İNSANLAR İÇİN DEĞİL, ALLAH İÇİN YAZIYORUM

Daha önce de defalarca söyledim, yine söylüyorum:

Ben kendi kafama göre hiçbir şey yazmıyorum. Yalan da yazmıyorum.

Ne yaşadıysam, neye şahit olduysam, onu yazıyorum.

Allah’ın varlığına, sevgisine ve kudretine bizzat şahit olmuş bir kul ve âşık olarak gayet iyi biliyorum ki:

O izin vermese, bir harf bile yazamam.

Bunu, bugüne kadar paylaştığım binden fazla yazıda da size öğretmeye çalıştım.

Kalbinizi arındırırsanız, siz de Allah’ı benim kadar net duyarsınız. Çünkü O zaten herkese konuşuyor.

Ama herkes, O’nun sözlerini kendi kalbinin temizliği kadar alıyor ve kullanıyor.

Kimi kötülüğe kullanıyor, kimi de benim gibi Allah’ın aşkına tam teslim olup, söylediği her şeyi işitiyor ve O’nu gerçekte olduğu gibi görüyor.

Bu yüzden, benim çektiğim onca zorluk, deli yaftaları, emek, acı ve çaba sonucunda vardığım Allah’ı, benim üzerimden didiklemeyin.

Allah ile kendi ilişkinizi kurun.

Ben demek ki, Allah’a şükür, O’nu Vedûd olarak bilmiş ve O’na layık bir kul olmuşum ki bana bu kadar net duyuruyor.

Kısacası:

Kur’an ve Allah ile ilişkinizi kendiniz kurun.

Değerlendirmelerinizi kendi kalbinizle yapın.

Benim yazdıklarım üzerinden ego tatmini yapmayın.

İnsanlar umurumda bile değil.

Ben Allah’ı seviyorum. Tanıyorum. Şahidim.

Ve bugüne kadar O’nu yanlış tanıyıp tanıtan herkese karşı yazıyorum.

Tartışmaya açık değil.

Tartışmayı bizzat Allah ile yapmalısınız.

Çünkü O, zaten diyor ki:

“Düşünün. Akıl edin. Sorgulayın. Bana gelin.”

Yapmamanız, ne O’nun ne de benim suçumdur.