...Ve esmer bir kadın
ortalıkta ne kadar umut varsa süpürdü gitti. Çocuklar oynamıyor, erler güçten
kesilmiş. Barakalar yağmur yemiş, ahşaplar çürük. Sessizlik alimallah,
hepsinden beter.
Katarlar geçiyor sıra sıra düşlerden. Neden helak olduğunu bilmediğim bir
kavim, bir çığlıkta serildi. Günahlardan olan deniz, yükseldi bir çırpıda.
Acılardan olan kayık devrildi. Gitmek evet, bir Nuh olup bir bedevi bir
günahkar antik yüz. Sureti aslından bihaber kafileler. Katarlarla yüklü sünepe
gece, sustu.
O papatya artık bıktı, koparılıp atılmış yapraklarını aramaktan. Hep seviyor
hep sevmiyor, ona soran yok. Herkes adil bir aşka düşmenin derdinde, adil olan
yok. Gece katarlarla yüklü, sünepe gece. Ayran gönüllü çocuklar çiçekli böcekli
zarflar kapatıyor. Dili kesilen aşka kesiyor. Aşka kesen aşktan kesiliyor. En
çok seven ne rüyalar görürmüş hepsi muamma. Ve güneşte kavrulmuş bir köylü acılar sırtlanıyor. Kavgalar sırtlanıyor. Delik
deşik olmuş avuçları, sert çizgiler kaplamış dört yanını. Emek vermiş, onur
vermiş, yemin vermiş ölmemeye, yalnız doğmuş yalnız yaşamış yalnız ölmeyecek
ant içmiş. Ant içmiş, ölmeyecek.
Yağlı, kirli saçlarıyla rüzgar bekleyen bir kız, halka halka kuşanmış gökkuşağı
renklerini. Ne güzel ne de çirkin. Tapar gibi sevilecek kadar ağlamış sadece. Sadece
gözbebeklerinde henüz uyanmış bir güz, bakıyor öylesine.
Aşktan da söz edelim. Sizin varsa mutlu biten bir tane hay hay söz edelim. Bizim yok.
Katarlar geçiyor sünepe düşlerden sıra sıra. Bilgece şarkı söyleyen ihtiyar bir
kadın dalıp gidiyor şafağa. Yolun tenhası ömrün tenhasına çok benziyor. Susuyor
bir an. "Ben bu ömrü neye verdim biliyor musunuz?" diye soruyor.
Bilen yok. İhtiyar da söylemiyor. O hep yalnızca sorar.
Toprağa bahane çok. Uykuya da. Birçok ağaç ortak bir yasla eğildi bu gece,
birçok yıldız aynı saygıyla söndü. Gırtlağından kesilmiş bir baş savruldu orta
yere. Katarlar durdu. Kadınlar sustu. Erler güçten kesilmiş. Çocuklar
oynamıyor. Kan kokusu bu.
Ve esmer bir kadın ortalıkta ne kadar umut varsa süpürdü gitti…
"Herkes adil bir aşka düşmenin derdinde, adil olan yok" çok güzel Fidan. Belki adil olmayı başarabilirsek aşklar da adil olmaya başlar.
YanıtlaSilHiçbir şeyde adil olamadığımız gibi aşkta da olamıyoruz... Dediğin gibi, önce genel olarak adil olmalıyız ki aşkta adalet bekleyelim.
Sil