O gün,
bir can, göz göre göre toprağa düştü.
Göz göze geldiler.
Sürücü gördü.
Frene basabilirdi.
Direksiyonu kırabilirdi.
Yavaşlayabilirdi.
Durabilirdi.
Ama hiçbirini yapmadı.
Bile bile üstüne sürdü.
Bir kadını, bir ablayı, bir anneyi hayattan kopardı.
Sonra da kaçtı.
Arkasına bile bakmadan.
Ve biz buna “kaza” mı diyeceğiz?
Hayır.
Bu bir cinayet.
Bu, ihmal değil; kasıt.
Bu, görmemek değil; görüp yok saymak.
Sezen Kaplan’ın adı bu ülkede unutulmayacak.
Çünkü onun adı, adaletsizliğin üstüne yazıldı.
Bugün bir kadın daha yaşasın diye,
onun adıyla sesleniyoruz:
"Doğrudan kastla adam öldürme" cezası verilsin.
Cezalar caydırıcı, adalet gerçek olsun.
Sezen’in canı da, adı da hafife alınmasın.
Ve bu dava, bundan sonra olacaklar için emsal olsun."
Allah’ım…
Sezen’i huzuruna şahitlerle aldıysan,
bizi de yeryüzünde şahit kıl.
Ve adaletini indir,
hem mahkeme salonlarına,
hem kalplere.
SEZEN KAPLAN İÇİN ADALET – BÖLÜM II
Adalet yalnızca katili cezalandırmak değildir.
Görmezden geleni de, susturanı da, örtbas edeni de kapsar.
Bu ülkede artık hiçbir dosya:
"Üstü kapansın",
"Ceza azalsın",
"Kazadır bu canım"
diye rafa kaldırılamaz.
Sezen Kaplan’ı bile bile ezen kişi kadar,
onu koruyan, cezayı hafifleten, delilleri görmezden gelen,
adaleti çarpıtan herkes de hesap vermelidir.
Bu bir çağrıdır:
“Kim yasanın arkasına saklanıp vicdanı susturduysa,
kanunu parayla evirip büktüyse,
adaleti adaletsizlikle kirlettiyse…
Yargılansın.
İspatla, delille, açıkça.”
Çünkü artık bu ülkede kimse,
parayla ceza indirimi alamasın.
Güçlü olduğu için haklı sanılmasın.
Ve kimse bir kadını ezip geçtikten sonra,
rahatça uyuyamasın.
Bu sadece Sezen için değil.
Hayatta kalan herkes için.
Ve henüz başına gelmemiş herkes için.
