıntı çekmemişler, herhangi bir güçlüğe göğüs germemişler anlayamıyorum. Anlamak da istemiyorum yavrum. Seni bağrıma basıp buradan gitmek istiyorum. Sabır diyorum bu yüzden de kendime. Sabır... Sabır...

13.03.2019 ZTB / PYBT

Oğlum, yine hastanedeyiz :) Ne zaman çıktın da ne zaman yattın anneciğim diye soracak olursan bu 1 haftayı evde geçirdik. Acele mi ediyorum, sana haksızlık mı ediyorum bilmiyorum. Kafam karmakarışık. Gelmen için senden bir işaret mi beklemeliyim, yoksa bu kaybetme korkusuyla hislerime güvenip seni karnımdan sağ salim almaları için ısrar mı etmeliyim bilmiyorum. Az önce 3 kilo 270 gram olduğunu öğrendim bebeğim. Dünyalar benim oldu. Sabrım, dirayetim tükenmek üzere; ama her şey kavuşacağımız o mutlu gün için. Biraz daha Yunus Emre'm... Biraz daha sabır...

14.03.2019 ZTB / PYBT

Selam sevgili 3 kilo 354 gramım. Maşallah sana... Birlikte geçirdiğimiz 38 hafta 4. gün. Artık inşallah kavuşmamıza sayılı gün kaldı. Aksi gibi hasta oldum bebeğim. Aksırıp tıksırıyorum, burnum akıyor, kendimi pek iyi hissetmiyorum. Eve gidip birkaç gün dinlenip geri mi gelsem diye düşünüyorum. Biliyor musun direncim kırıldı. Yoruldum, sıkıldım... Böyle hissettiğimde hep kavuşacağımız anı hayal ediyorum, biraz daha dayanabiliyorum o zaman. Yeter ki sen iyi ol. Yeter ki sen ailemize sağ salim gel Yunus Emre'm.

Hastanede geçen 23. günümüz. Dün biraz fazla hareketliydin. Doktorlar endişelendi, beni de endişelendirdiler. Ah yavrum dedim. Kıpırdasa dert kıpırdamasa dert :) Senin vereceğin derdi seveyim kuzum... Sabırla, sabırsızlıkla, umutla, heyecanla dünyaya geleceğin anı bekliyoruz. Ve seni çok; ama çok seviyoruz...

( Umarım, mutlu son yazısında görüşmek üzere...)



3 yorum:

  1. Çok hislendim okurken.
    Diliyor ve umuyorum Fidan kızım.Allah yardımcın olsun...

    YanıtlaSil
  2. Duyguların yine kalbinden satırlarına taşmış. Bu çetin yolda sana ve eşine sabır diliyorum canım benim. Neredeyse yolu sonuna gelmişsiniz , dört gözle güzel haberlerini bekliyorum. sevgiyle kal..

    YanıtlaSil
  3. Sözcüklerini çok özlemişim Fidan.Oğlunu sağ salim kucaklayıp mutlulukla büyüteceksin biliyorum.Lütfen ilk fırsatta yazmaya başla bizi güzel yazılarından ve şiirlerinden mahrum bırakma.

    YanıtlaSil

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *