biz seninle ayrı dünyaların insanları değiliz
biz ayrı dünyalarız
senin neon ışıkların, sarhoş akşamların
kalabalık sofraların var
herkes gibi olduğun gürültülü zamanların
herkes gibi söylediğin usta yalanların var
sen hep bir göçebenin rüzgar kanatlarıyla yaşarsın
hızına yetişilmez yolculuklarının
ne zaman baksam uzaktasın
ne zaman özlesem yok
bir merhaba için bin yıl bekletirsin
gelsen gelemezsin gel desen diyemezsin
ne zaman baksam yabancısın
ne zaman özlesem yok
ayrı dünyaların insanları değiliz biz
ayrı dünyaların kendisiyiz
şarkılarımız başka telden çalar
acılarımız bile ilgisiz
çocuk musun nesin yüz yaşında
büyümeye hevessiz
hep bir oyun sevdasında, hep bir kaç-kovalamaca
yorgunum diyorum
durup beklemenin yorgunuyum
sıkıcı oyunlarının, kuytu adımlarının
arkası yarınlarının...
yorgunum, oyuncağın değil yorgunluğum
durgun eylül akşamlarının
kasvetli kış sabahlarının
tatsız alışkanlıklarının soytarısı
değil benim yorgunluğum
sokulma bir daha yalnızlığıma
görünme sularımda belli belirsiz
biz seninle ayrı dünyaların insanları değiliz
ayrı dünyaların ta kendisiyiz
senin her şeyi avucunda tutmaya niyetin
benim kaybetmeye hünerim var
oyunlara, yarışlara, gizemlere hevesim yok
bir belirsizliğe yürüyesim hiç...
istedim evet
bekledim evet
ama tükendi
çağırma beni
ben de çağırmam
gelme çağırırsam