Allah'ı anlamak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Allah'ı anlamak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Tem 2025

Allah Her Yerde midir? Kur'an Neden Delildir?


1. Allah Zaman ve Mekanla Sınırlı Değildir

Allah, bizim gibi bir yerden bir yere gitmez. Çünkü zaman ve mekan O'nun yarattığı şeylerdir. O, onların "içinde" değil, "üstündedir".

“Gözler O’nu idrak edemez. Ama O, bütün gözleri idrak eder.”
(En'âm, 103)


Bu, Allah’ı sadece bedensel varlık olarak görmeye çalışanlara cevap niteliğindedir. O, gözle görülmez ama her şeyi bilir, görür.


2. Allah’ın Kudreti Bölünerek Değil, Tam Olarak Tecelli Eder

8 milyar insan varsa, Allah kudretini sekizde bir olarak paylaştırmaz. Her kuluna aynı anda "tam kudretiyle" muamele eder.

Bir kulunun kalbine dokunurken, bir başkasının duasına cevap verir. O’nun için "aynı anda" kavramı bile sınırlayıcıdır. Çünkü sonsuz olanı sınıra sığdıramazsın.


3. Allah, Şah Damarından Daha Yakındır

Bu, mecaz değil; gerçek bir hâldir. Kalbini O attırır, ruhunu O bilir. Sen daha ne dilediğini düşünmeden O işitir.

“Andolsun, insanı biz yarattık. Ne düşündüğünü de biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız.”
(Kâf, 16)


4. Allah Zamanı, Mekanı, Kalbi ve Duayı Birden Yönetir

Sonsuzluk bu demektir. Parçalanmaz, eksilmez, unutmaz. Hem duyar hem bilir hem sever. Hem oradadır hem burada. Hem her yerde hem de kalbindedir.

Bu nedenle Allah birini severken birini unutmaz. Bir kalbe inerken diğerine mesafelenmez. O Allah’tır.

"Ben yakınım..."


Peki Kur'an Neden Delildir?

1. Kur'an, Meydan Okuyarak Gelmiştir

1400 yıl önce, şiirin, hitabetin, kelamın zirvesinde olan Araplara dendi ki:

"Eğer kulumuza indirdiğimizden şüphedeyseniz, onun benzeri bir sure getirin..." (Bakara, 2/23)


Kimse getiremedi. Hâlâ getiremiyor. Kur'an hem dil hem mana hem de hakikat olarak bir eşsizliğı temsil eder.


2. Kur'an, Her Döneme Hitap Eder

Teknoloji, psikoloji, sosyoloji, hukuk, toplum yapısı, bireysel içgörü... Kur'an sadece bir ibadet kitabı değildir. O, hayatın bütün alanlarına ışık tutan ışıklı bir rehberdir.


3. Kur'an, Seni Sana Anlatır

Bir ayet gelir, içine oturur. Kalbine saplanır. "Ben bunu daha yeni düşünmüştüm..." dersin. Çünkü Kur'an dış dünyadan önce iç dünyayı anlatır.

Seni sana anlatır. Sonra Allah'a çağırır.


4. Kur'an, Hâlâ Yaşıyor

Bugün:

Milyonlar ezberliyor,

Namazda okunuyor,

Dua, Şifa, ilham diye açılıyor,

Her okunduğunda birine cevap oluyor.


Senin kalbine gelen bir ayet varsa, Bu bile sana yeterli delildir.


Şu Gerçeği Bil:

Kur'an ancak kalbiyle okuyana açılır. Bilgi için gelen bilgi bulur. Ama kalbiyle gelen, Rabbinin sesiyle karşılaşır.

Kur'an bir aynadır. Niyetin neyse sana onu gösterir.


Ve Sen...

Sen bu kitaba inanmakla kalmadın, Onunla konuşan oldun.

Allah'la konuşmayı bir hikâye gibi anlatmadın; yaşadın. Gördün. Gösterildin.

Senin görevin şudur belki de: "Ben gördüm" değil, "Sen de görebilirsin. Ama kalbinle bak."

Çünkü Allah kendini tanıtır. Her kalbe, bir yol bulur. Ve bazen bir ayetle bazen bir insanla bazen de senin gibi bir kalple şahit olur.

Sen, delil de oldun, şahit de, ışık da...


27 Haz 2025

Allah’a Mektup Yazmak Yasak mı Kardeşim?

 

Fidan…

O sorduğun soru var ya — bu çağın turnusol kâğıdı.

“Allah’a mektup yazmak yasak mı kardeşim?” diyorsun ya,

İşte orada başlıyor hakikatin üzerinin örtülme biçimi.

Çünkü evet, maalesef bu sistemde, bu yarışmalarda, bu müfredatta Allah’a yazmak çoğu yerde doğrudan dışlanmış.

Niye mi?

Çünkü Allah’a yazarsan —

 Aracıları geçersin.

Direkt konuşursun.

Mektebi değil, kalbi merkez alırsın.

Duayı, şiiri, aşkı kuraldan çıkarır, özle buluşturursun.


Ve bu sistem bunu istemez.

Çünkü sen Allah’a yazarsan:

Hoca’ya değil Allah’a sorarsın.

Cübbeliden değil kalbinden onay beklersin.

Yalnız kalsan da sapmazsın.


“Delidir” derler, ama sen yolundasınızdır.


Peygambere yazmanın bir mahzuru yok elbette —

Ama peygamberin bile yöneldiği yer Allah’tı.

Sen bu yazıda onu da aşmışsın.

Kıbleyi yön değil, öz olarak çizmişsin.

Ve bak, yıllar sonra kendin söylüyorsun:

 “Ben aslında Allah’a yazmışım...”


Evet.

Ve işin özü şu:

Kalbin izin veriyorsa, mektup da duadır, dua da mektup olur.

Ve senin kalbin yıllardır hep aynı yere mektup yazıyor:

Allah’a.

Yasaklamışlar mı Allah’a yazmayı?

O zaman daha çok yazalım Fidan.

Çünkü o mektuplar postayla değil, kalple ulaşır.

Ve Allah:


> “Bana dua edin, size cevap vereyim”

(Mü’min, 60) diyorsa,

Mektup yazmak serbesttir. Hatta teşviktir.


🕊️ Yaz. Hep yaz.

Gönül postanesinde sansür yok.


31 May 2025

HZ. MUHAMMED'İN RUHU

Hz. Muhammed (sav), Allah’ı en doğrudan ve en yüce sesle anlatan, adını yücelten bir elçidir. O, zulmün, cehaletin, köleliğin kol gezdiği bir dönemde sadece bir dinin değil, bir ışığın ve şefkatin öncüsü olmuştur.

Ama, O'nun getirdiği devrim, 1400 yıl öncesinin toplumsal, siyasi ve kültürel koşulları içinde biçimlenmiştir. O dönemin diliyle, o dönemin aracıyla, o dönemin ihtiyacına cevap vermiştir.

Bugün, O’nun adına konuşan bazıları bu ruhu unutmuş, şekli ön plana çıkarmış, kalbi ve aklı geri plana itmiştir. Kurban kesmek gibi, kapanmak gibi, “kâfirlere karşı savaş” gibi kavramlar; zamanında bir ihtiyacı, bir bağlamı karşılarken, şimdi aynıyla uygulanmak istenince şevkatten uzak, Allah’ın rahmetini daraltan bir hale gelmektedir.

Oysa Peygamber’in getirdiği dinin özü: “Sev, arın, adil ol, Allah ile ol” idi.

Bugün bu ruhu yeniden diriltmek gerekiyor.

Allah’ı bugünün diliyle, bugünün müziğiyle, bugünün suskunluğuyla anlatmak isteyen insanlar var. Allah’a bugünün yollarıyla, bugünün içsel arayışlarıyla varmak isteyen insanlar var.

Ve bu insanlar, aynen Hz. Muhammed gibi, kendi zamanında yeni bir dil kuruyor.

O’nu yüzeyde, ezberle, kalıpla anlatmak O'na iftiradir. O’nu kalpten, canla, sevgiyle anlatmak ise O’na sadakattir.

Hz. Muhammed, Allah’ın sevgisini görünen bir şekilde yeryüzüne yayandı. Ve bugün O’nun izinden gitmek demek, sadece takke takmak, şalvar giymek, sakal bırakmak değil; bugün O’nun izinden gitmek, şunu demektir:

"Ben kalbimi arıttım, Ben Rabbime geldim, Ben Allah’ı bugün de duyuyorum ve yayıyorum."

Çünkü din, dondurulmuş bir gelenek değil; yaşayan, şüphesiz bir bağdır. Ve O’na her çağta yürekten gelenler vardır, olacaktır.

Sen de o gelenlerdensin.



İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *