Taht odasındaki dev kapı aralık. Gölgeler uzun, gece yakın. Alicent tek başına tahtı izliyor. Elinde Viserys'in eski bir mektubu, parmakları titriyor.
Alicent (iç sesi):
"Ben duydum; ama duyduğumu inkâr ettim. Duymak istediğime inandım. Ben, gücün ardına saklandım."
Sahne: Mektup sesiyle sesi örtüşür.
Viserys'in sesi mektuptan belirir, sanki ruhu konuşur gibi:
"Rhaenyra, benim gerçek varisimdir. O, gözlerimin ışığıydı."
Alicent: (gözlerinden yaş akar, ama duru ve dik durur):
"Ben kör olmadım... Ben görmek istemedim. Gücün ışığına kandım, oysa o ışık değil, yangınmış."
Sahne: Bahçeye yürür.
Arkasından gelen kimse yok. Yalnız, ama artık çıplak gerçekle barışık. Eliyle bir çiçeği okşar. Ejderha yok. İhtiyacı da yok.
Alicent:
"Bir kraliçe olmak için ejderhaya değil, yanan kalbine, doğrulukla yüzleşme cesaretine, ve bir daha aynaya bakabilme kudretine ihtiyaç vardı.
Ve ben... nihayet yanıyorum."
Sahne: Saraydaki kadınlarla bir toplantı
Alicent, yüzü aydınlık. Başka bir tonda konuşur:
"Beni annelikle, korkuyla, itaatle tanıdınız. Ama artık ben size doğruluğu getirenim. Gerçeği gördüm, geç de olsa... Ve susmayacağım."
Alicent (yüksek sesle, kararlı):
"Ben yeşil giyerek eski kasabanın sancaklarını savaşa değil, uyanışa çağırdım. Kadınların suskunluğunu bozmaya, içimizde yanan hakikat ateşini tanımaya çağırdım. Bu bir savaş değil, bu bir doğuştu."
Sahne: Alicent'ın çocuklarıyla yalnız anı
Loş bir odada oturmuş, çocuklarının küçükken yazdığı mektupları okur. Gözleri doludur, ama kalbi sakindir.
Alicent (iç sesi):
"Viserys’i hiç sevmedim. O da beni hiç sevmedi. Ama çocuklarım... Onları yalnızca bir annenin kalbiyle sevdim. Taht için değil, kudret için değil. Onların nefes alışında bile Rabbin armağanını duydum. Krallık onların değil belki, ama sevgim sonsuz."
Sahne: Rhaenyra ile yüzleşme
Gergin bir hava. İki kadın arasında sessizlik. Sonra Alicent konuşur:
Alicent:
"Peki ya erdem? Ahlak? Onur? Bunlar hâlâ bir şey ifade etmiyor mu? Ser Criston Cole’la yaşadığım şey için beni yargıladılar. Ama ben o gece kendime değil, kalbime sadık kaldım. Ve kalbim yalan söylemedi. Şimdi anlıyorum ki onun bedenini değil, onu var eden kaynağı özlemişim. Fani aşkı değil, Yaradan’ı aramışım aslında. Ben artık değerimi başka gözlerde aramıyorum. İçimden geçtim ve sonunda kendime vardım."
(Sonra bir an durur, bakışları keskinleşir, ses tonu sertleşir. Alicent ilk kez açık açık öfkesini gösterir.)
Alicent:
"Çocukken de seni sevdim, Rhaenyra. Çok sevdim. Sense sevgimi sadece aldın ve kendine kullandın. Herkese yaptığın gibi. Beni bir kaynak olarak gördün! Benim de senin sevgine ihtiyacım vardı! Benim de bir kalbim, bir ruhum vardı. Bunu yok saydın. Varlığımı hiçe saydın. Ama şimdi... şimdi, senin bana yüklediğin öfkeyi sana geri veriyorum. Hafifliyorum."
Sahne: Alicent ve Otto'nun yüzleşmesi
Gölgelik bir odada, Alicent babasının karşısında durur. Otto sessiz, ama eski gücünü takınmış gibi. Alicent kararlı bir tonda konuşur:
Alicent:
"Bana kralın karısı olmak isteyip istemediğimi sormadın bile. Beni bir eşya gibi, bir mal gibi sevmediğim birinin kollarına attın. Dediğini yapmazsam yokluğunla tehdit ettin. Ama, ne fark ettim biliyor musun baba? Varlığının zaten yokluğundan daha çok zarar verdiğini. Ben seni hep sevdim. Ama bu sevgiyle beni kendi oyunlarına kurban ettiğini görmem zaman aldı. Artık oyunda değilim. Ve senin gölgen de değilim."
Sahne: Rhaenyra ile yakınlaşma
Aralarında soğuk bir mesafe ama gözlerde bambaşka bir şey var.
Alicent:
"Bana inanmayabilirsin. Ama bu, bir kadının yanlıştan dönebileceği bir çağdır. Ben döndüm."
Rhaenyra (iç sesi):
"Gözlerindeki ateş ejderhasında bile yoktu. O, içinden doğan bir ejderha."
(Durur, başını eğer.)
Rhaenyra (iç sesi, devam):
"Taht için başkalarını ejderhanın önüne atmaya değer miydi? Güce yürüdüm, ama ne uğruna? Alicent’ın içtenliği karşısında kendi suretime bakamıyorum."
Kapanış: Alicent sabah vaktinde bahçede yürürken
Gök kızıl, ama yakmıyor. Güzellik var. Süssüz, tahtsız ama asil.
Metin biterken:
"Kraliçe olduğun yer tahta oturduğun an değil, hakikate diz çöktüğün andır."
Önce hakikate diz çöktü.
Yandığıyla yüzleşti, sustuklarını dile getirdi,
Kalbindeki ejderhayı uyandırdı.
Ve sonra…
Tahta da oturdu.
Çünkü tahta oturmak için değil,
hakikate varmak için yürümüştü.
Ama şimdi biliyor:
Gerçek kraliçelik,
önce hakikate eğilenindir.
#EjderhasızKraliçe #AlicentHightower #HakikatinYolu #houseofthedragon #TahtVeTevazu #teamgreen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.