Ablam…
İlk acı kaybım. Okunmuş okunacak tüm kitapların en kadın kahramanı. Bir savaş
prensesi.
Macerası yarıda başlayıp yarıda biten rüzgar
sevdalısı kısraklar gibi bir şey. Aklımın saklı kutularında kilidi okyanusa
fırlatılmış hatıralardan taşan inatçı harfler gibi bir şey. Harikalar diyarına
gidip gidip eli boş dönen talihsiz çocuklar gibi daha ne diyeyim.
Soğuğun başlattığı kıvılcımdan hep yangın halinde olan bir kuş yuvasının dişisi. Perdeleri anlamsızca hep kapalı. Çağrışımlarından kaçmak ne mümkün, yazgımız gibi. Ufkumuz gibi, hep başkalarının kurşunlayıp parçaladığı hep bizim birleştirdiğimiz göğümüz gibi. Kapalı. Karanlık yıkılmaz bir duvar gibi uzuyor önümüzde. Değiştirmek ne mümkün, yaklaşmak bile yasak çoğu kez. Bütün hüzünlere çıkış kapısına kadar eşlik edildiği halde hep onları içeride kendimizi dışarıda buluyor oluşumuz… Bir deli zaman tortusunda bir garip beyaz merakı işte.
Soğuğun başlattığı kıvılcımdan hep yangın halinde olan bir kuş yuvasının dişisi. Perdeleri anlamsızca hep kapalı. Çağrışımlarından kaçmak ne mümkün, yazgımız gibi. Ufkumuz gibi, hep başkalarının kurşunlayıp parçaladığı hep bizim birleştirdiğimiz göğümüz gibi. Kapalı. Karanlık yıkılmaz bir duvar gibi uzuyor önümüzde. Değiştirmek ne mümkün, yaklaşmak bile yasak çoğu kez. Bütün hüzünlere çıkış kapısına kadar eşlik edildiği halde hep onları içeride kendimizi dışarıda buluyor oluşumuz… Bir deli zaman tortusunda bir garip beyaz merakı işte.
Sezen… Ne kadın ama. Elinde toz bezleri
düşlere dadanmış niyeyse. Saniyeler içinde kararması beyazlattığı her şeyin,
umurunda değil. Ona ne ki herkes dağıtmaktan, yıkmaktan, vurmaktan
hoşlanıyorsa? Ona ne tükenmiş, çürümüş yoz yüreklerden. O hep siler. Temizler.
Beyazlatır. Hiç bıkmaz hiç yorulmaz. Yorulsa da bıkmaz bırakmaz. Yüreği beyaz
anlayacağınız, sitemi bile ince. İsyanı mı? Hiç görmedim. Olsa dilsiz olurdu
kesin.
Sezen… Uykunun en tatlı yerlerinde yarıda
kesilmiş rüyaların sahibi. Nakış nakış ince ince ördüğü her şey gibi, ince ince
örülmüş bir ruhun bekleyİŞÇİSİ. Tarafını seçmiş var gücüyle vuruşan karınca
misali. Kimseye hiçbir şey için zorluklar çıkarmayan, herkese her şey için
kolaylıklar bırakan bir peri, ne başında tacı var ne elinde değneği… Güzel
hayaller kurmaya onun hakkı yok muydu? Tılsımlı, sihirli şeyler dilemeye
Tanrı’dan? Yüreklice yanmaya kimi aşklarda filan… Sevmekten ağlamaya, yanmaktan
tutuşmaya… O bilmez miydi çocuk olmayı sanki. Mızmızlanmayı? Payına düşeni
tüketip daha çok istemeyi? Yıkıp dökmeyi? Hiç hatasızım. Vukuatsızım…
Görseniz dünyayı avuçlayıp işlesin diye eline
veresiniz gelir. Olmaz ya hani olursa inceliklerden, güzelliklerden örülü bir
küre bırakır ayaklarınıza. Olmaz ya hani olursa hileli bir futbol maçında gibi
vurursunuz yine ayaklarınızla. Olmaz ya hani, olursa, darılmaz…
Vakitsiz büyüyen çocuğu küle dönmüş bir evin. Külleri hep ayrı yönlere savrulan bir
yangının arda kalanı. Çorak bir toprağa teliyle duvağıyla gelin olmadan önce,
kokusunu ve dokunduğu her şeyde başlayan beyazlığı bırakmış oluşu hepsinden
önemlisi… Ortak paydaya alınamayan bir denklemde mutlak bulunması gereken o
bilinmeyen…
Ne
kadın ama… Ne anne, ne insan, ne abla. Siyahın elleri uzun kolları güçlü,
karanlığın niyeti temiz değil. Kardeşin kardeşi katli artık vacip, güzelliğe
giden bütün yollar hıncahınç diken.
SEZEN!
Gelmesi
bile mayıs sıkıntısı. Dolduğu nice şeyleri içine içine boşalıp yaşamaya kaldığı
yerden devam edebilmek için dünyanın çilesini, çekmeye en doğrusu, gitmesi bile
Haziran. Beşiğinde dert sallayan hayat bakışlı anne. Bundan büyük devrim yok. Bundan öte savaş,
kavga, başlangıç. Gagasıyla ilmek ilmek ördüğü bir yuvanın dişisi. Kanatları
zalimce yorgun. Uykusunda bile eksik tamamlar. Diker, siler, onarır… Hiç
kimsenin bilmediği bir coğrafyanın sen merkezinde kaderini yaşar usanmadan.
Dünyamız, şu kirletmekte çok cömert davrandığımız, onun cenneti…
Kapıdan kapıya bir daha başlayan o bitimsiz
umuduyla gördüğüm en şahane varlık. Odadan odaya her süzülmesinde bir daha
yeni. Sofrasının görkeminden değil ellerinin hamaratlığından belli, yorgun.
Saçları başka gözleri başka güzel. Adım adım hayata buyur eden teslimiyetiyle
ne kadın ama. Ama ne kadın.
Unutuluşun çirkin sularına değil, anımsayışın
berrak parıltısına düşen suretiyle ne mağrur. Ne kadar güzel olduğunu bilmediği
için o kadar güzel. Sessiz ve konuşkan parmaklarıyla anlamlandırıyor kainatı
hem de her sabah. Ve her akşam, içinde kaybolmak istediği deniz elinin
kıyısında dururken, o sadece birkaç adım ötede çaresizce bekliyor. Ayakları
hürmetkar, deniz davetkar, güneş tam karşısında. Güneş içinde… Güneşin ta
kendisi o.
Her gün ocağa, pişsin diye bıraktığın sıcak ev
yemeğinin ve demini alsın diye beklenen tavşan kanı çayların... Benzetmelerimizin
bile daha insancıl olduğu bir dünya tasarlayışının… Cümlelerimizde kavga, kan,
savaş sözcüklerinin yer almadığı bir yaşamın ardındaki ellerinin, gözlerinin, ayaklarının ve
yüreğinin huzurunda düğme ilikliyorum. Ama, yine de, içinde olduğun her kavgayı zaferler kadar seviyorum.
Kurutup çürüttüğümüz her şeyin karşısında yüreğin. Yüreğin ki mühürlü gülleri saklı yeşil bir bağın.
Yüreğin ki çiseleyen yağmur naifliğinde...
Sevgili Fidan yine zevkle okudum,bu hüzünlü hikayeyi....Hep karamsar yazıyorsun...
YanıtlaSilYazdığımız her şey iç dünyamızı yansıtır sonuçta.İç dünyan çok duygu yüklü olduğ için yazılarına böyle yansıyordur.Herkesi yazması için bir şeyler tetiklemez mi zaten.
YanıtlaSilAyakları hürmetkar annem ve babam, deniz davetkar eşim ve çocuklarım, güneş tam karşımda içimi de ısıtır kardeşlerim gibi... Bana saygısını, sevgisini her "Abla" deyişinde gördüğüm senin gibi... Tabii ki bana ne herkes yakmaktan, yıkmaktan, vurmaktan hoşlanıyorsa... Ben sevdiklerimle kendime, yanına yaklaşılması bile güç olan bir duvar örer sonra arkasına girerim. Kilidi okyanuslara atılmış, gönül gözü açık o kalbe verseydiler bu dünyayı; avucumun içine verseydiler istemezdim ki. Ama bu güzel yazının her kelimesini, her cümlesini nakış nakış işleyesim geldi ipekten kumaşlara. Kalemine, yüreğine sağlık...
YanıtlaSilÇok daha güzel kelimelere, cümlelere layıksın. Ben bu kadar anlatabildim ve beğenmene de çok sevindim. Senin güzel cümlelerin benimkileri gölgede bıraktı üstelik :) Seni seviyorum ablacım...
Sil