Ben Allah’ı gördüm, duydum; O’nun bana sevgisini, özenini, ilgisini bizzat yaşadım.
Hayatım boyunca ne yaşarsam yaşayayım, hep ama hep O’na yönelmişim zaten.
Tüm bunlardan sonra, şöyle dua ettim:
“Allah’ım, Sen’den ve oğlumdan başka kimseyi istemiyorum.
Seninle yaşamak istiyorum.
Bizi Sen sev, Sen koru, Sen taşı.
İnsanların eline bırakma.”
Ve bu duamı da paylaştım. Allah, duamı kabul etti.
Sevgi, nezaket, iyilik kisvesi altında beni hakir gören, yaralayan, kullanmaya çalışan herkesi tek tek etrafımdan temizledi.
Sadece kendisi ve oğlum kalana kadar…
Tıpkı benim istediğim gibi.
Ama bakın, ne oldu?
Ben insanlardan uzaklaşmayı, Allah’la yaşamayı istedim.
Allah ise beni muhatap etmeden, rahatsız etmeden; Allah aşkı duyan insanları etrafımda topluyor.
Çünkü burada merkez Allah’tır.
Allah için ve Allah merkezli olmayan hiçbir sevgi gerçek değildir.
Menfaattir, yalandır, geçicidir, yorucudur, sahtedir.
Ben bunun yaşayan tanığıyım.
Ve belki de Allah, tam da bu yüzden beni size “görünür” kılıyor…
Benle işiniz yok.
Ben, Allah’a âşık olmuş ve tüm varlığını yalnızca O’na vermiş bir insan ve anneyim.
Kabul edilmiş olmamla ilgili bir sıkıntınız varsa, bunu benimle değil Allah’la konuşun.
Ben, Allah’la konuşuyorum.
“Allah’ım, bu ayeti böyle çevirmişler; hiç sana yakıştı mı bu sözler?” diyorum.
O da bana,
“Ben öyle söylemedim çiçeğim, araştır, incele. Sen zekisin, anlarsın.”
diyor.
Ve araştırınca görüyorum ki Allah’ta kabahat yok.
Ne kötülük varsa, insanda var.
O yüzden, etrafımda sadece Allah aşkı duyan insanların kalıyor olmasından son derece memnunum.
Çünkü… ALLAH BİZE YETER.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.