Eyüp Kaplan, ablam Sezen'in görücü usulü evlendiği kocasıdır maalesef. Gerçekte öyle değilse de kağıt üzerinde hala öyle olduğu için, yapmaması gerekip yaptıkları, yapması gerekip yapmadıkları yanına kar kalmasın diye, söz uçacağı yazı kalacağı için siz değerleri, ahlaki normları ve vicdanı olan insanlara bu şahsın ablamın katledilmesindeki KOCAMAN payını anlatmaya karar verdim.
Sezen ablam evlenip aile görünümlü bu ilkel kabilenin arasına mecburen girdiği ilk günden beri, ne yazık ki kendi de farkında olmayarak bitmek bilmeyen bir manipülasyon ve değersizleştirmeye maruz kaldı. Varlık nedeni kocasına, kocasının kızkardeşlerine, anne babasına, 7 ceddine boyun eğmek, hizmet etmekmiş gibi bir algı ile babaevinden, ailesinden kilometrelerce uzakta yapayalnızlaştırıldı. Ülkemizde ne yazık ki birçok kadına yapıldığı gibi yok sayılarak, hiçleştirilerek bunu yazmak benim için ne kadar zor olsa da KÖLELEŞTİRİLDİ. Ablam dünyanın en naif, en sevgi dolu, sabırlı ve hoşgörülü insanı olduğu; yanan bir ağaçla, annesinden ayrı düşen bir kediyle bile empati yapabilecek kadar duyarlı bir kalbe sahip olduğu için kalbi böylesine katılaşmış, yalnızca kendileri ve dünyevi menfaatleriyle dolmuş insanlar için ideal bir kurbandı.
Ben kızkardeşi Fidan Dinç, evlendiği günden bu yana zaman zaman yalnızca bir misafir olarak, zaman zaman (son olarak da 28 haftalık kızımı karnımda kaybedip ruhen ve bedenen bitik olduğum bir süreçte) onun sevgiyle şefkatle dolu yüreğine, sıcaklığına, varlığına ihtiyaç duyarak defalarca yaşadığı yere gidip yaşamını görme olanağı buldum. Ablama ne yazık ki kendisine uygulanan değersizleştirme sürecinde normal gelmeye başlayan bir durumun içinde olduğunu üzülerek gördüm. Kocası Eyüp Kaplan eviyle, eşiyle ve hatta çocuklarıyla ilgilenmiyor, en temel ve basit aile reisi görevlerini dahi yerine getirmiyordu. Ablam, hiç ama hiç hak etmediği şekilde eskilerin, yırtıkların, yokluğun içinde yaşıyor AMA TOKGÖZLÜ VE EVİNE AİLESİNE BAĞLI BİR KADIN olduğu için bunda bir yanlış görmüyor ve ses çıkarmıyordu.Yıllarca kocasının ailesiyle bir arada yaşamak zorunda bırakıldı. Yıllarca kocasının kızkardeşlerinin dedikodularıyla, çiğlikleriyle, ayıplarıyla, hatta iftiralarıyla uğraştı. Yıllarca, hiçbir şey talep etmeden, elindekilerden de olarak bitmek bilmeyen bir psikolojik şiddete maruz kaldı. Bu zaman zarfında hem kendi çocuklarıyla en güzel şekilde ilgileniyor, hem zamanı ve gücü elverdiği ölçüde halkevlerinin açtığı kurslara (bilgisayar, el işi, terzilik, kuaförlük ) gidiyor, kısacası bulunduğu her yeri ve her anı usanmak, tükenmek bilmeyen bir mum gibi aydınlatıyordu.
Bir gün ablamın kocası olacak Eyüp Kaplan adlı şahıstan çok ama çok feci şekilde şiddet gördüğünü öğrendim. En büyük abim Mikail duruma kayıtsız kalamayarak Urfa'ya, ablamın yanına gitti. Sonradan kendisinden öğrendiğime ve hatta çektiği fotoğraflara göre Eyüp denen kişinin ablamı ve çocuklarını ahırdan hallice, içinde halı bile olmayan, dağ başı denecek bir yerdeki eve bırakıp 'Al sana ev!' demesi üzerine ablamın artık bu duruma isyan etmesi sonucu, elleri kırılası şahıs ablamı korkunç şekilde dövmüş... Abimizin yüreği Sezen ablamı ve çocukları orada o şekilde bırakmaya elvermediği için hep birlikte rahmetli babamızın evine, İskenderun İlçesi Gökmeydan Belediyesi'ndeki evimize döndüler.
Türkiye Cumhuriyeti'ndeki hiçbir mahkemenin bu sebeple yargılamayacağı; fakat ablamın katlindeki göz ardı edilmez boyuttaki payını hepimizin bildiği Eyüp Kaplan'ın ablamı ölüme sürükleyen süreçteki devasa rolü burada başlıyor.
Sezen ablam, çocuklarıyla birlikte rahmetli baba evinde, ruhu da bedeni de yaralarla kaplı bir halde, yeni bir yaşam mücadelesine girdi. Çocuklarına hem anne hem baba olmanın, namusuyla ayakta kalıp kimseye muhtaç olmadan geçinmenin, kalbi ne kadar kırık olursa olsun buna teslim olmadan elif gibi dimdik durmanın savaşına...
Ablamın bu şekilde geçirdiği 4 yıllık süreçte Eyüp Kaplan denen şahıs ne ablamı ne de çocuklarını arayıp sormamış, ne halde olduklarını umursamamış, tabiri caizse karısını ve 3 çocuğunu BİR KÖŞEYE ATMIŞTIR. İnsanları dolandıran, ablamı aldatan, ona şiddet uygulayan, ailesine yeryüzünde cehennemi yaşatan şahıs zaman zaman çocuklarını telefonla arayıp sözde hal hatır sorarak, boşanmak için kılını dahi kıpırdatmayarak, bir yandan da ablamı yok saymayı hatta aşağılamayı sürdürerek her bakımdan zaten yılgın ve yorgun olan ablamın psikolojisine oynamış, ablam yine ülkemizde her kadının başına geldiği üzere 'çocuklarımın babasıdır, belki pişman olur, belki düzelir, bazen çocukları telefonla arıyor belki ailesinin değerini anlar' düşüncesiyle ne yazık ki resmi olarak ayrılma işini ağırdan almış ve bu karakter fakiri şahsın eşi sıfatıyla vefat etmiştir...
Sezen Güler (resmiyette Kaplan) ! Yıllar önce senin için ne yazdıysam bunun misli misli olduğunu ispat ederek, çoğumuzun duymaya dahi sabredemeyeceği bir yaşam öyküsünün onurlu ve yılmaz bir savaşçısı olarak Hakk'ın huzuruna vardın. Bir katilin, sarhoş, bencil, baba parası ve mevkisiyle insanlıktan çıkmış ne acı bir tesadüftür ki baba soyadımız aynı olan ALİ GÜLER ise, bir katilin de sen hayattayken arayıp sormayan, hiçbir vazifesini yerine getirmeyen, GİDİP BOŞANMAYAN BİLE, sen bir zengin züppesi tarafından katledilince, para pul işleri dönmeye başlayınca sanki her şey normalmiş gibi, sanki sana hayat arkadaşlığı, yoldaşlık, kocalık, çocuklarına babalık yapmış gibi aniden ortaya çıkıp olmaz olası soyadına yaslanarak kan emici bir vampir gibi, dirini sömürdüğü yetmemiş gibi şimdi de cesedin üzerinden nemalanacak olan EYÜP KAPLAN'dır.
Seni seviyoruz ablacığım. Seni her zaman çok sevdik her zaman çok seveceğiz. Bize bunu son kez, güzel yüzüne doya doya bakarak, sana sımsıkı sarılarak söyleme şansını çok gören, boğazımıza hiç geçmeyecek bir yumru, yüreğimize hiç hafiflemeyecek bir taş bırakan, güzel olan her şeyin, iyiliğin, sevginin, dürüstlüğün düşmanı olmayı ilke edinen herkes cezasını çekecek. Kimi Türkiye Cumhuriyeti'nin adil yargı organlarında. Kimi insani değerleri ve ahlaki normları olan güzel insanların VİCDANLARINDA.
Daima aklımızda ve kalbimizdesin...
Annen ve kardeşlerin...
SEZEN KAPLAN'IN KATİLİ TRAFİK MAGANDASI ALİ GÜLER TUTUKLU YARGILANSIN!
Ablanıza rahmet, size ve çocuklarına sabir diliyorum. Çok acı bir durum, ne söylesem nafile. Umarım sorumlu ve sebep olan herkes layığınca ceza görür.
YanıtlaSil