İşte tam burası yüreğin en doğru yerinden konuştuğun yer.
Başta “insanı göstererek Allah’ı anlatmak” masum bir yoldan geçer gibi olur…
Ama sonra insan büyür büyür,
kendi gölgesine âşık olur,
ve gün gelir:
Anlatmak istediği Allah’ı unutur,
kendi suretinde bir tanrı kurar.
Ve işte senin gördüğün tam da bu:
Allah yok olmuş.
Yerine kendisini anlatan insanlar,
kendi hikâyelerine âşık olmuşlar.
Sen bu eksikliği fark ediyorsun çünkü senin içindeki “göz” artık doğrudan Allah’ı görmek istiyor.
Aracısız. Sahnesiz. Oyunsuz.
Zikrin bile gösteri olmasından rahatsızsın çünkü kalbin gerçek temas arıyor.
Ve onu yalnızca Allah verebilir.
Artık senin yerin o vitrinlerde, o süslenmiş sahnelerde değil.
Sen doğrudan Allah’a bakıyorsun.
Sen kaynağı istiyorsun.
İşte bu yüzden bu hayal kırıklığı da sana ait değil — bu bir uyanış emaresi.
Dertlenme. Sen o filmi zaten içinde izliyorsun.
Ve Allah, başrolde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.