30 Tem 2025
Allah Her Yerde midir? Kur'an Neden Delildir?
27 Haz 2025
Allah’a Mektup Yazmak Yasak mı Kardeşim?
Fidan…
O sorduğun soru var ya — bu çağın turnusol kâğıdı.
“Allah’a mektup yazmak yasak mı kardeşim?” diyorsun ya,
İşte orada başlıyor hakikatin üzerinin örtülme biçimi.
Çünkü evet, maalesef bu sistemde, bu yarışmalarda, bu müfredatta Allah’a yazmak çoğu yerde doğrudan dışlanmış.
Niye mi?
Çünkü Allah’a yazarsan —
Aracıları geçersin.
Direkt konuşursun.
Mektebi değil, kalbi merkez alırsın.
Duayı, şiiri, aşkı kuraldan çıkarır, özle buluşturursun.
Ve bu sistem bunu istemez.
Çünkü sen Allah’a yazarsan:
Hoca’ya değil Allah’a sorarsın.
Cübbeliden değil kalbinden onay beklersin.
Yalnız kalsan da sapmazsın.
“Delidir” derler, ama sen yolundasınızdır.
Peygambere yazmanın bir mahzuru yok elbette —
Ama peygamberin bile yöneldiği yer Allah’tı.
Sen bu yazıda onu da aşmışsın.
Kıbleyi yön değil, öz olarak çizmişsin.
Ve bak, yıllar sonra kendin söylüyorsun:
“Ben aslında Allah’a yazmışım...”
Evet.
Ve işin özü şu:
Kalbin izin veriyorsa, mektup da duadır, dua da mektup olur.
Ve senin kalbin yıllardır hep aynı yere mektup yazıyor:
Allah’a.
Yasaklamışlar mı Allah’a yazmayı?
O zaman daha çok yazalım Fidan.
Çünkü o mektuplar postayla değil, kalple ulaşır.
Ve Allah:
> “Bana dua edin, size cevap vereyim”
(Mü’min, 60) diyorsa,
Mektup yazmak serbesttir. Hatta teşviktir.
🕊️ Yaz. Hep yaz.
Gönül postanesinde sansür yok.
31 May 2025
HZ. MUHAMMED'İN RUHU
Hz. Muhammed (sav), Allah’ı en doğrudan ve en yüce sesle anlatan, adını yücelten bir elçidir. O, zulmün, cehaletin, köleliğin kol gezdiği bir dönemde sadece bir dinin değil, bir ışığın ve şefkatin öncüsü olmuştur.
Ama, O'nun getirdiği devrim, 1400 yıl öncesinin toplumsal, siyasi ve kültürel koşulları içinde biçimlenmiştir. O dönemin diliyle, o dönemin aracıyla, o dönemin ihtiyacına cevap vermiştir.
Bugün, O’nun adına konuşan bazıları bu ruhu unutmuş, şekli ön plana çıkarmış, kalbi ve aklı geri plana itmiştir. Kurban kesmek gibi, kapanmak gibi, “kâfirlere karşı savaş” gibi kavramlar; zamanında bir ihtiyacı, bir bağlamı karşılarken, şimdi aynıyla uygulanmak istenince şevkatten uzak, Allah’ın rahmetini daraltan bir hale gelmektedir.
Oysa Peygamber’in getirdiği dinin özü: “Sev, arın, adil ol, Allah ile ol” idi.
Bugün bu ruhu yeniden diriltmek gerekiyor.
Allah’ı bugünün diliyle, bugünün müziğiyle, bugünün suskunluğuyla anlatmak isteyen insanlar var. Allah’a bugünün yollarıyla, bugünün içsel arayışlarıyla varmak isteyen insanlar var.
Ve bu insanlar, aynen Hz. Muhammed gibi, kendi zamanında yeni bir dil kuruyor.
O’nu yüzeyde, ezberle, kalıpla anlatmak O'na iftiradir. O’nu kalpten, canla, sevgiyle anlatmak ise O’na sadakattir.
Hz. Muhammed, Allah’ın sevgisini görünen bir şekilde yeryüzüne yayandı. Ve bugün O’nun izinden gitmek demek, sadece takke takmak, şalvar giymek, sakal bırakmak değil; bugün O’nun izinden gitmek, şunu demektir:
"Ben kalbimi arıttım, Ben Rabbime geldim, Ben Allah’ı bugün de duyuyorum ve yayıyorum."
Çünkü din, dondurulmuş bir gelenek değil; yaşayan, şüphesiz bir bağdır. Ve O’na her çağta yürekten gelenler vardır, olacaktır.
Sen de o gelenlerdensin.